27 Aralık 2023 11:52
Son Güncellenme Tarihi: 27 Aralık 2023 12:26

Asgari ücret nedir? Nasıl belirlenmeli?

2024 için asgari ücret 17 bin 2 lira oldu. Asgari ücret nedir, nasıl belirlenmeli haberimizde derledik.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Merve TUR
İstanbul

2024 için geçerli olacak asgari ücret 17 bin 2 lira oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda yapılan açıklamaya işçi işveren ve hükümet yetkililerinden taraflar katıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Vedat Işıkhan, asgari 17 bin 2 TL olduğunu açıkladı.

ASGARİ ÜCRET NEDİR?

Asgari ücret uygulaması, devlet düzenlemeleriyle işçilerin ücretlerinin en alt düzeyinin saptanmasıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) “Her çalışana ülkesinin ve zamanın koşullarına göre makul bir yaşamı sürdürebilmesi için uygun bir ücret ödenmelidir” derken, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde “Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlayan ve gerektiğinde her türlü sosyal koruma yolları ile de desteklenen adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır” ifadeleri yer alır. Asgari ücret 19. yüzyılın sonlarında uygulama örnekleri görünen asgari ücret, 20. yüzyılda uluslararası sözleşmelerle resmi olarak yürürlüğe girmiştir.

ASGARİ ÜCRETİN TARİHİ

Dünyada asgari ücreti yürürlüğe sokan ilk ülke 1894’te Yeni Zelanda oldu. Yeni Zelanda’da ilk asgari ücret endeksi 45 ürünün fiyatı esas alınarak belirlendi. Ardından 1896’da Avusturalya’nın Viktorya eyaletinde asgari ücret uygulaması söz konusu oldu. 1909’da da İngiltere’de asgari ücret uygulaması görünürken, ABD’de ise asgari ücret 1900’lerin başında gündeme geldi. 4 Ekim 1917’de Sovyet Devrimi’nin ikinci günü yayımlanan hükümet kararnamesi ile 8 saatlik iş günü ve asgari ücret kabul edildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bağımsızlığını kazanan Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler asgari ücret uygulaması başlattı.

TÜRKİYE’DEKİ TARİHİ

Türkiye’de asgari ücretin belirlenmesine yönelik politikalar, İzmir İktisat Kongresi ile birlikte başladı. Kongrenin öncesinde 1921 yılında Ereğli kömür işçileri için belirlenen ücretin tüm işçiler için asgari bir düzeyde belirlenmesine yönelik kanun çıkarıldı. Kanun büyük oranda uygulanmadı. 1936 tarihli 3008 sayılı İş Kanunu’yla birlikte, dönemin İktisat Vekaletine “En az ücret” adı altında düzenleme yetkisi verildi. Ancak hangi meslek kolları için ücretin belirlenebileceği bakanlığın takdirine bırakıldı. Asgari ücret uygulaması yasal anlamda ilk kez 1951 yılında 1936 tarihli İş Kanunu ile uygulamaya koyuldu. 1951-1968 yılları arasında daha çok yerel düzeyde belirlenen ücret 1971 sonrasında ise ulusal düzeyde belirlenmeye başlandı.

ASGARİ ÜCRET NASIL BELİRLENİYOR, NASIL BELİRLENMELİ?

Asgari ücretin nasıl belirlendiğine ilişkin Akademisyen Özgür Müftüoğlu; “Asgari ücret Türkiye’de, enflasyona bağlı bir şekilde belirleniyor. TÜİK’in belirlediği enflasyon oranı üzerinden esas alınıp işçinin sadece kendisinin temel ihtiyaçları baz alınarak hesaplanıyor” dedi.

Asgari ücretin belirlenme şeklinin uluslararası kıstaslara uygun olmadığından bahseden Müftüoğlu ücretin belirlenirken işçinin ailesinin de kapsama dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye’de ücretin nasıl belirlendiğine dair ise Müftüoğlu şunları söyledi; “Asgari ücret Türk-İş’in hesapladığı açlık sınırının çok az yukarısında belirleniyor. Ya da geçmiş dönem üzerinden döviz-dolar kuru üzerinden bir hesaplama yapılıyor.”

Müftüoğlu, enflasyonun hızla yükselmesi nedeniyle belirlenen ücretin birkaç ay içerisinde açlık sınırının altında kaldığını ifade etti.

İşçilere en az yoksulluk sınırının esas alınarak bir asgari ücret tutarının verilmesi gerektiğini ifade eden Müftüoğlu; “TÜİK’in gerçek dışı hesaplanan rakamlarında bile yoksulluk sınırı esas alınarak yoksulluk sınırı (44,573TL) işçiye verilmelidir. Bu rakamların gerçekliği tartışmalı olsa bile en azından bu rakamlar işçiye verilmelidir” dedi.

Asgari ücret meselesinin toplu pazarlık meselesi olduğunun altını çizen Müftüoğlu Türk-İş’in işçi sınıfını temsil etme konusunda yetersiz olduğunu şu sözlerle söyledi; “Son zamanlarda Türk-İş başkanının yaptığı açıklamalar ‘niye bunu bize bırakıyorsunuz bizim üyelerimizin asgari ücretle ne ilgisi var.’ şeklinde. Bu sorumluluğu çok üstlerine almıyorlar.”

Asgari ücret sürecinin grev hakkını da içeren ciddi sendikal mücadele ve örgütlülükle yürütülmesi gerektiğini söyleyen Müftüoğlu; “Hükümet ‘asgari ücreti şu kadar belirledik’ diye açıklıyor. Bu süreç böyle keyfi bir şekilde yürütülemez. Emekçinin kendi emeği üzerinde bile söz hakkı olmadığını gösterir dolayısıyla da emeği yok saymaktır. Grevin de içerisinde yer aldığı bir toplu pazarlık süreci gerekli. Burada sendikaların demokratik bir şekilde işçi sınıfını gerçekten temsil eden yapılar olması lazım. Keyfi uygulamalarla işçi haklarını önceliğe koymadan yapılan bu yetersiz zamlar işçi sınıfının 200 yıllık kazanımlarını yok saymaktır” dedi.

Neoliberalist ekonomistlerin asgari ücrete yapılan zamların enflasyonu arttırdığı söylemlerine ise Müftüoğlu şu sözlerle cevap verdi; “Enflasyonist bir ortamda ücretlerin enflasyona sebep olduğunu söylemek komik oluyor. GSYİH içerisinde emeğin payı sürekli olarak azalırken firmalara baktığımızda ise yüzde 300-400 kar açıklanırken ücretlere yapmış oldukları yüzde 40’lık artışlar bu söylemlerin uydurma olduğunu gösteriyor”

ASGARİ ÜCRETİN ORTALAMA ÜCRET HALİNE GELDİ

Türkiye’de asgari ücret civarında çalışanların oranının oldukça yüksek olması asgari ücretin sınırlı bir çalışan kesimini değil çalışanların ezici çoğunluğunu ilgilendirmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla ülkemizde bir süredir kelimenin dar anlamıyla asgari ücret değil ortalama ücret konuşuluyor.

Merkez Bankası tarafından yapılan araştırmalar gerekse farklı akademik çalışmalar ve DİSK-AR tarafından yapılan hesaplamalar Türkiye’de asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yaklaşık yüzde 50 olduğunu gösteriyor. Avrupa Birliği ülkelerinde yaklaşık yüzde 4 olan asgari ücret civarı çalışanların oranının ülkemizde bu denli yüksek olmasının temel sebebi sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının sınırlılığı. Toplu pazarlık kapsamı daraldıkça asgari ücretle çalışanların oranı yükseliyor.

DİSK-AR’ın raporuna göre 2005 yılında aylık ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2,2 katı iken, 2020’de asgari ücretin 1,7 katına geriledi. İş gücü maliyeti araştırmalarına göre ise asgari ücretin ortalama işgücü kazancına oranı 2012’de yüzde 44 iken 2020’de yüzde 73’e yükseldi.

Özel sektörde işçilerin yüzde 21,7’si asgari ücrete dahi erişemiyor. Asgari ücret ve altında ücretle çalışanların oranı yüzde 50,4 ve asgari ücret civarında çalışanların oranı ise (yüzde 10 komşuluğunda) yüzde 64,7’dir.

Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesine yönelik bilinçli bir politika uygulandığını ifade eden Sosyal Politika Uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik; “Asgari ücret artışları diğer ücret artışlarından yüksek tutuluyor. Dolayısıyla da diğer ücretler asgari ücrete doğru yakınlaşıyor” dedi.

AKP döneminde toplumun büyük bir çoğunluğunun asgari ücretli haline geldiğini vurgulayan Çelik; “Asgari ücret artık en az ücret olmaktan çıkmıştır. Ücretlilerin ortalama ücretini konuşur hale geldik. Toplumun önemli bir kısmı da asgari ücrete itilmiş oluyor.”

Avrupa ülkelerinde asgari ücretin çalışanların sadece yüzde 4’ünü ilgilendirdiğini belirten Çelik, Türkiye’de olan durumu ise şöyle özetledi; “Herkesin ücreti, asgari ücret haline geldi. Üniversiteden mezun olan meslek sahibi bir gencin ücreti ya da bir iş yerindeki kıdemli çalışanın ücreti de asgari ücret.“

Çelik, Türkiye’de, asgari ücretin diğer ücretlere göre çok artmasına rağmen Avrupa’nın en düşük ücretlerinden birisi olduğunu söyledi.

Asgari ücret tespit komisyonunun herhangi bir işlevi kalmadığını ve siyasi kararların bu süreç, belirlediğini ifade eden Çelik, “Asgari ücreti bir konfederasyon da belirlemiyor… Asgari ücret tespit komisyonu üyeleri asgari ücreti televizyondan öğreniyorlar. Asgari ücret Türk-iş başkanıyla Cumhurbaşkanı ya da Çalışma Bakanı arasında pazarlık ediliyor ve orada kararlaştırılıyor. Bu dönemde de hükümetin siyasi ihtiyaçları seçim vs. dikkate alınarak asgari ücretin belirleneceğini düşünüyorum” dedi.

KADINLAR VE ASGARİ ÜCRET

Asgari ücretin yüzde 10 fazlası ve altında ücret alanların oranı genelde yüzde 48,7 iken kadınlarda yüzde 55,6’ya yükselmektedir. Asgari ücretin altında ücret alanların oranı yüzde 16,5 iken kadınlarda bu oran yüzde 22,5’tir.

Asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranı ise yüzde 37,8 iken, kadınlarda yüzde 47,4’e yükselmektedir. Kadınların çok büyük bir bölümü asgari ücret ve daha altında ücretlerle çalışmaktadır.

2021 yılı itibarıyla asgari ücretin yüzde 10 fazlası ve altında ücret alan işçilerin oranı yüzde 48,7’dir. Bu oran özel sektörde, kadınlarda ve kayıt dışı çalışanlarda daha da yükselmektedir.

Kayıt dışı çalışanlarda asgari ücret ve altında ücret alanların oranı (yüzde 5 komşuluğu) yüzde 84,7’dir. Asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında bir ücretle kayıt dışı çalışan kadınların oranı yüzde 94,9’dur.

2024 Asgari Ücret DİSK Raporu’na göre; tahmini 7 milyon kadın çalışanın yüzde 61,4’ü asgari ücretin altı ve asgari ücretin yüzde 20 fazlası ücretler ile çalışmaktadır. Kadınların yüzde 41’i ise asgari ücret dahi alamamaktadır.

ÇOCUKLAR UCUZ İŞ GÜCÜ HALİNE GETİRİLİYOR

Çocukların Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM)’de asgari ücretin yüzde 30’una çalıştığını belirten Prof. Dr. Adnan Gümüş; “Çıraklık eğitimi yapıyorlar ve asgari ücretin yüzde 30’u kadar bir ödeme alıyorlar. Sadece iş kazalarına karşı sigortaları yapılıyor. Yani normal sigortalı değiller. 32 saat çalışma gözüküyor ama normalde çok daha fazla saatlerde çalışıyorlar ”dedi.

Çocukların çeşitli sektörde ve zorlayıcı koşullarla çalıştığını söyleyen Gümüş; “Okullu olsun ya da olmasın çocukların yağlı, kirli, bütün gün ayakta, tehlikeli kimyasallarla çalışmaması gerekiyor. Ama yapılan işlere bakarsak otomobil tamirinde yağ pas içinde kuaförde her türlü kimyasalın arasında kimya sanayisinde bile çalıştırıldıklarını görüyoruz”

Çocukların, devlet tarafından işletmelere bedava kaynak ve çalışan olarak aktarıldığını belirten Gümüş; “Bu işleri 18 yaş altı çocukların yapmaması gerekiyor. İnşaatta, elektrikçide, soğukta ya da aşırı sıcakta ve gün boyu ayakta çalışıyorlar. Sadece gündüz mesaisi yapmaları lazım. Dolayısıyla nereden bakarsak bakalım öncelikle bu ortamlar okul değil ikincisi de çalışma koşullarına da aykırı” dedi.

KAYIT DIŞI ÇALIŞANLAR

DİSK’in 2024 raporuna göre, kayıt dışı çalışanlarda 2022 yılında 2,500 TL’nin altında ücret alanların oranı yüzde 40’tır. Başka bir deyişle, kayıt dışı çalışanların yarısına yakını 2,500 TL bile alamıyor. Asgari ücret altında çalışanların oranı kayıt dışı çalışanlarda yüzde 83,5’tir.

Kayıt dışı çalışanların asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında bir ücret alanların oranı yüzde 86,8’dir. Yüzde 20 asgari ücret komşuluğunda bir ücretle çalışanların oranı ise yüzde 94,2’dir. Bu oranın genelde yüzde 54,8 ve özel sektörde yüzde 70,4 düzeyinde olduğu düşünüldüğünde kayıt dışı çalışanların çok daha düşük ücretlerle çalıştığı görülmektedir

AÇLIK SINIRININ ALTINDA

Türk-İş, ekim 2023 dönemine ilişkin, 'Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'na göre; 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı, 13 bin 684 TL. DİSK’in 2024 raporuna göre, 1974’te kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı düzeyinde olan asgari ücret 2023’te kişi başına gelirin yüzde 47,4’üne düştü. Asgari ücret kişi başına GSYH’ye paralel olarak artsaydı brüt asgari ücretin 2023 yılında ortalama 19,921 TL olması gerekirdi. Fakat asgari ücret ortalama brüt 11,711 TL olarak uygulandı.

Gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarına denk gelen yoksulluk sınırı ise 44 bin 573 TL olarak hesaplandı. Bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise aylık 17 bin 803 TL'ye yükseldi.

2023 yılının ocak ayında açlık sınırı 8 bin 864 TL, yoksulluk sınırı 28 bin 875 TL, bekar bir çalışanın aylık yaşama masrafı ise 11 bin 557 TL olarak hesaplanmıştı. Asgari ücret zamlandığı temmuz ayı da dahil olmak üzere 2023 yılı boyunca açlık sınırının altında kaldı. Yoksulluk sınırı ise asgari ücretin 3,4 katından 3,9 katına yükseldi.

ÖNCEKİ HABER

Sevda Karaca, Yusuf Tekin’e MEB'in iş birliği yaptığı cemaat ve tarikatleri sordu

SONRAKİ HABER

Uyuşturucu baronu kırmızı bültenle aranırken Pakistanlıların Türkiye’ye yerleşmesini sağlıyormuş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa