29 Aralık 2023 03:15

50. ölüm yılında Aşık Veysel’in öyküsü

Gözleri görmeyen, sazını omzuna asmış, saza “şeytan” dendiği bir dönemde “uzun ince bir yolda” köy köy dolaşmış, mutlaka iki kapılı handaki yolculuklarında onun elinden tutanlar olmuştur.

Aşık Veysel (sağda) | Fotoğraf: Şarkışla Belediyesi Arşivi

Paylaş

Cengiz YILDIRIM                                                     

UNESCO Aşık Veysel’in vefatının 50'nci yıl dönümü olması nedeniyle, 2023 yılı UNESCO anma ve kutlama yıl dönümleri programına alınmıştı. Anadolu’nun ücra köşesinde halk içinden yetişip sonunda bütün varlığını halka vererek, ezgilerini dertli sazından bütün memlekete dinleten büyük ozan Aşık Veysel, sazın ve sözün ustası olarak bilinen aşıkların 20'nci yüzyıldaki en önemli temsilcilerindendir.

Gözleri görmeyen, herkesin yardımına ihtiyaç duyması gereken bir insan sazını omzuna asmış, saza “şeytan” dendiği bir dönemde “uzun ince bir yolda” köy köy dolaşmış, mutlaka iki kapılı handaki yolculuklarında onun elinden tutanlar olmuştur.

Şiirlerinde ülkemizin etnik, çok kimlikli yapısına gönderme yaparak birliği, kardeşliği, çalışkanlığı, güzel ahlakı ve doğruluğu işlemiş, halk ile aydınlar arasında iki yönlü bir köprü vazifesi görmüştür.

OZAN OLMAYA GİDERKEN

Veysel ilk saz derslerini, Sivrialan’da Molla Hüseyin’den almaya başlar. Veysel’in yetiştiği yöre Emlek yöresi ozanlar yatağı bir yerdir. Saz çalmaya on beş yaşında başlayan Veysel’in ikinci saz hocası babasının arkadaşı Çamşıhlı Ali Ağa’dır. Ali Ağa, Veysel’i zamanın ozanlarıyla tanıştırdığı gibi Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dertli ve Ruhsati gibi efsaneleşmiş ustaların eserleriyle de tanıştırır, onları ezberletir.

Yıl 1919, anne ve babası, Veysel’in görmemesi üzerine ona bakan olmaz endişesiyle Veysel’i aynı köyden, akrabaları olan Esma’yla evlendirirler. Bu evlilikten bir oğlan ve bir kızları olur. Oğlan on günlükken ölür. Bu acı yetmezmiş gibi Veysel’i zor günler beklemektedir; annesi ve babası da 1921’de arka arkaya ölürler. Kendilerine yardım etsin diye aynı köyden Hüseyin isminde birini yardımcı (azap) tutarlar. Süreç içinde Esma, azapla anlaşır, bir gece evden kaçarlar. İşte bu olay Aşık Veysel’i çok üzer. Çektiği acıların en yamanıdır bu. Çünkü Aşık Veysel kaçan karısı Esma’ya aşıktır. Dünyadan ümidini keser. Çoktandır ihmal ettiği sazına yapışır.

HER YERDE ARANAN AŞIK

1931’de Ahmet Kutsi Tecer’in öncülüğünde I. Sivas Halk Şairleri Bayramı düzenlenir. Bayrama davet edilen aşıklardan biri de Veysel’dir. Bu bayram, Sivrialan’dan Sivas’a gelen Aşık Veysel’i keşfedecektir. Aşık Veysel burada, Ahmet Kudsi Tecer ile tanışır. Böylece Aşık Veysel’in yaşamında önemli bir dönüm noktası başlamıştır.

Cumhuriyetin onuncu yılı dolayısıyla Halkevleri, Ahmet Kudsi Tecer’in direktifleriyle Mustafa Kemal’in adına bir şiir yarışması düzenlemiştir. Aşık Veysel, Ata’ya söylediği destanı okumak için 1933’ün son aylarında Ankara’ya gitmek üzere İbrahim Tutiş’le yaya olarak yola çıkarlar. Atatürk’le görüşme umutları tükenince köylerine dönerler.

Veysel’in biyografisini ve şiirlerini dergisinde yayımlayan Yedigün Mecmuası yazarının tavsiye mektubunu İstanbul Radyosu Müdürü Mesut Cemil Bey’e götürür. Mektubu alan Cemil Bey akşam sekiz de radyoya gelmelerini söyler. Programlarını bitirir oradan ayrılırlar. Çıktıktan yarım saat sonra Atatürk telefon etmiş radyoya, “Onlar kim ise bana gönderin” demiş. Cevap vermişler. “Çıktı, adreslerini bilmiyoruz.” Böylelikle Aşık Veysel’in Atatürk’le yüz yüze gelmesi gerçekleşemez.

Ozan, İstanbul radyosunda program yaptığı yıllarda bir de plak doldurur. Kısa sürede plakları çok tutulan Veysel artık her evde, her kahvede, kısacası insanın olduğu her yerde aranan bir âşık olur.

KÖY ENSTİTÜLERİNDE ÖĞRETMENLİK

Köy enstitülerinde, köylerde büyümüş öğrencilere klasik müzik enstrümanları ve geleneksel sazları çalması öğretiliyordu. Ahmet Kutsi Tecer’in, dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’a önermesiyle Aşık Veysel saz öğretmeni olarak köy enstitülerinde işe başlar.

1941-1946 arasında sırasıyla, Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitülerinde saz öğretmenliği yapar. Aşık Veysel’in şiir dünyasını besleyen iki okuldan birisidir köy enstitüleri. Diğeri Halkevleridir. Aşık Veysel en güzel şiirlerini bu dönemde 1941-1946 yılları arasında köy enstitülerinde saz öğretmenliği yaptığı dönemde yazar.

Yıllarca, çeşitli vesilelerle yurdun muhtelif yörelerinde düzenlenen programlara katılan Aşık Veysel son konserini 15 Ağustos 1971’de Hacı Bektaş’ta verir. Sahnede son söylediği türküsü “Benim sadık yarim kara topraktır” olmuştur. 

Aşık Veysel, 21 Mart 1973 günü bir Nevruz günü sabaha doğru saat 3.30’da doğduğu köy olan Sivrialan’da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde hayatını kaybeder.

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Furkan Karabay tutuklandı

SONRAKİ HABER

İçişleri Bakanı: FETÖ ile irtibatlı olduğu tespit edilen 445 emniyet mensubu açığa alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa