31 Aralık 2023 05:34

"Bir akşam güzel bir yemeğe ayıracak paramız yok, yeni yılda beklentim bir buzdolabı"

“Büyük kızım seviyor, arkadaşlarıyla dışarı çıkmak istiyor. Ona yılbaşına para veremeyeceğimi söyledim. Yılbaşı olmasıyla bir ilgisi yok. Para yok...Yeni yılda beklentim yeni bir buzdolabı."

Fotoğraf: Twitter/ @nocontextytu

Paylaş

Kübra KIRIMLI
Ankara

Beyaz köpükle boyanmış camekanlar, renklendirilmiş sokaklar ve ışıklarla donatılmış cadde ve ağaçların bitiverdiği yerler Ankara’nın emekçi mahallelerinin başladığı yerler oluyor. Sincan’dayız. Güvenlik gerekçesiyle isimlerini değiştirerek vereceğimiz iki işçi ailesi ile görüştük. Zorluklarla geride bıraktıkları 2023’ü anlatan işçiler Yılmaz ve Zeynep uzun uzun geçim sıkıntılarını anlattı. “Bu iktidar, insanları açlık sınırının altında yaşama mahkum etti” diyen Yılmaz, “Artık bu pahalılıkta yılbaşı da kutlayamıyoruz. Eskiden eş dost bir araya gelir, eğlenirdik. Ancak güzel bir akşam yemeğine ayıracak paramız artık yok” dedi. Yeni yıldan beklentisinin yeni bir buzdolabı olduğunu söyleyen Zeynep ise, “Evet yeni yıldan beklentim yeni bir buzdolabı... Komik değil mi? Hayallerimiz de sıkıştı... İnancım gereği ben yılbaşı kutlamıyorum. Ama kızım seviyor. Yılbaşı akşamı dışarıda arkadaşlarıyla olmak istedi. Git ama para vermem, dedim. İnancımdan ötürü değil, paramız yok” diye konuştu. 

İNSANLARI AÇLIK SINIRININ ALTINDA BİR YAŞAMA MAHKUM ETTİLER

İlk olarak 41 yaşındaki Yılmaz anlatıyor. “Üç çocuğum var. 20 bin lira ücret giriyor evimize. ‘Geçinmekte zorlanıyor musunuz?​’, diye sordunuz. Zorlanmak ne demek? Bu dönem bir buhran dönemi. 41 yaşındayım; şimdiye kadar böyle bir yoksulluk görmedim. Asgari ücrete gelen zammın da hiçbir anlamı yok! Yüzde 100 de zam yapsalardı da benim geçen seneki alım gücüme ancak ulaşacaklardı ve yine de geçinemeyecektik. Onu bile yapmadılar, insanları açlık sınırının altına mahkum ettiler.”

HAYAT KİMSENİN KİMSEYE DERMAN OLMAYACAĞI KADAR ZOR

Borçsuz yaşamın artık kendileri için zor olduğunu anlatan Yılmaz, kimsenin kimseye derman olamayacak kadar zor şartlarda hayata tutunduklarını anlatıyor: “Bu yıl herkes açısından zor oldu. Görülmemiş bir enflasyon, görülmemiş bir pahalılık yaşadık. Ben bu sene gerekli, ihtiyacımız olan gıda miktarını karşılayabilmek için 10 yıldır kullandığım, kıyıya koyduklarım ile aldığım arabamı satmak zorunda kaldım. Böyle giderse ileride evimi de satacağım. Eskiden, biz o zaman çocuktuk; gidip markete borç yazdırırdık. Maaş zamanında da annemiz babamız gider, borcu öderdi. Bunu herkes hatırlar. Şu anda benzerini kredi kartlarıyla yapıyorum. Kredi kartı borcumun sadece asgarisini ödeyebildim; kartım şişti. Yine bir ara borcum çoğalmış, kartı başka bir kartla kapatmıştım. Zor bir zamanımda bir kez de annemin yardımı olmuştu. Ama bu sefer ne annem yardım edebilecek durumda ne de ben kartı kartla kapatacak durumdayım.”

"EVE MİSAFİR ÇAĞIRMAYA KORKUYORUZ"

İşçi ailelerinin hayat pahalılığı karşısında yılbaşı kutlayamayacak noktaya geldiğini söyleyen Yılmaz, sadece bir akşam için güzel bir yemeğe ayıracak paranın artık işçi ailelerinde olmadığını anlattı. “Uzun zamandır yeni yılda bir program yapamıyoruz. Daha önce bir araya gelinip, toplanılır, oyunlar oynanırdı. Hep beraber eğlenirdik. Sadece yılbaşına özgü değil; dini ve milli bayramlarda da yapardık bunu. Eskiden bir işçi, bir memur, bir baba tek başına çalışırdı; bayramlarda, yılbaşında çocuklarına, eşine ve kendine yeni bir kat elbise alırdı. O günler için eve özel alınan yiyecekler vardı. Misafirler gelir, hep beraber yenir içilirdi. Şimdi kolay mı bunları yapmak? İnsan eve akşam yemeğe birini çağırmaya korkuyor. Çünkü artık bir akşam yemeği masrafı bizim için en az 500 TL’yi buluyor. Bu para bizim gelirimiz. Bir akşam yemeği için sadece gıdaya bu kadar parayı nasıl harcayalım?​”

"İŞÇİSİNE DEĞER VERMEYEN İKTİDARDA BEKLENTİLERİMİZ BİRER HAYALE DÖNÜYOR"

Hem ekonomik hem de sosyal yaşantısal olarak tükendiklerini söyleyen Yılmaz, “Bu tükenmişlik insanların yüz ifadelerine bile yansıyor. Özel günlere dair bir heyecan, bir mutluluk kalmadı hiçbirimizde. İnsan mutsuz oluyor. İstiyorum ki çocuklarım böyle günlerde sevinçli olsunlar, pırıl pırıl giyinsin, sosyalleşsinler. Ama içinde bulunduğumuz durumda çocuklar bile dar alana sıkıştı; 200 metrekare içinde sosyalleşmeye çalışıyoruz. Mesela iyi bir kreşe göndermek istiyorum çocuğumu. Öğrensin, yeni arkadaşlar edinsin, kendine güvenen biri olsun, mutlu olsun istiyorum. Aldığım ücret buna yetmiyor. İşçisine değer vermeyen bir iktidar varsa bütün bunlar hayal oluyor. Ben çocukların mutlu olamadığı bir ülkede, yeni yıldan bir şey beklemenin boş olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden yeni yılda gezip eğlenemiyorum diye değil; çocuklarım iyi bir eğitim alamayacak, iyi bir sağlık hizmeti alamayacak diye üzülüyorum. Bir de bir beklentimi ifade etmek gerekiyorsa; bu iktidarın tüm kadrolarıyla birlikte yok olmasını istiyorum. Hukuki yollarla hırsızlıkların ve tüm yolsuzlukların ifşalanması ve gereken ceza neyse verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Açıkçası bu içinde bulunduğumuz sistemin çökmesini istiyorum. Bize zarar verecekse de çöksün! Biz zorluklarını yaşarız ama 20 yıllık bir planlamayla çocuklarımızın geleceği kurtulur. Çok zor şartlarda, çok zor mücadelelerle kurtarılmış bu ülkenin çocukları bu şekilde yaşamaya mecbur değil. Ülkenin kaynakları rantçılara değil, halkımızın refahı için kullanılsın istiyorum, tüm varlıklar herkese eşit bölüşülsün istiyorum. Tüm bunların mücadele ile var olacağının farkındayım” diye konuşuyor.

ARTIK HER ŞEYDEN AZ AZ, PARÇA PARÇA...

İki kızıyla yaşayan Zeynep de geçim zorluğuna değiniyor. “Eskiden market alışverişini hiç dert edinmezdim. Alışverişimi toplu olarak yapardım.  Bu yıl hiç toplu alışveriş yapamadım.  Az az, parça parça alabildim ihtiyaçlarımı. Portakalı kilo kilo alır; kimini yer kimini sıkardık bir kahvaltıda. Artık günde bir tane bile yiyemiyoruz. Kış geldi daha kestane yiyemedik. Yazın hiç dut yiyemedim. Oysa benim en sevdiğim meyvedir dut.”

"ASGARİ ÜCRET MASASINDA İŞÇİLER VARDI AMA İNANDIRICI DEĞİLDİ"

Eve giren toplam paranın 14 bin TL olduğunu söyleyen Zeynep, yeni asgari ücretin derdine derman olmayacağını anlatıyor. “Asgari ücrete daha yeni zam yapıldı. Şu an gıdalara yapılan zamlar dursa bile 17 bin lira benim ihtiyaçlarımı karşılamaz. Ben arada prim de alıyorum. Aldığım maaşla kızlarımla AVM’ye gidelim dedik, borçlu çıktım. Asgari ücreti belirleyenden hangisi kirada oturuyor? Bunu ücreti belirleyenler kiralara ve gıdaya yapılan zamlara bakmalı. Yoksa kime nasıl yetsin? İşçiler vardı bu sene masada ama ne dediler? Neden onlar seçildi de biz seçilmedik? Hiçbiri belli değil. Bana hiç inandırıcı gelmedi açıkçası.” 

"ARTIK TATİL İÇİN YILLIK İZNİM VAR AMA PARAM YOK"

Kısa bir süre önce ne kadar bir maaşın kendisine yettiğinin hesabını yaptığını anlatan Zeynep, “Geçen gün ayda bir kez çocuklarla dışarıda yemek yesek diye düşündüm. Düşündüm evet... Hayale bakar mısın? Hayalim bile daralmış, sıkışmış. Şehir şehir gezelim diye düşünmek yok! Her gün et yiyelim filan yok... Arada iş yerinde de konuşuyoruz böyle şeyleri. Geçen yine bunları konuştuk, halimize güldük. Araba almak falan gündemimizde artık hiç yok. Zar zor onca çalıştım da yıllık iznim var artık. Ama tatil yapabilmem için fazladan bir maaşa ihtiyacım da var ama o da yok!” diyor. 

"YENİ YILDAN BEKLENTİM YENİ BİR BUZDOLABI, KOMİK DEĞİL Mİ?"

İnancı gereği yılbaşını kutlamadığını söyleyen Zeynep, “Büyük kızım seviyor, arkadaşlarıyla dışarı çıkmak istiyor. Ona yılbaşına para veremeyeceğimi söyledim. Yılbaşı olmasıyla bir ilgisi yok. Para yok...

Yeni yılda beklentim yeni bir buzdolabı. Komik değil mi? Eğer bir hayal kurarak bu cevabı vereceksem; hayalim küçük kızıma bir oda yapmak. Bir odası ve kendine ait bir dolabı yok. Benim yeni yıl hayalim yeni bir buzdolabı ve küçük kızıma bir oda” diyor. 

ÖNCEKİ HABER

Mahkeme başvurusu, pasaport, ehliyet, telefon, noter harçlarına 58,46 zam

SONRAKİ HABER

Bir yılbaşı sofrası kurmak bir haftalık ücrete denk: 4 sene önce 200 lira, bugün 2 bin!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa