28 Aralık 2023 04:33

Roboskî Katliamı'nın üzerinden 12 yıl geçti: Hani karanlık dehlizlerde kaybolmayacaktı?

Roboskî’de adalet ve barış talebi katliamın yaşandığı günden beri 12 yıldır sürüyor. Acılarının taze olduğunu söyleyen Zerya, “Çünkü sorumlular yargılanmadı. Davamızdan vazgeçmeyeceğiz" diyor.

Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı

Paylaş

Dilan TEMİZ
Diyarbakır

Roboskî. Bu adın bir yer isminden fazlası olacağını, 34 kişinin hayatını, büyük bir katliamı ve geride bıraktıklarını içine sığdırabileceğini kim bilebilirdi ki…

Roboskî, ölülerin kanına boyandığı, sıra sıra omuzlar üstünde taşındığı, dirilerin büyük sessizlikle seyrettiği…

Roboskî, adaletin gelmediği, acıların dinmediği, dirilerin ölü bir yaşam sürdüğü …

28 Aralık 2011’di. 17’si çocuk 34 kişi Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboskî köyünde Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait savaş uçaklarından atılan bombalarla katledildi. Hayatını kaybedenlerin 27’si Encü ailesine mensuptu ve ölen çocukların birçoğu henüz 18 bile değildi. Irak sınırına giden ve tek geçim kaynaklarını oradan aldıkları çay, yağ, şeker gibi ürünlerle karşılayan Roboskîliler her zamanki gibi o tarihte yine sınıra gitmişti üstelik bu oradaki karakollarca bilinen bir şeydi ancak yeterli olmadı dönemediler, bombalanarak öldürüldüler. Katliam, gece boyunca gizlendi ve ertesi gün sabah saatlerinde bile haber kanallarında yer almadı. Ardından açıklamalar geldi: “30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. O yükseklikten bu Ahmet midir? Mehmet midir? Bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır. Tazminatı da açıkladık.”, “Uludere bir operasyon kazasıdır.”

Bugün tam 12 yıl oldu. Tek bir kişi bile yargılanmadı. Ailelerin ise adalet ve barış talebi tıpkı acıları gibi taptaze.

"DEVLET BİLİYORDU, TEK GEÇİM KAYNAĞIMIZDI"

Mehmet Encü

Mehmet Encü, katliamda iki kardeşini ve bir oğlunu kaybetti. Oğlu Erkan katliamda hayatını kaybedenler arasında en küçüklerdendi, daha 12’sinde. Şöyle anlatıyor Mehmet Encü: “Kardeşim Savaş, 14 yaşındaydı, diğer kardeşim Hüsnü 29’du. O gün her zamanki gibi sınıra gittiler. Mecburiyetten… Kimi evliydi evi geçindirmek için gidiyordu, kimi harçlık için. Başka yapılacak bir iş yoktu buralarda. Devlet de bunu biliyordu, ekmek kapımızdı. Yıllardır bu yolu kullanıyorduk. Ta ki o geceye kadar o gece maalesef… Çocuklarımızı bombaladılar. Yani anlayacağınız gencecik yaşamlar soldu.”

"BUGÜNE KADAR KİMSE ÖZÜR BİLE DİLEMEDİ"

Şimdi yeniden anlatırken sanki o geceyi bir kez daha yaşadığını söyleyen Mehmet Encü, “Öfkeliyim, üzgünüm. Bugüne kadar kimse özür bile dilemedi. Bu yanlışlıkla olacak bir şey de değildi. Kesin olarak bizim olduğumuzu biliyordular. 12 yıl geçti ama acımız aynı. Acımız hiç geçmedi, yargı yolu kapandı. Bir adım atılmıyor. Avrupa’ya kadar gittik ama dosya kapandı şu an. Biz istiyorduk ki çocuklarımızı katledenler hesap versin ama kimse hesap vermedi” diyor.

"KATLİAM YAŞANDIĞINDA ÇOCUKTUM, BÜYÜDÜM AMA UNUTMADIM"

“Burası Roboskî, adaletsizliğin evi” bu ifade kardeşini kaybetmiş Zerya Encü’ye ait. Katliam yaşandığında 10 yaşında bir çocuktu. O günü "F-16’lar ile gencecik bedenlerin parçalandığı gün" diye tanımlayarak yaşananları unutmadığını söylüyor Zerya: “Çığlıkları, ailelerin feryatlarını… 12 yıl geçti diyoruz ama hâlâ dünmüş gibi hissediyorum. Hâlâ acımız taze öfkemiz ise diri. Çünkü herhangi bir yargılanma olmadı. Adalet yerine gelmedi. Tam tersi aileler yargılandı. Gözaltına alındılar, tutuklandılar, cezalar kesildi. Ben de Roboskî yıl dönümünün yürüyüşü için, olayın olduğu yere gittiğim için ceza yedim, daha o zaman reşit olmadığım halde. Bu süreçte acımızı yaşamaktan çok bir adalet arayışında olduk. Bu sadece bir ölüm değildi, vahşice yaşanan bir şeydi. Bu insanlık suçu. Kendim 11 akrabamı kaybettim acımızı paylaşabileceğimiz, yasımızı yaşayabileceğimiz kimse de kalmadı.”

"ADALET İSTİYORUZ, DAVAMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

Taleplerinin ne olduğunu sorunca düşünüyor. “Adalet istiyoruz” diyor Zerya ama “barış” da.

Sonra devam ediyor: “Yargılanması gerekenler yargılanmalı. Bunca şey yaşandı bunların hiçbiri kabul edilebilir değil ama biz buna rağmen barış istiyoruz. Böyle vahşice ölümlerin olmadığı, çocukların ölmediği, dilinin, ırkının, kimliğinin inkar edilmediği bir yaşam istiyoruz. Roboskî Katliamı aslında bir başlangıçtı sonra devamı geldi. Barışın yolu Roboskî’den geçer. Adalet buraya gelmediği sürece diğer katliamlar da olacak. Davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz.”

"YENİ DELİLLERLE HÂLÂ BEKLEYEN BİR DAVA VAR"

Rojhat Dilsiz

12 senede bir katliam dosyasının nasıl cezasız kaldığına dair durumu, bölgede yaşanan cezasızlık politikasında “Aslında yaşananlara işaret etmiştik” sözleriyle ifade ediyor Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz. Dilsiz, olayın başından itibaren dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bu olayın karanlık dehlizlerde kaybolmasına müsaade etmeyeceğiz” demesine rağmen soruşturma sürecinin sağlıklı yürütülmediğini söylüyor ve hâlâ bekleyen bir davanın olduğuna dikkat çekiyor.

"TEK BİR SORUMLU DAHİ YARGI ÖNÜNE ÇIKMADI"

Ve bu süreçle beraber neticede, takipsizlik verildiğini belirterek, “Böylesi bir olayda tek bir sorumlunun dahi yargı önüne çıkarılıp hesap vermediği bir süreci yaşadık. İç hukukta herhangi bir araştırma ve soruşturma yapılmadan verilmiş olan karar Anayasa Mahkemesi ve AİHM’de usuli eksiklikler gerekçe gösterilerek reddedildi. Olaya ilişkin görüntüler kamuoyuyla hiçbir zaman paylaşılmadı. Buna ilişkin yeniden toplanan delillerle yargılama sürecini yeniden canlandırmak üzere halen Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen bir dava var.”

"SİYASİ İRADEYİ GÖSTEREBİLECEK BİR YAPIYI GÖREMİYORUZ"

Roboskî Katliamı’nın sorumluları için gerçek manada siyasi bir iradenin varlığına dikkat çeken Dilsiz, maalesef ki bu irade için gerekli yapıyı göremediklerini belirterek şöyle konuşuyor: “Türkiye yakın siyasi tarihinin en önemli katliamlarından biri olan ve ülkenin çok büyük bir kesiminde toplumsal ve vicdani infiale beden olan Roboskî Katliamı’nın şeffaf ve tarafsız bir şekilde araştırılması hayati bir önem taşımaktadır.”

"KALICI REFAH İÇİN …"

Dilsiz, bu cezasızlığın ortadan kaldırılması ve bir an önce faillerin yarılanması gerektiğini söyleyerek, “Roboskî Katliamı’nda hukuki olarak geldiğimiz nokta ile ilgili hükümetin ve devletin, toplumsal vicdan ve sağduyudan tamamen uzaklaştığı açıkça ortadadır. Türkiye’de kalıcı adil bir refah isteniyorsa bu katliamın failleri bir an önce yargı önüne çıkarılmalıdır” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Açlık Grevleri İzleme Genel Koordinasyonu’ndan çağrı: Harekete geçin

SONRAKİ HABER

Çukurova Üniversitesi öğrencileri: Saldırganlar üniversite yönetiminden cesaret alıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa