26 Aralık 2023 05:40

Özak direnişinde birinci ay: Birleşerek mücadeleye devam edeceğiz

Özak Tekstil işçileriyle direnişte geçen bir ayı, deneyimlerini, öğrendiklerini konuştuk.

Fotoğraf: Mazlum Ayçiçek/BİRTEK-SEN

Paylaş

Deniz KAR
Urfa

Özak Tekstil’de direniş devam ediyor. Tam bir aydır direnen işçiler, fabrika önünde başlattıkları direnişe jandarma barikatları ve engellemelere rağmen OSB girişinde devam ediyor. İşçilerle direnişte geçen bir ayı, deneyimlerini, öğrendiklerini konuştuk. Direnen işçiler, karşılarındaki sermaye cephesinin üstesinden gelebilmek için kendi birliklerini diğer işçilerle birleştirmek ve mücadeleye devam etmek zorunda olduklarını söylediler.

"DİRENİŞ GÜNÜNE KADAR ARKADAŞLARIMA GÜVENMİYORDUM"

Bu direnişe sendikayı içeri sokarak daha iyi koşullarda çalışma isteğiyle çıktıklarını belirten bir işçi, "Sarı sendikanın en baştan beri bizim yanımızda olmadığını biliyorduk" diyerek başladı sözlerine. Direnişe 27 Kasım’da başladıklarını dile getiren işçi, “26 Kasım’a kadar, bizim işçilerden bir şey olmaz, diyordum. Ama hiç beklemediğim insanlar bizimle birlikte direnişe çıktı ve sonuna kadar bizimle bekledi. Bazı arkadaşlar tazminatlarını alıp gittiler, malum hayat şartları. Ama bunun da kazanım olduğunu biliyoruz. Biz direniş yapana kadar bu fabrika kimseye tazminat vermiyordu. Sendikamız ve direnişimiz sayesinde bunu başardık” dedi. 

Bugüne kadar AKP ve MHP’den başka partiyi bilmediğini söyleyen bir işçi, “Hep iktidara oy verdim. Aileme de zorla AKP’ye oy verdirirdim. Bundan sonra oy yok. Anladım ki iktidar güçlünün yanında. Fakirin tarafında hiç kimse yok. Bugüne kadar bilmiyormuşuz, şimdi uyandık” ifadelerini kullandı.

"JANDARMA BİZİ ALIRKEN 'AL BU TERÖRİSTİ' DİYORDU"

Devletin bütün güçlerinin, işçilerin karşısında, patronun safında birleştiğini belirten bir işçi, “Demek ki çok güçlüymüşüz. Güçlü olmasak böyle birleşmezlerdi” dedi. Şanlıurfa’yı Özak patronunun yönettiğini gördüklerini ifade eden işçi, “Bizim karşımızda devlet, jandarma, vali, müftü birleşti. Jandarma bizi alırken ‘Al bu teröristi’ diyordu. Bir ayda Özak Tekstil’in ne kadar üçkağıtçı olduğunu öğrendik. Yanında kimlerin olduğunu da öğrendik” dedi.

"BİRLİĞİMİZİ DİĞER İŞÇİLERLE GÜÇLENDİRMELİYİZ"

Özak patronunun etrafında birleşen güçlere karşı kendilerinin de güçlenmesi gerektiğini ifade eden bir işçi, “Herkes ailesini, çoluğunu, çocuğunu da bu işe dahil etmeli. Diğer fabrikalardan işçilerin de birliğe destek olması gerek. Fabrikatörlerin kölesi olmamalıyız. ‘Ya hep beraber ya hiçbirimiz’ sözünün anlamını öğrendim ben bu direnişte” şeklinde konuştu.

TÜRKMEN: DAYANIŞMAYLA DİRENİŞE DEVAM EDECEĞİZ

Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen de direniş boyunca işçilerin ve sendikanın yaşadığı zorlukları hatırlatarak buna rağmen bu direnişin bir aydır kararlılıkla sürdüğüne dikkat çekti. Türkmen, “Dayanışmadan aldığımız güç ile bu direnişin kazanımla sonuçlanacağına şüphemiz yok” dedi.

Özak Tekstil’de işçilerin mücadeleye devam ettiğini ve sendikal haklarının tanınması için de mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Türkmen, işçilerin karşısında sadece patronun değil sarı sendika ve tüm sermaye, mülki amirliklerin olduğunu bir kez daha hatırlattı. Türkmen şöyle konuştu:

“Tüm bu güçler bir aydır direnişi kırmaya yetmedi. İşçiler her müdahale sonrası kararlı bir şekilde devam etti ve ediyor. Özak işçileri direnişini sürdürdükçe yalnız kalmayacak ve dayanışma giderek büyüyecek. Bu dayanışmadan aldığımız güç ile direnişi sonuna kadar sürdürmede kararlıyız. Bizim beklentimiz artık işçilerin haklı taleplerinin kabul edilmesi ve anlaşma sağlanması. Direnişin kazanımla sonuçlanacağından şüphemiz yok.”


KONGREDEKİ HEYECAN

Özak Tekstil İşçisi Mahmut Tahta

Merhaba ben Özak Tekstil’de hakları için direnen işçilerden biriyim. Önceki gün Özak Tekstil işçileri olarak Emek Partisinin kongresindeydik. Kongreye girerken çok heyecanlıydık, kalabalıktan dolayı utandım, yüzüm kızardı. Sonrasında millet yanımıza geldi. İnsanların oradaki samimiyeti, sıcaklığı beni kendime getirdi. Bizimle ilgilenmeleri, hiç tanımadığım, yüzünü görmediğim bir kişinin bana sarılması apayrı bir şeydi. Sigara içmeye gittiğimiz zaman bile insanlar başımıza toplanıyordu, direnişimize bu kadar sahip çıkmaları karşısında ben söyleyecek bir şey bulamıyordum. Kongreye katılan diğer işçiler de ‘Sizinle gurur duyuyoruz’ diyorlardı. Kongrede biz de çıkıp konuşma yaptık. Başka insanlar bile heyecanlanıyordu. Bizim işçi arkadaşlarımız elini masaya vurup konuştu. Onlarla gurur duydum. Kongrede gördüm ki sadece biz direniş yapmıyoruz. Başka yerlerde de direnişler oluyor. Antep’te Şireci’de direniş oldu mesela. Ama bizim direnişimiz daha farklı oldu. Dünyanın her tarafına yayıldı. Farklı yerlerde bizim için eylemler yapılıyordu. Ben basite alıyordum. Kongreye gidince önemini gördüm bizim için yapılan eylemlerin. Kongrede bizimle dayanışmak için simitler, kitaplar satılıyordu. Direnişin başından beri Sevda Karaca hep arkamızda durdu. Hiçbir sözü yalan çıkmadı. Emek Partisi hep bizimle beraber direndi, kimsenin şüphesi olmasın. Emek Partisinin bir parçasıyım ben de.

ÖNCEKİ HABER

İşçiler neden EMEP'e üye olduklarını anlattı: "Sermaye değil işçi sınıfı büyümeli" dedim

SONRAKİ HABER

Dersim'de toplumsal sorunlar ve yerel yönetimler üzerine

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa