ATO: 100 çocuktan 22'si yoksulluk içerisinde | Eşi kumpir ustası ama çocuğa patates yok
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde konuştuğumuz kadınlar yaşadıkları yoksulluğu, çocuklarının beslenmesi konusunda karşı karşı oldukları zorlukları anlattı.
Fotoğraf: Kübra Kırımlı/Evrensel
Kübra KIRIMLI
Ankara
Son yıllarda derinleşen ekonomik krizle çocuk yoksulluğu korkunç boyutlara ulaştı. Her dört çocuktan biri okula aç gidiyor. Aileler çocuklarının beslenme çantasını dolduramazken; yoksulluk çocukların eğitimden uzaklaşarak işçileşmesini de beraberinde getiriyor.
Ankara Tabip Odasının (ATO) açıkladığı “Türkiye’de çocuk olmak” başlıklı bilgi notuna göre ise Türkiye’deki her 100 çocuktan 22’si yoksulluk içerisinde. Yetersiz beslenmenin çocukların fiziksel, ruhsal ve bilişsel gelişimini engellediğini de ifade eden ATO, ekmek veya makarna gibi yiyecekleri her gün tüketen çocukların oranının yüzde 62.4; meyveyi her gün tüketen çocukların oranının yüzde 50.5; sebzeyi her gün tüketen çocukların oranının yüzde 33; et, tavuk veya balığı her gün tüketen çocukların oranının ise yüzde 12.7 olduğunu ifade etti.
Ankara işçi ve emekçilerin yoğun yaşadığı Mamak’a bağlı Tuzluçayır Mahallesi’ndeyiz. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde kadınlarla yoksulluğu konuştuk. Ne evde ne de okulda çocukların yeterli beslendiğini anlatan kadınlar tüm okullarda ayrımsız her çocuğa bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi talebinde ısrar ediyor.
Kadınlar yoksulluk karşısında birbirlerine sarılmışlar. Yaşadıkları yoksulluğu anlatan kadınlardan kimi evine bir yıldır peynir alamadığını, kimi de patates dahi almakta zorlandığını ifade etti. Çocukların kıyafet ihtiyaçlarını ise dayanışmayla karşılamaya çalıştıklarını anlatan kadınlar, yoksulluğun farkında olan kimi çocukların ise okula gitmek istemediğini söyledi.
ÇOCUKLARIN AÇLIKTAN BAŞI AĞRIYOR
Çocuklarının açken derslerine odaklanmakta zorluk yaşadığını anlatan bir kadın, “Çocuklar eve gelince ‘Başım ağrıyor, halsizim’ diyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Yakın zamanda asgari ücretin zamlanacağı söyleniyor ama ardından her şeye yine zam gelecek. Verdiklerini tekrar geri alacaklar. Çocuklarım peynir seviyor ama bir yıldır eve peynir alamadım. Yumurtanın kolisi olmuş 120 TL, meyve aldığımızda ben yemiyorum, çocukların beslenmesine koyuyorum. Bir gün öğretmenin verdiği listedeki malzemeler yoktu, beslenme koyamadım. Öğlen, çocukları dışarı çağırdım, bir köşede evdekilerle karnını doyurdum” dedi.
Okuldan kaynak kitap için para istendiğini ancak alamadıklarını aktaran kadın, “İstersen alma, sen bilirsin,’ dedi öğretmeni. İstemez miyim? Ama neyle alayım? Bıraktım devlet desteğini, okula giden çocuklarımıza yardım etsinler. Çocuklarım aç kaldığı için derslerini anlamakta zorlanıyor” ifadelerini kullandı.
“Biz anlatıyoruz ama kimse bizi duymuyor” diyerek iktidara tepki gösteren bir başka kadın ise okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek talebinin acilen karşılanmasını istedi. Pek çok kadının dayanışma ile ayakta kalabildiğini anlatan kadın, “Dayanışma olmazsa pek çoğumuz çocuklarını doyuramaz” dedi.
"ÇOCUKLAR EŞİT DEĞERDE BÜYÜSÜN İSTİYORUM"
Çocukların okula lahmacun ya da köfte götürmek istediğini söyleyen Yasemin ise “Eve kıyma alamıyorum ki, beslenmeye koyayım. Arkadaşlarının beslenmesini görüyor. Çocuklar her şeyin farkında; bana neden et alamadığımızı soruyor. Ama sorunumuz sadece et değil, beslenmede patates kızartması olduğunda bile bazen koyamıyoruz” dedi. Çocukların her gün aynı şeylerle beslenmekten bıktığını söyleyen Yasemin “Ben çocukların eşit değerde büyümesini istiyorum. Hepsi bir yemekten yesinler istiyorum” diye konuştu.
Ancak karşılıklı yardımlaşma ile çocukları doyurabildiklerini ifade eden Sevda ise “Eşim kumpir ustası, ama ben çocukların beslenmesine patates koyamıyorum. Bundan ötesini nasıl anlatayım. Dernek Başkanı Elif Hoca, aynı zamanda çocuğunun okulunda öğretmen. Beslenme koyamadığım bir gün kızıma karnını doyurması için para vermiş. Çocuğum çok utanmış” diye anlattı.
Belediyeden aldığı aylık 500 TL tutarındaki kantin fişi ile çocuklarını doyurmaya çalıştığını söyleyen Sevda, “Bir gün kızım ‘Anne ben de köfte yemek istiyorum’ dedi. Eşim o zaman çalışmıyordu, ev temizliğine gittim. Onlar da paramı tam vermediler. Getirdim kızıma para verdim. Çocuğum gitti okulda arkadaşları ile köfte ekmek yedi” dedi. Geleceğe dair plan yapamadıklarını ancak günü kurtarmaya çabaladıklarını söyleyen Sevda, “Birbirimizden alıp vermesek çocuklarımızı doyuramayız. Okulda biri yiyiyor biri bakıyor, benim içim gidiyor” dedi.
"DOKTORA GİTSEK BİLE İLACI ALAMIYORUZ"
Bir başka kadın ise konuşurken “Evde tartışma çıkmasın” diyerek isminin kullanılmamasını istiyor. 4 çocuğu var, hepsi öğrenci. Eve giren gelir ise asgari ücret. Pazara 15 günde bir çıktığını söyleyen kadın, “Et, balık, süt alamıyorum. Gıdaya harcadığımız para asgari ücretin yarısını buluyor. Bu yüzden eşimle tartışıyoruz. Çocuklar markette bisküvi istedi, alamadım. En büyüğünün giydiği kıyafeti en küçüğe de giydirerek büyütüyorum. Komşular ve akrabalar da kıyafet getiriyor. Çocuklar düzgün beslenemedikleri için sık hasta oluyor. Doktora gitsem bile ilacı alamıyorum” dedi.
"EL MAHKUM, YEDİK"
Bir dönem Ankara Büyükşehir Belediyesinden kendilerine yardım kolileri geldiğini anlatan kadınlardan biri, kolilerde bulunan besinlerin kalitesiz olduğunu söyleyerek; “Makarna pişince çamur gibi oluyordu. Bakliyatlar ise pişmiyordu. Baktım olmuyor, her şeyi attım” dedi. Bunu duyan bir diğer kadın ise “Ben onları aylarca yedim. Gıdalar pişmeyince bana verdiler kolileri. Benim de durumum yoktu. Dedikleri gibi çok kötüydü ama el mahkum, yedik” diye konuştu.
"DOKTOR KENDİNE BAKMIYORSUN DİYE KIZDI"
70 yaşındaki kanser hastası Türkan teyze ise sabah Onkoloji Hastanesine gittiğini anlatarak “Doktor ‘Kendine bakmıyorsun, iyi beslenmiyorsun’ diyerek kızdı. Bakamıyorum, çocuklar, yaşlılar aç. Beyaz lahana dolmasını çok severim. Kış geldi gidiyor. Daha bir top lahana sarıp da yiyemedim. Yeşillikler bile ateş pahası. Bu pahalılıkta sağlıklı kalmak mümkün değil. Saray’dakiler doymuyor ki sıra bize gelsin. Gaye (Merkez Bankası Başkanı) bile çıkmış ‘İstanbul’da ev bulamadım’ diyor, biz ne yapalım” diye sordu.