01 Ocak 2024 12:55

Sopalı Pankart: Futbol iktidarın baskılarından arınmalı, bağımsız olmalı

Sopalı Pankart, Suudi Arabistan'da yaşanan Süper Kupa krizinden kulüp başkanları ve TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi sorumlu tutarak; “Futbol iktidarın baskılarından arınmalı, bağımsız olmalı” dedi.

Fotoğraf: Ali Atmaca/AA

Paylaş

Futbolda endistrileşmeye karşı çıkan ve futbolun taraftara ait olduğunu, bahis şirketlerine, sponsorlara, reklam şirketlerine ait olmadığını savunan Sopalı Pankart Fanzin Suudi Arabistan’da yaşanan ‘Süper Kupa’ krizi ile ilgili açıklama yaptı.

Açıklamada yaşanan krizden kulüp başkanları ve TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi sorumlu tutularak; “Futbol iktidarın baskılarından arınmalı, bağımsız olmalı” denildi.

Sopalı Pankart Fanzin’in açıklaması şöyle;

“28 Ekim tarihinde yayınladığımız bildiride Süper Kupa Finali'nin en başından beri Suudi Arabistan'da oynanmaması gerektiğini belirtmiştik. Süreç içerisinde de bu konunun sadece Fenerbahçe - Galatasaray tribünlerini ilgilendirmediğini, tüm tribün gruplarının buna karşı gelmesi gerektiğini de aynı bildiride belirttik. Nitekim geldiğimiz süreçte sırf Mustafa Kemal tişörtüne/pankartına izin verilmediği için maçın iptal olmasını bir kazanım olarak görmemekle birlikte Süper Kupa'nın konsoloslukta gazeteci kesip, eriten zihniyetin bulunduğu protokol tribününden kalkmaması tek tesellimiz olmuştur.

BAŞKANLAR BAŞ SORUMLULAR

29 Aralık günü adeta ulusal kahraman edilen Ali Koç ve Dursun Özbek ikilisi bizler için yaşanılan bu skandalın başyapımcılarıdır. Divan Kurulları'nın bile çağrılarına kulak asmayıp AKP iktidarının sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi bir nedenle Süper Kupa Finali'nin Suudi Arabistan'da oynatma dayatmasına boyun eğmiştir. Takımlar maçın oynanması için Suudi Arabistan'a götürülmüş, basın toplantıları düzenlenmiş, her şey hazırlanmıştı. 29 Aralık günü öğlen vakti medyaya servis edilen haberlerin sonucu halkın haklı tepkisi ciddi bir şekilde gündem olmuştu. Bu saatten sonra Ali Koç ve Dursun Özbek yerlerinde kim olsaydı aynı kararı almak zorundaydı! Maçın iptalinin yapıldığı açıklama ise tam olarak felaketti. Yaşanılan her şeyi ''baĞzı aksaklıklar'' olarak değerlendirenler en sonunda da ''teşekkür'' ve kapanış yaptılar. Soyunma odasına kadar kolluk kuvveti sokup pankartımızı aldırdığınız, ülkemizin değerlerine saygısızlık yaptığınız için teşekkür ederiz. Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları başkanlarını birer kahraman olarak görmeyi bırakıp derhal camialarına yaşatılan bu rezillikler silsilesi için hesap sormalıdır.

Kendini Türkiye'nin en büyükleri diye adlandıran, ''Atatürkçülük'' konu olduğu zaman yarışmaktan geri kalmayan güzide kulüplerimizin güzide taraftar grupları... E-bilet, passolig, yasaklar, fişlenmeler, tutuklanmalar ve bu rezillik. Evet diğer başyapımcılarımız ise buna cılız bir ses çıkartmak harici hiçbir şey yapmayan taraftar gruplarımız! 28 Ekim'de yayınladığımız bildiride sorduğumuz sorulardan biri de şuydu: ‘’İki kulüp taraftarının finalin Arabistan’da oynanacak olması konusunda fikri alındı mı? Bu sorunun cevabının hayır olduğunu biliyoruz ancak sorulsaydı da cevabın ''reisimiz (cumhurbaşkanı olan) ne derse o'' minvalinde olacağını da gayet iyi biliyoruz! Tribün grupları, tribün liderleri, sizlerin görevi taraftarların haklarını korumaktır, semt ağzıyla söyleyelim: Kardeşini satmamaktır! Meşale yakan kardeşinin emniyet tarafından alınmasına ses çıkarmayan hatta zaman zaman polise gambazlayanlar, tribündeki gücünü kendi siyasi çıkarları için kullananlar, kendi çıkarı olmasa bile iktidarın çıkarı için gücü bulunduğu tribün grubunu pasifize edenler, bizim deyimimizle 'ruhunu şeytana satanlar'. Maalesef ki kendimizi bunlardan temizleyip gerçek bir ultra' kültürüne sahip olmadığımız sürece özgürlüğümüze kavuşmamız imkansız.

FUTBOL İKTİDARIN BASKILARINDAN ARINMALI

Son olarak bu işin diğer bir başyapımcısı olarak gördüğümüz ama aslında kendi fikirlerinin hiçbir önemi olmayan tam olarak ''kukla'' diye nitelendirebileceğimiz Mehmet Büyükekşi. Herkes söylenecek her şeyi ana akım medya dahil olmak üzere söylüyor. Ne hikmetse Mehmet Büyükekşi'ye yapılan eleştiriler, onun iplerini tutanları teğet geçiyor. Biz bu şahıs hakkında uzun uzun yazmayı değerli bulmuyoruz. Türkiye Futbolu iktidarın baskılarından arınmalı, bağımsız olmalı. Ancak bu hiç kolay değil. Portekizli diktatör Salazar'ın 3F(Futbol, fado, fiesta) ifadesini tekrardan hatırlatmak gerekir. 3F ifadesindeki futbol, kitlelerin siyaset dışında kalması için yaratılan sanal cümbüşü temsil eder. Gerek TFF yönetimleri, gerek kulüp yönetimleri, gerekse de taraftar grupları bu cümbüşün ortak yapımcılarıdır.

Yazının sonlarına gelirken bu cümbüşün yapımcıları toplumumuza son derece zararlı hatta hastalık diyebileceğimiz ''ırkçılığı'' son sürat enjekte etmekte. Konuyu bambaşka bir yere getirip Arap Halkı'na edilen küfür ve hakaretleri son derece yanlış bulduğumuzu belirtmek isteriz. Futbolun hiçbir ırk veya dinin değil emekçi sınıfın oyunu olduğunu tekrardan hatırlatmak istiyoruz. Yazımızı Küba Devrimi'nin unutulmaz önderi Che Guevara'nın sözüyle noktalıyoruz: ''Futbol sadece basit bir oyun değildir, futbol devrimin silahıdır.”

Tribünler Taraftarlarındır!" (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İsrail Askeri Sözcüsü: Savaş 2024 boyunca devam edecek

SONRAKİ HABER

Çanakkale Boğazı gemi geçişlerine kuzey yönlü olarak tekrar açıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa