26 Aralık 2023 20:00
/
Güncelleme: 20:45

İskender Bayhan: Önümüzdeki beş yıl Erdoğan’ın ve AKP iktidarlarının çöküş dönemi olacak

2024 bütçesini çöküş bütçesi olarak nitelendiren EMEP Milletvekili İskender Bayhan, işçi ve emekçilere yeni bir ülke ve yeni bir gelecek inşa etmek için mücadele etme çağrısı yaptı.

İskender Bayhan: Önümüzdeki beş yıl Erdoğan’ın ve AKP iktidarlarının çöküş dönemi olacak

Fotoğraf: Evrensel

Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Meclis'ten geçen 2024 bütçesi, sınır ötesi operasyonlar, üniversitelerdeki üniversite bileşenlere yönelik baskılar, asgari ücret ve EMEP'in 10. Genel Kongresine dair Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

"ÖNÜMÜZDEKİ 5 YIL AKP İKTİDARININ ÇÖKÜŞ DÖNEMİ OLACAK"

2024 bütçesinin ucuz emek sömürüsü, din istismarı ve ırkçı-şoven propagandanın dışında işçilere ve emekçilere verecek hiçbir şeyi olmadığını gösterdiğini ve hükümetin çöküş döneminin bir başlangıcı olacağını belirten İskender Bayhan, "Erdoğan iktidar dönemini çıraklık, kalfalık, ustalık ve büyük ustalık dönemleri olarak isimlendirdi. Şimdi bu döneme, önümüzdeki beş yıla dair bir şey söylemedi. Onu biz söyleyelim. Bu önümüzdeki beş yıl, Erdoğan’ın ve AKP iktidarlarının çöküş dönemi olacak. Çünkü 2024 bütçesi emekçilerin sırtına çöken bir bütçeydi ve şimdi o bütçe 2024 yılı boyunca emekçilerin çöküş bütçesi olarak tepki göstermesi, mücadele etmesi ve adım atması gereken bir bütçe olarak tarihe geçsin. Tarihe böyle not etsin işçi ve emekçiler 2024 bütçesini diye düşünüyoruz. Ve onun için mücadele diyoruz" dedi.

"ÖĞRENCİLERE YÖNELİK SORUŞTURMALAR SONLANDIRILSIN"

Boğaziçi, ODTÜ, Yıldız Teknik ve Kadir Has Üniversitesinde yaşanan gelişmelere dair konuşan Bayhan, üniversiteli gençlerin bilimsel, parasız ve demokratik, anadilde eğitim mücadelesinin yanında olduklarını ifade etti: 

"Boğaziçi’ne atanmış olan kayyum rektör İİSBF binasının yerine Hukuk Fakültesini taşımak için bir düzenleme yaptı ve buna karşı öğrenciler tepki göstererek geri adım attırdılar. Fakat hala üniversite yönetiminin bu hedeflerinden vazgeçmeyeceğini düşünüyorlar. Onun için de mücadelelerini sürdürüyorlar. Yine ODTÜ’de atanmış rektörün öğrencilere çeşitli bahanelerle topluluk çalışmalarına ve üniversitedeki ulaşım ve barınma gibi temel haklarına yönelik ciddi hak gasplarını da içeren düzenlemelere ilişkin adımlar atıyor. ODTÜ öğrencileri de bunu protesto ettiler. Üniversitelerde Aydın Üniversitesi’nde gerçekleşen asansör cinayetinin ardından başlayan tepkiler, birçok üniversitede bu uygulamalara karşı öğrencilerin ve akademisyenlerin mücadeleleriyle devam ediyor.  Bunun üzerine ODTÜ, üniversite öğrencilerine toplamda 83 ya da 87 olmak üzere 26’sı tebliğ edilmiş bir soruşturma furyası başlattı. Şu saat itibariyle ODTÜ’de üniversite öğrencileri bu soruşturmaları protesto ediyorlar. Milletvekili arkadaşımız Sevda Karaca da onlarla birlikte ve biz de buradan onlarla dayanışma duygularımızı paylaşmak istiyoruz. Bir an önce bu soruşturmaların sonlandırılmasını istiyoruz.

"BİLİMSEL, PARASIZ, DEMOKRATİK VE ANADİLDE EĞİTİM MÜCADELESİNİN YANINDAYIZ"

Yine Kadir Has Üniversitesi’nde bir akademisyen Zeynep Gizem Sayın üniversitedeki din istismarcısı gençlik gruplarının tepkisiyle karşılaştı ve onun hakkında da bir suç duyurusunda bulunuldu. Onunla da buradan dayanışma duygularımı paylaşmak istiyorum. 2024 bütçesindeki bilim karşıtı, demokratik üniversite anlayışına karşı üniversite bileşenlerinin, öğrencilerinin, çalışanlarının, akademisyenlerinin taleplerine gözünü tıkamış ve bu talepleri duymazdan gelen ama her tür anti-demokratik bilimsel uygulamaya sarılmış ve bunun üzerine üniversite politikasını inşa etmiş olan bir saray iktidarının uygulamaları sürdürülmektedir. Bu bütçenin üniversite anlayışı neyse Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve üniversite eğitimine ilişkin ayırdığı pay ve bütçe dilimi de dahil (aslında bizim mecliste de dile getirdiğimiz) işçilerin, emekçilerin, gençlerin haklarına kulaklarını tıkamış ama üniversiteleri tüccar siyasetinin ülkeyi şirket gibi yönetme zihniyeti olarak cemaatlere, tarikatlara teslim etmiş ve bir ruhban sınıfı yaratmış olan iktidarın üniversitelere yönelik uygulamalarının yansımalarıdır. Ondan cesaret alan adımlardır.

Yine Yıldız Teknik Üniversitesi’nde son dönemde bir gelişme oldu. Yeni yıl ağacı süslemiş olan üniversite öğrencileri ile yine bir avuç din istismarcısı grubun süslenmiş ağaca kendi gerici emellerini dile getiren dövizleri asıp öğrencilere tepki gösterdiği bir olay yaşandı. Ama Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri de buna tepki göstererek din istismarcısı, gerici politikaları püskürttüler. Ve onlar da bilimsel, demokratik üniversite taleplerine sahip çıktılar. Biz bütün bu üniversitelerde yaşanan uygulamaları ve onu 2024’te de cesaretlendiren bütçe anlayışını reddettiğimizi ve üniversiteli gençlerin bilimsel, parasız ve demokratik, anadilde eğitim mücadelesinin yanında olduğumuzu paylaşmak istiyorum."

"OPERASYONLAR BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRMİYOR"

Bayhan, 12 askerin Pençe-Kilit harekatında hayatının kaybetmesinin ardından partiler arasında süren tartışmalara dair de konuştu. Operasyonun başladığından bu yana 113 askerin hayatını kaybettiğini hatırlatan Bayhan, "Türkiye’de hükümetin özellikle bizim ret oyu verdiğimiz tezkereler üzerinden sürdürülen bu harekâtların /operasyonların ne Türk ne de Kürt, Arap bölge halkları ve emekçilerine barış getirmediği onların yaşamına ve geleceğine barış kardeşlik getirmediği gerçeği ile yüz yüzeyiz." dedi. Bayhan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e asker cenazesinde yapılan provokasyonu da kınadığını dile getirdi. 

Filistin konusunda Bahçeli’nin 2014’te Erdoğan’a, Kürt sorununda da Erdoğan’ın 2013’te Bahçeli’ye söylediği cümleleri hatırlatan Bayhan devamında "Erdoğan’ın Bahçeli’ye ve Bahçeli’nin Erdoğan’a söylediği bu sözler, bize 2024 bütçesinde bugün el ele verip çıkardıkları görünürde adına ulusal güvenlik ve terörle mücadele dedikleri bölgede savaş kışkırtıcılığı, ırkçı-şoven kışkırtıcılığı esas alan politikaların ruhunun özetini veriyor. Bunların gerçek anlam ve içeriğinin neler olduğunu söylüyor. Özelikle İçişleri, Dışişleri ve Millî Savunma Bakanlığı bütçelerinin bu açıdan ne anlama geldiği ve neye hizmet ettiğinin daha somut görülmesi açısından bütün işçi ve emekçiler tarafından bu sözlerle yan yana düşünülüp öyle değerlendirilmelidir. Burjuva siyasetçileri dinlerken asla kendileri için en söylediklerine değil birbirileri hakkında ne söylediklerine bakacaksınız. O zaman doğrunun az da olsa bir bölümünü, görürsünüz ve asıl amaçlarının ne olduğunu daha rahat kavrarsınız" diye belirtti.

METAL İŞÇİLERİNE ÇAĞRI

Bu hafta sonuçlanacak olan asgari ücret görüşmelerine ve metal toplu sözleşmelerindeki toplusözleşme görüşmeleri sürecine değinen Bayhan, "İnanıyorum ki metal işçileri insanca yaşayacak bir asgari ücret için asgari ücret tespit komisyonuna seslerini duyurmaya çalışan ama bunun için güçlü bir örgütlenme ve mücadeleyi ortaya koyamayan işçi ve emekçilerimize örnek olacaklar ve metal toplusözleşme sürecinde büyük, etkili grevlerini örgütleyerek MESS’in yüzde 35 olan teklifini, yani asgari ücret artış oranında bir zamla metal işçilerinin karşısına çıktığı toplusözleşme teklifini çöpe atacaklar ve haklarını grevle, mücadeleyle alacaklar" dedi.

Metal işçilerine 2024 bütçesini grevleriyle boşa çıkarmasını, emeklerinin karşılığını almak için güçlü bir greve hazırlanmalarını öneren Bayhan "Kesin olan bir şey var ki, bu süreçte işçiler üzerine düşeni yaparlarsa asgari ücretin ve metal sözleşmelerinin sonunda etkili olur, belirleyici olurlar. Yoksa hükümetin politikaları karşısında belki de yarın olası bir grev yasağı da dahil sessiz kalırlarsa, hazırlıksız olurlarsa yoksulluk sınırının yarısı bile olmayacak ücretleri almak dahi mümkün olmayacaktır" ifadelerini kullandı.

"YENİ BİR ÜLKE VE YENİ BİR GELECEK İNŞA ETME KARARLIĞINDAYIZ"

Bayhan'ın Emek Partisinin 10. Kongresine dair değerlendirmeleri ise şöyle oldu:

"Türkiye’de son dönem işçi sınıfı mücadelesinde öne çıkan grevlerden, direnişlerden işçi arkadaşlarımızın katılımı kongremizin coşkusunu arttırdı. Özak, Sputnik, Corning, Pekintaş, Şireci ve gıda, petrol, otomotiv, metal vb. birçok sektörden işçi ve emekçi kardeşimiz kongremize katıldı. 500’e yakın delegemiz konferanslarda yürütülen tartışmaların ardından partimizin önümüzdeki dönem 3 yıllık politikalarını ve hedeflerini tartıştılar. Son kongremizde de 340 delegemizle kararlarımızı ve partimizin önümüzdeki dönem üç yılı içeren mücadele programını karar altına aldık. Ve Türkiye’de 2024 bütçesinin Meclis’te onaylandığı gün Ankara’da işçi ve emekçiler partimizin 10. Kongresinde o 2024 bütçesindeki hedefleri ve ona rengini veren politikaları reddedip yeni bir Türkiye, yeni bir ülke ve yeni bir gelecek inşa etme kararlılığını ortaya koydular. Bu mücadele için birleştiler, söz verdiler. Bizim kongrelerimiz, konferanslarımız diğer partilerin kongre ve konferanslarına benzemez.

Biz de liderlerin kürsüye çıkarak nutuk attıkları, saatlerce kürsüden nutuk attıkları değil, işçilerin ve emekçilerin önümüzdeki dönem kendilerinin sömürülmedikleri baskıların olmadığı “Sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya” mücadelesini nasıl büyüteceklerini tartıştıkları kongreler olur. Ve bu sürece iki bin civarında parti üyemiz çoğunluğu fabrika işçisi olmak üzere doğrudan tartışmalara yeni katılan üyelerimizle birlikte dahil oldular, kararlar aldılar. Bu kararlar Merkez Kongremizde önümüzdeki dönemin mücadele programı olarak kabul edilerek onaylandı. Partimizin kongresi sadece işçilerin coşkusunun değil aynı zamanda işçi sınıfının ve sömürülen, ezilen bütün halk kesimlerinin kurtuluşunun bilimsel yol göstericisi olan bilimsel sosyalimin kürsüsüdür, onun kongresidir. Ve işçilerle bilimsel sosyalizmin buluştuğu, birleştiği bir kongredir. Onun için de bu coşkunun ülkenin dört bir yanına yayılması, ülkenin bütün fabrikalarına, işyerlerine yayılması ve bütün işçileri emekçilerin kucaklaması kuşatması, sarması onları da bu heyecanın parçası yapması en büyük hedeflerimizden biridir.

2024 bütçesi bize 'Tarih öldüreceklerinin önce gözünü kör eder' sözünü hatırlatıyor. Bu ülkeyi yönetenler önümüzdeki dönem çökecekler, kaybedecekler derken biz aslında 2024 bütçesinde işçilerin, emekçilerin, ezilen, sömürülen halk kesimlerinin taleplerine haklarına, çıkarlarına gözlerini kapamış olanların öleceklerinin ilk işaretini verdiğinin göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Ama bizim kongremiz yeninin, umudun yeşerdiği bir kongredir ve bu iki gerçek Ankara’da aynı gün yaşanmıştır. İnanıyorum ki partimizin öncülüğünde gözleri kör olanların yönettiği bir ülkeyi değil, sömürüden, baskılardan ve savaş politikalarından kurtulmak için mücadele eden, onun için örgütlenen ve geleceğe umutla bakanların bir araya geldiği ve onların kullandığı bir ülkeyi kurma umudunun güçlendiği bir üç yıl yaşarız. 2024 bütçesi ve onun arkasındaki politikalar ve anlayış çöp olur, umut kazanır, işçiler emekçiler kazanır, ezilen sömürülen halk kitleleri kazanır, emek kazanır, barış kazanır." (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçiye, düşman hukuku

İşçiye, düşman hukuku

Patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı yayılan grevleri engellemek için adeta düşman hukuku uygulanıyor: Besleme basın devreye sokuldu, valilik eylemleri yasakladı, e-devletten sendika üyeliği engellendi, işçilerin önüne polis-jandarma barikatı çekildi, gözaltılarla gözdağı verildi… Hiçbirinden sonuç alınamayınca ‘suç icadı’yla BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et