Kayyum rektörler cadı avında
Kayyum rektörler üniversitelerde adeta bir cadı avı yürütüyor. Akademisyenler ihraç edilirken, öğrenciler soruşturmalarla üniversiteye sokulmuyor. Çeteler içinse kampüs kapıları ardına kadar açık.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Uzun süredir iktidarın tepeden inme yöntemle atadığı kayyum rektörlerin yönetimindeki üniversiteler, bilim ve akademik başarılar yerine öğrenci ve akademisyenlere yönelik baskı, sansür ve soruşturmalarla gündemde. Boğaziçi Üniversitesinden Orta Doğu Teknik Üniversitesine (ODTÜ), Çukurova Üniversitesinden Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine kadar Türkiye’nin en köklü üniversitelerinde akademisyen kıyımının yanı sıra, öğrenci topluluklarının faaliyetlerinin engellenmesi ve en temel talepleri için ses çıkaran öğrencilere yönelik soruşturmalar hız kesmiyor. Üniversitedeki faşist gruplara da alan açılarak bazı yerlerde bu baskılar fiziki saldırılara kadar varıyor.
ÖĞRENCİLER KAMPÜSE ALINMIYOR
Boğaziçi Üniversitesinin kayyum yönetimi birçok akademisyenin üniversiteye girişini bile yasaklayıp gerekçe göstermeden derslerine son verirken son olarak üniversite bileşenlerine danışmadan fakülteleri yeniden yapılandırma kararı aldı. Buna karşı Boğaziçi öğrencilerinin başlattığı “demokratik üniversite nöbeti” nedeniyle de en az 16 öğrencinin kampüse girişi yasaklandı. Sıra arkadaşlarıyla beraber kampüs kapısında oturma eylemi düzenleyen öğrenciler hafta boyunca gözaltı ve tutuklama tehditlerine maruz kaldı. Kampüse bir ay boyunca girişleri yasaklanan öğrencilere “uzaklaştırma tedbiri” altında savunmaları alınmadan ceza verildi. Yurtta kaldığı için kampüse girişine izin verilen öğrenciye ise “Bir daha eylemlere katılırsan kampüse girmezsin” tehdidinde bulunuldu. Hazırlık öğrencilerinin eğitim gördüğü Anadolu Hisarı Kampüsünde ise Öğrenci Temsilciler Kurulunun (ÖTK) nöbetine çağrı yapan öğrenciler yine aynı tehditlere maruz kaldı.
ÜNİVERSİTEDE CADI AVI VAR
Kampüse giriş yasağını üniversite kapısında öğrendiğini, bu yasağın sebebi veya süresi hakkında kendisine bilgi verilmediğini dile getiren Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Sude Şener, üniversitede uzun zamandır kayyum yönetimin antidemokratik uygulamalarıyla karşı karşıya olduklarını söyledi. Araştırma merkezlerinin kapandığını, hocalarının mobbinge uğrayarak istifaya zorlandıklarını hatırlatan Şener “Son olarak fakülteleri yapılandırma kararına karşı yaklaşık bin 500 öğrenci bir araya geldik. Bunun ardından 16 öğrencinin kampüse girişi yasaklandı. Bu öğrencilerden biri de benim. Kampüse girişte okul kartımın inaktif hale getirildiğini öğrendim. Kayyum yönetimi bir cadı avı biçimiyle eylemlere aktif katılan öğrencileri seçiyor. Eğitim hakkımızı, yurtta kalan arkadaşlarımızın barınma hakkını gasbediyorlar” diye konuştu. Tüm öğrenciler kampüse alınana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirten Şener “Öğrenci dayanışmasıyla bunun devamına izin vermeyeceğiz, kampüse de gireceğiz” dedi.
Ç.Ü’DE SİSTEMATİK BİR SALDIRI VAR
Çukurova Üniversitesinde (Ç.Ü.) ise Kadın Çalışmaları Kulübü, Ülkü Ocaklarının tehdidiyle karşı karşıya. Kadın Çalışmaları Kulübünden Sabriye Akkul, üniversitede Ülkü Ocaklarının açıklamalarına, etkinliklerine alan açıldığını söyledi. Kulüp odasında etkinlik yaptıkları sırada kapıya dayanan Ülkü Ocakları üyelerinin saldırısından kapıyı tutarak kurtulduklarını anlatan Akkul “Buna rağmen polis herhangi bir güvenlik önlemi almadı. Okulun özel güvenliği saldırıya uğrayan bizlerden saldırı anını kameraya çektiğimiz için okuldan uzaklaştırmakla tehdit etti. Saldırı boyunca polis Ülkü Ocaklarından kişilerle konuşmaya devam ediyordu” dedi. Bu saldırı sonrası kendisinin hedef gösterildiğini belirten Akkul “Bu olaydan da hedef gösterilmemizden de rektörlük sorumludur. Üniversitede kulüp ve topluluklara yönelik sistematik bir saldırı var ve üniversiteleri bu faşist çetelere teslim etmeyeceğiz” diye konuştu.
"KAMPÜSTE BİLE GÜVENDE DEĞİLİZ"
Ç.Ü. Kadın Çalışmaları Topluluğu Üyesi Özge, üniversitede bir süredir öğrencileri baskı altında tutma çabası olduğunun altını çizerek “Rektör Meryem Tuncer’in üniversitenin resmi sayfasında Adana Ülkü Ocakları başkanı ile paylaştığı fotoğrafın ardından ırkçı gruplar güçleniyor. Okulda Turan Kulübünün yürüyüş düzenlemesine yönetim izin veriyor” dedi. Son olarak kulüplerine yönelik saldırının bu tablonun bir sonucu olduğuna dikkat çeken Özge “Okulun resmi kulübünün toplantısına saldırı düzenlenmesi kabul edilemez. Bu saldırı kampüste bile güvenliğimizin olmadığını gösteriyor. Öğrencilerin yan yana gelmesini ve ifade özgürlüğümüzü korku iklimi yaratarak kısıtlamak istiyorlar” dedi.
"AMAÇLARI ARA ELEMAN YETİŞTİRMEK"
Türkiye’nin işlevinin düşük nitelikli üretim yapmak olduğuna dikkati çeken Akademisyen Özgür Müftüoğlu, “Dolayısıyla düşük nitelikli emek gücü sağlamak için bilimin ve teknolojinin çok bir önemi kalmadı ve ara eleman üretmeye, daha düşük vasıflı bir iş gücü yetiştirmeye odaklanıldı. Bu yüzden üniversitelerde bilimden giderek uzaklaşıldı” dedi. 12 Eylül darbesi ardından 15 Temmuz sonrasında OHAL ile birlikte gelen süreçte artık üniversitelerin bilimden tamamen uzaklaştığını belirten Müftüoğlu “Daha önce de üniversiteler mükemmel değildi ama artık tamamen bilimden uzaklaşıldı. Aslında bu süreç sadece AKP hükümetinin de değil uluslararası alanda Bologna sürecinin de etkisiydi. Dünya ve Avrupa üniversiteleri de bu küresel role uygun bir akademik eğitim planlıyordu. Çünkü diğeri israf diye görülüyor. Sizin çok yetkin elemanlar yetiştirmeniz zaten bu ülke içerisinde istihdam beklemeyeceklerken anlamsız görülüyor. Bir de neden onu eğitmek için yüksek yatırımlar yapılsın düşüncesi vardı” dedi. Öte yandan AKP’nin dogmalarla hareket etmesi ve "dindar, kindar nesiller" yetiştirme çabasının da işte, sanayide patronlara biat edecek, hakkını aramaktan aciz bir nesil yetiştirmeyi hedeflediğini belirten Müftüoğlu “Dolayısıyla üniversiteler de evrensel işlevini kaybederek medreseye dönüştürülüyor. Akademiye de aydınlanma felsefesine de aykırı bu uygulamalar. Kanun hükmünde kararnamelerle birlikte Türkiye’deki en büyük üniversite karşıtı hamlesini yaparak üniversitedeki etkin kadrolar tasfiye edildi ve karşısında kadrolaşmalar yaratıldı. Bunun yanı sıra da her yere üniversite adıyla ortaokullar açıldı. Uluslararası alanda da açıklandığı üzere tüm bunların sonucunda Türkiye üniversiteleri nitelik açısından en geride yer almaya başladı” ifadelerini kullanarak iktidarın üniversitelere ekonomik ve siyasi açıdan bakışının bu yönde olduğunu söyledi.
ETKİNLİKLER KARİYERCİLER VE FAŞİSTLERE SERBEST!
Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsünde öğrencilerin gerçekleştirdiği her etkinliğe, eyleme ülkücü-faşist çeteler saldırıyor. Özellikle Siyasal Bilgiler Fakültesinde yalnızca kariyer toplulukları ve ülkücü-faşist çeteler kampüste rahatça etkinlik yapabiliyor. “Yaşamak istiyoruz!” talebiyle öğrencilerin bir araya gelmesine yine bu çetelerin ve ÖGB’nin saldırması bunun en büyük göstergesi. Her yıl geleneksel olarak yapılan İnek Bayramı’na dair 2022’de açılan soruşturmalar devam ediyorken 2023’te de İnek Bayramı yapıldığı takdirde kampüs kapılarının dinci-gerici gruplara açılacağını söyleyen kayyum dekan ve rektör de öğrencileri tehdit ediyor.
EMEK GEÇLİĞİ: SORUŞTURMALAR GERİ ÇEKİLSİN
ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesinde temel talepleri için demokratik haklarını kullanan yüzlerce öğrenciye açılan soruşturmalara tepki gösteren Emek Gençliği, öğrencilerin eğitim hakkını gasbeden soruşturmaların geri çekilmesini istedi. Üniversitelerdeki soruşturma terörüne ve öğrencilere gözdağı verilmeye çalışılmasına karşı parasız ve demokratik eğitim talebinin büyütüleceği belirtilerek “Bütün Türkiye gençliğini sıra arkadaşlarına sahip çıkmaya, mücadeleyi ve dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz” denildi.
HEDEFE KOYUP SORUŞTURMA AÇTILAR
Kadir Has Üniversitesinde ibadethanedeki ayakkabılık yerine odasının önüne ayakkabılarını bırakan öğrencileri uyaran Akademisyen Zeliha Gizem Sayın linçe uğradı. Yandaş medya ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın hedef aldığı Akademisyen Sayın, olayın ardından emniyetten aranarak ifadeye çağrıldı. Kadir Has Üniversitesi öğrencileri ise üniversitede yaptıkları açıklamayla Akademisyen Sayın’ın yanında olduklarını duyurarak “Bizi tehdit eden kurum ve kuruluşlara göz yummuyor, kabul etmiyoruz” dedi
AKADEMİSYENLERE İHRAÇ, ÖĞRENCİLERE TUTUKLAMA
2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan Barış Akademisyenleri hakkında soruşturma açılarak yüzlerce akademisyen üniversitelerden ihraç edildi.
2018’de Boğaziçi Üniversitesinde savaşa karşı çıkan öğrenciler sabah baskınlarıyla zırhlı araçla evlerinden gözaltına alındı.
Boğaziçi’ye atanana kayyum rektöre karşı çıkan öğrencilerden ikisi tutuklanarak 94 gün hapiste tutuldu.
Ankara, İstanbul ve Trakya Üniversitesinin düzenleyeceği “Dünya Yunanca Günü” Yeni Akit’in hedef göstermesinin ardından iptal edildi. (HABER MERKEZİ)