Almanak 2023 | Kültürel iktidar mı olamadın? Yerine koyamadığını yerinden et!
Resmi verilere göre 2022’de bir ailenin sinema, tiyatro, konsere ayırabildiği yıllık bütçe yalnızca 78 lira. Buna karşın Kültür ve Turizm Bakanlığının 2024 bütçesi genelin binde 5’ine bile varmıyor.
Karikatür: Valeriy Osipov/Flickr CC BY 2.0 DEED
Aslı ULUŞAHİN
Ülke tarihi, birçok zorlu dönemle örülü ve 2023 yılı onlar arasında sayılmayı hak ediyor. Geçen sene yıkımla, kayıplarla anılacak ve bundan sorumlu tutabileceğimiz tek fail doğal afetler, krizler değil.
Şubat depremlerinde sayısız canın yanında, özellikle Hatay’da hafıza mekanlarını, kültür varlıklarını kaybettik. Yarattığı duygusal tahribatı henüz ölçemezken bugünle birlikte yarını şekillendirecek somut olgular gözümüzün önünde duruyor. Afet bölgelerinde halen barınma, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlara erişimde bir arpa boyu yol yok. Oysa iktidar sahipleri, mimli gözde mimarlarla hafıza yerine ranta yaslanan kent vitrinlerini tasarlamaya girişti. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, büyük yıkımın ertesinde “Hatay Antakya’ya kültür, turizm ve gastronomi ağırlıklı yeni bir hikaye yazacaklarını” söylemiş, çok eleştirilen Kültür Yolu’nu müjdelemişti. Geçenlerde bütçe görüşmelerinde “Antakya’nın önemli odak noktalarından Kurtuluş Caddesi ve Köprübaşı Meydanı’nı yeniden ihya projesini başlatıyoruz.” diyerek yolun rotasını çizdi. İhyaya ortak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri ise düzenledikleri toplantılarda imar planını savunurken Sur’da, Cizre’de yapılanları anmaktan, Toledo örneğini ısıtmaktan çekinmiyorlar. Yakın zamanda Antakya Uzun Çarşı’da konuştuğum bir gencin ifadesiyle “Ölüye tekrar kurşun sıkıyorlar”.
2023’teki diğer büyük yıkım ekonomide yaşandı kuşkusuz. Yoksulluk, yoksunluk tüm ağırlığıyla hepimizin hayatında ve kültürel üretim ile üretime erişim her zamankinden güç. Kamu desteğinden yararlanamayan kültür üreticileri maliyet yükü altında eziliyor. Üretilen eserlerin niteliğiyse, sektörlere aktarılan kaynak ve verilen değer ölçüsünde yıldan yıla düşmekte. Belli ki kimsenin de olanı elinden tutup ayağa kaldırmaya, yüceltmeye mecali yok. TÜİK’e göre 2022’de bir ailenin sinema, tiyatro, konsere ayırabildiği yıllık bütçe yalnızca 78 liraymış. 2023’te eksiye yaklaşmış olsa gerek. Buna karşın Kültür ve Turizm Bakanlığının, çoğu turizme yatırılacak 2024 bütçesi genelin binde 5’ine bile varmıyor. Sanatı desteklemek anayasal bir görevken, bu payla devlet erkinin planlı bir tercihte bulunduğu düşünülebilir. Sonuçta ekonomik sansür de kaba sansür kadar işlevsel bir biçimlendirme aracı. Bir nevi, kültürel iktidar hevesi sönmemiş hükümetin "Yerine koyamadığını yerinden et" politikasının parçası olarak okunabilir.
Öte yandan, 2023 yılında cumhuriyetin 100'üncü yaşını idrak ettik ve kuruluş dönemini saymazsak kültürel yaşamı geliştirmek hiçbir zaman devletin öncelikli uğraşı olmadı. Mart genel seçimlerinde partilerin politikalarına baktığımızda benzer anlayışın süregeldiğini, önerilerin yetersizliğini görmüştük. Bu anlamda, önümüzde seçimler yerelde çok ihtiyaç duyulan kültür politikalarını tartışmaya vesile olabilir. Bir yanda belediyelerce engellenmiş etkinliklerin, festivallerin, yasaklı sanatçıların uzun listesi var. Öbür yanda eksiğiyle gediğiyle sanatsal ifade özgürlüğüne mecra yaratma, teşvik etme hevesindeki birkaç iyi örnek. Hangisini seçeceğiz ya da kültür politikaları bizim ne kadar gündemimizde? Geçmişe bakmak geleceği ararken yol göstericisiyle, 2024 yeni bir sınav tarihi olacak.
Kutlanan bir başka yıl dönümü, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişi üzerineydi. Türkiye’nin imzacılarından olduğu bildiri, 10 Aralık 1948’de, 75 yıl önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilip yürürlüğe girdi. Metnin 22 ve 27. maddelerinde kültürel haklar açıklanır. 22. maddede insan onuruna ve devletlerin yükümlülüklerine atıf yapılarak “Herkesin ekonomik, toplumsal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahip olduğu” söylenir. 27. maddede ise şöyle yazar: “Herkes, topluluğun kültürel yaşamına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmeye katılarak onun yararlarını paylaşma hakkına sahiptir. Herkesin kendi yaratısı olan bilim, yazın ve sanat ürünlerinden doğan manevi ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.” Bu bağlamda, kültürel haklar -yani özgürce yaratmak ve yaratılandan yararlanmak-, lüks ya da lütuf değil, temel insan hakları arasındadır. Diğer haklar gibi talep etmeye, savunmaya, sahip çıkmaya, gerektiğinde kazanmak için direnmeye değer.