Ezilenlerin başkaldırısı hareketlerin bozukluğunda
İsviçre’nin dans topluluklarından Company MEK’in “Father Politics” eserinin özgünlüğü, izleyiciye ve sanatçıya mücadele etme fikrini beden ve duygular aracılığıyla göstermek gibi bir derdi olması.
Company MEK'in Father Politics eserinden bir sahne | Fotoğraf: Emre Topdemir
Ekim Deniz AKARSLAN
İstanbul
İsviçre’nin ve dünyanın önemli dans topluluklarından olan Company MEK geçtiğimiz günlerde “Father Politics” adlı eseriyle Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda seyirci ile buluştu. Hareket düzeninden, koreografiye, içeriğinden, fikirlerine eser için birçok şey söylemek mümkün ama bu yazının konusu Father Politics’in bugün sahne sanatları açısından ne ifade ettiğini irdelemek olacak.
Father Politics’in koregrafı Türkiye asıllı bir göçmen Muhammed Kaltuk. Ailesinin işçi göçüyle İsviçre’ye göç etmiş olması ve bu süreçte yaşadıkları ve yaşayamadıklarını hareketle, duygularla ve dansçı kişisinin bedeniyle somutluyor. Emeğin her geçen gün ucuzlaştığı, dünyanın birçok yerinde cinsiyet kimliğinden, cinsel yöneliminden, etnik kökeninden ya da dininden dolayı ötekileştirilen zulme ve baskıya uğrayan insanların gözünden “grotesk” bir anlatı sunuyor. Tam da bu noktada ezilen kesimlerin mücadelesini de sahnede gördüğümüz an egemen olana baş kaldıranı seyircinin gözünde marjinalleştiriyor.
Aynı zamanda göçmen olmaktan toplumsal cinsiyet rollerine birçok politik meseleyi şarkılarında, sahne performanslarında, dans koreografilerinde işleyen Belçikalı Müzisyen Stromae’nin özgün düzenlemeleri, koreografinin içeriğiyle de bütünleşiyor.
MAKBUL KADININ DEFORMASYONU
Bu gerçeklik öncelikle topuklu ayakkabı giymeye mecbur olan ve kurumsal kimliklerinden dolayı “makbul kadın” olmak zorunda bırakılan kadınların Bizet’nin Carmen eserinin Habanera parçasıyla minimal ve kendi sınırları dışına çıkamayan “zarif” ve “feminen” hareket dizileriyle ortaya koyuluyor. Aynı kadınlar tam da bu noktada aynı hareket dizisi kadın dansçılar tarafından git gide “deforme” edilerek bir bar masasının etrafında toplanmaları ve Stromae’nin Carmen "cover"ıyla istedikleri gibi dans edebilmeleri ve sonucunda topuklu ayakkabıları fırlatarak atmalarıyla son buluyor.
PAYLAŞILAMAYAN İKTİDAR: CEKET KAVGASI
Ezilenin, egemen tarafından çizilen sınırlar içerisinde hareket ettiği sürece herhangi bir kırılma görmediğimiz eserde kırılmalar tam da yukarıda verdiğimiz örnek gibi onun baş kaldırdığı anda başlıyor. Bu aşamada dansçıların hareketleri bozuluyor, çıkardıkları sesler artık daha da güçlü duyuluyor. Bununla birlikte eser boyunca hip-hop ve çağdaş dans tekniği bir arada kullanılarak yaratılan dünya, dansçıların oynadıkları karakterlerin kimlikleri ve sınıfsal pozisyonları hakkında dahi seyirciye bilgi veriyor.
Bunun yanında güç, siyaset ve iktidarı da “ceket” metaforuyla tartışan parça, iktidarın insanları nasıl maniple ederek istediği yöne çekebileceğini, "ceket"i paylaşa(maya)nların savaşını, o savaşın halkı nasıl etkilediğini düşündürtüyor. Ceketi paylaşamayanlar başka bir sahnede bir anlaşma içerisindedirler, kavgalıdırlar ama seyirciye gülümseyerek el sıkışırlar. Burjuva siyasetinin ikiyüzlülüğünün açık bir eleştirisi olarak sahneye konulan koreografi, seyircide doğrudan bir karşılık bulmasıyla da başarılı bir iş ortaya koyuyor.
DANS ARACILIĞIYLA KAVGA ETMEK
Şüphesiz ki içinde bulunduğumuz dünyaya ve sorunlarına dair birçok konu dans sahnelerinde işlenmiştir. Ama Father Politics’in buradaki özgünlüğü izleyicinin kendisine ve sanatçıya mücadele etme fikrinin kendisini de beden ve duygular aracılığıyla göstermek gibi bir derdi olmasıdır. Sorunu ortaya koyan ve onu ajite eden bir yerden değil bunu süreci, sonuçlarıyla bir propaganda aracına çevirmesi seyirciyi o gün CRR salonunda ayağa kaldıran unsurlardan biridir. Koreograf Muhammed Kaltuk ve Company MEK dansçıları varoluşu için mücadele eden LGBTİ’lerin, kadınların, ezilen halkların ve bu sistemi yıkmakla derdi olanların günümüzdeki pratiklerinden öğrenerek hareketle, dansla ve oyunculukla eser boyunca egemen olanla alay ederek ve bununla da kalmayıp onunla kavga ederek adeta dans sanatının bugününe ve yarınına bir “manifesto” sunmaktadır.