Almanak 2023 | Dezenformasyon…
Dezenformasyon ve mezenformasyon arasındaki fark niyet üzerinden açıklanır. Niyetin anlamını yitirdiği, dezenformasyonun kategorik bir savaş alanı olarak belirdiği bir yılı geride bıraktık.
Görsel: DALL-E/İsmail Gökhan Bayram/Evrensel
Suncem KOÇER
2023 dezenformasyonla dolu bir yıldı. Bundan bir kastım, enformasyonun baş döndürücü hızla üreyip yayıldığı ve kulaklarımızı sağır edebilen bir gürültüye yol açtığı bir yılı daha geride bırakmış olmamız. Bu yazıda bu yakıcı gürültünün 2023’ü kuşatan satır başlarından söz edeceğim. Fakat tekil vakalardan daha çarpıcı olan başka bir konu var. Dezenformasyon dediğimiz olgunun ideolojik bir işaret olarak bir kez daha görünür hale gelmesi. Doğru ve yanlış arasındaki çizgiyi çekme, hakikati eğip bükme ve yeniden kurma iddiası en baştan beri siyasete içkin bir iktidar kurma alanı. Bu kavga, neyin dezenformasyon olduğuna karar verme, herhangi bir enformasyonun adını kamu nezdinde dezenformasyon koyma yetkisi üzerinden yeniden şekil alıyor. 3 Kasım 2022’de kurulan ve yurttaşlar olarak esas işlevini 2023 boyunca gözlemlediğimiz Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ve çalışmaları buna bir örnek. Bir diğer örnek sansür yasası olarak bilinen Dezenformasyon Yasası’nın iptal talebinin Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi. Malum bu yasaya göre, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.
DEPREM…
Krizler yanlış bilginin hızla yayılımına neden olan, infodemiyi tetikleyen toplumsal olaylardır. Çok ağır bir krizi bu yıl 6 Şubat Maraş depremiyle yaşadık. Enkaz altından yükselen çığlıklar kulaklarımızdayken depremi önceden tahmin etme iddiasıyla yayılan komplo teorileri, “yapay deprem” iddiaları aklımızla dalga geçiyor gibiydi. Oysaki duru bir bakış Türkiye gibi deprem bölgesindeki bir ülkede iktidar sahiplerinin yüz binlerce insanın ölümü, yaralanması ve evsiz kalması olasılığı karşısındaki kayıtsızlığını görebilir. Depremde evini, yurdunu, yakınını kaybetmiş insanların alandaki kameralara, televizyon muhabirlerine yönelip canlı yayınlar esnasında tarihe şerh düşercesine yayıncılığa müdahalede bulunması akıllardan silinmeyecek. O yayınlar sahada devletin varlığına, depremzedelerin yaralarının sarıldığına, başımıza gelenin en nihayetinde “asrın felaketi” ve dolayısıyla engellenemez olduğuna vurgu yapan anlatılar kurmaya çalışırken her şeyini kaybetmiş bir insanın muhabirin elinden mikrofonu kapıp sesini yükselterek hakikati göstermesi gerçeğin tüm çıplaklığıyla karşımıza dikilmesinden başka bir şey değildi.
SEÇİM…
Genel seçimler depremin yarattığı uzun soluklu sarsıntı devam ederken yapıldı. Ve aslında Türkiye’de yurttaşlık deneyimimizi bir seçimden öbürüne uzandığımız bitmeyen kampanya süreçleri özetliyor. Siyasi retoriğin kabalığı kutuplaşmış, ayrışmış medya kullanıcıları üzerinden perçinlenirken politika yapmak hafif tabirle hakikati kamudan saklamaya ve işlevsel bir yalancılığa dönüveriyor.
2023 yılı boyunca pek çok alanda olduğu gibi dezenformasyon bağlamında da en çok konuşulan konulardan biri üretken yapay zekaydı. Deep fake içeriklerin bu teknoloji aracılığıyla kolaylıkla üretilebilir ve yayılabilir oluşu endişelere sebep oldu. Gelin görün ki bu yılın en çok iz bırakan ve belki de akıllardan silinmeyecek yanlış bilgi örneği seçim döneminde görece analog şekillerde üretildi, montajlandı. Bahsi geçen video seçim meydanlarında en basit teknolojiler yardımıyla kitlelere yayıldı. Propaganda mesajının ne olduğundan daha önemli bir meta-mesajı da Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında verdi: “Kılıçdaroğlu’nun Kandil’dekilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu ama bu.” Sahte videoyu ama öyle ama böyle diyerek yeniden işaret etmek doğru ve yanlış arasındaki farkı kurma gücünü ve dezenformasyonun adını koyma iddiasını gösterişli bir performansla sergilemek anlamına da geliyor.
FİLİSTİN…
Ve Filistin’de katliam, ana akım Batı medyası aracılığıyla en ilkel propaganda tekniklerinin çok katmanlı bir dezenformasyon kampanyasının işine koşulabildiğini bize yeniden göstermiş oldu. Birkaç aya sayısız örnek sığdı ne yazık ki. Filistinliler ölürken, İsrailliler öldürüldü. Filistin halkına destek olmak için protesto hakkını kullanan Londralılar Hamas yanlısıydı. Tüm Filistinliler zaten Hamas’tı. Öldürülen İsrailli çocuklar çocuk, Filistinli çocuklar ise 18 yaş altı kişilerdi. İkili karşıtlıklar üzerinden kurulan bu anlatı barış yanlısı İsraillilerin, Filistinlilerin, çözüm isteyen dünya yurttaşlarının korkunç bir uğultuyla susturulmasına neden oluyor. Filistinli Diplomat Hüsam Zomlot BBC’de katıldığı yayında bu çifte standardı tüm çıplaklığıyla dile getirdi. Tıpkı mikrofonu muhabirin elinden kapan depremzedeler gibi.
YENİ YIL…
Dezenformasyon ve mezenformasyon arasındaki fark niyet üzerinden açıklanır. Niyetin anlamını yitirdiği, dezenformasyonun kategorik bir savaş alanı olarak belirdiği bir yılı geride bıraktık. Üretken yapay zeka müthiş sıçramalarla gelişedursun, önümüzde klasik propaganda derslerinde anlattığımız konuları daha çok hatırlayacağımız bir yıl var gibi görünüyor. Propaganda analizinde ilk hamle şu soruları sormaktır: Enformasyon kimin yararına üretilip yayılıyor? Enformasyon akışını durdurarak, yönünü değiştirerek ya da güvenilir görünen kaynaklardan yanlış bilgi yayarak manipülasyon yaratanlar kimler? Bu enformasyon niteliği ve akışı kimlerin işine yarıyor?