Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM'nin Can Atalay kararına ikinci kez uymadı
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM'nin Can Atalay hakkında verdiği ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını savunarak kararın uyulmamasına karar verdi.
Fotoğraflar: Can Atalay (solda)/ MA | AYM binası (sağda) Mehmet Kaman/AA
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında verdiği ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını öne sürerek, kararın uyulmamasına karar verdi.
Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, cezaevinde tutulan Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen ikinci ihlal kararını da tanımadı. Yargıtay, ihlal kararının "hukuki değeri olmadığına" ve "AYM kararına uyulmamasına" karar verdi. Daire, AYM'nin kararı için "jüristokratik bir davranış" ifadesini kullandı.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
"Anayasa Mahkemesi'nin Şerafettin Can Atalay'ın bireysel başvuruları hakkında 25.10.2023 ve 21.12.2023 tarihli hak ihlali kararlarına hukuki değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği cihetle, bu bağlamda Anayasa'nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmamakla; keza Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda 28.09.2023 tarihinde Dairemizin 2023/12611 esas 2023/6359 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen ve infazı kabi! bir hükmün mevcudiyeti karşısında; Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararlarına UYULMASINA YER OLMADIĞINA,
2- Şerafettin Can Atalay'ın mahkumiyet hükmünün 28.09.2023 tarihinde Dairemiz tarafından onanması ile bükümlü sıfatını kazandığı ve Anayasa'nın 84/2. maddesinde milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak "kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin" düzenlenmiş olduğu, Anayasa'nın 76. maddesinde sayılan ve milletvekilliğiyle bağdaşmayan suçlardan kurulan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceği, Anayasa'nın 84/2. maddesi yönünden Anayasa Mahkemesi'ne müracaat imkan tanınmadığı ve Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığı gözetilerck; Anayasal zorunluluk gereği hükümlü Şerafettin Can Atalay hakkında verilen iş bu kararın bir örneğinin gereğinin takdir ve ifası için TBMM Başkanlığı'na tekrar GÖNDERİLMESİNE,
3- Dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde Yargıtay Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın mütalaasına uygun ve oy birliği ile kesin olarak 03.01.2024 tarihinde karar verildi." denildi.
Daire, gerekçeli kararında ise Pakistan Anayasa Mahkemesi'nin eski Başbakan İmran Han hakkındaki kararına atıfta bulundu.
ERKAN BAŞ: MECLİS’İ DERHAL TOPLANTIYA ÇAĞIRIN
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, yaptığı açıklamada, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a ve siyasi partilere çağrıda bulunarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olağanüstü toplanması gerektiğini dile getirdi.
Erkan Baş," Bu bir darbedir. Sırtına yargıç cübbesi giymiş, yüzüne hakim maskesi takmış bir grup şahıs hukukla, yasayla, anayasayla hiç ilgisi olmayan sözde kararlar alarak açıkça halk iradesine, Anayasa’nın açık hükmüne karşı ısrarlı bir başkaldırı eylemi içinde. Bu süreklilik arz eden eylem, açık söylüyorum, Anayasal düzene, adalet sistemine ve parlamentoya yönelik bir darbe girişimidir. Artık hukuksal açıdan yorumlama, Anayasa’yı hatırlatma, emredici kanun hükümlerini göstermeye gerek filan duymuyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'ne, onun Anayasa’sına ve parlamentosuna karşı bir grup maskeli, suçlu, hakim darbeye yeltenmektedir." dedi.
AYM'nin kararlarına herkesin uymakla yükümlü olduğunu vurgulayan Baş, Yargıtay üyeleri hakkında Anayasa'ya karşı darbe girişiminde bulunmaktan suç duyurusunda bulanacaklarını belirtti.
Baş, Meclis'e çağrı yaptı:
"Yarın itibariyle tüm muhalif siyasi partilerin kapısını çalacak, Meclis’in acil toplantıya çağrılması için destek talep edeceğiz. Buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na açık çağrı yapıyorum: İç tüzüğün size verdiği yetkiyi hatırlatıyoruz, sorumluluğunuzu hatırlatıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni derhal toplantıya çağırmalısınız ve bu konu görüşülmeli. Tüm muhalefet partilerine çağrı yapıyorum: Türkiye İşçi Partisi'nin milletvekili sayısı olağanüstü toplantı için yeterli değil, ancak hep birlikte talep edersek bunu yapabiliriz. Meclis iradesine karşı bir gasp girişimine karşı toplanmayacaksa ne zaman toplanacak? Meclis kendisine yapılacakları anayasaya uymama çaresiyle birlikte dikte edenlere karşı halk iradesine sahip çıkmayacaksa ne zaman toplanacak?
"BU ZORBALIĞA HEP BİRLİKTE KARŞI DURMAYA ÇAĞIRIYORUM"
Türkiye İşçi Partisi olarak mücadelemizi mümkün olan her kulvarda sürdüreceğiz. Hukuktan vazgeçmeyeceğiz, Meclis’ten vazgeçmeyeceğiz, sokaktan vazgeçmeyeceğiz, halka doğruları anlatmaktan suçluları teşhir etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Her yerde, her kulvarda, her araçla hem yoldaşımız milletvekilimiz Can Atalay'ın esir alınmış olmasına karşı hem de ülkemizin tepesine çöreklenmiş bir grup maskeli suçluya karşı mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz. Tüm siyasi partileri, milletvekillerini, hukuk kurumlarını, hukukçuları, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini ve teker teker tüm yurttaşlarımızı bu zalimliğe, bu zorbalığa hep birlikte karşı durmaya çağırıyorum. Korkacak hiçbir şeyimiz yok. Bir canımız var. Onu da bunlara verecek değiliz. Hepinizi inanç, kararlılık ve umutla selamlıyorum."
ANAYASA HUKUKU PROFESÖRÜ: AÇIK AÇIK SUÇ İŞLİYORLAR
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararını Evrensel'e değerlendiren Anayasa Hukuku Profesörü Şule Özsoy Boyunsuz, Yargıtay üyelerinin yetki gasbı yaptığına dikkat çekerek, "Görevi kötüye kullanma suçu ve kişiyi özgürlüğünden alıkoyma suçu anlamına geliyor. Yargıtay üyeleri açık açık suç işliyor" dedi.
NE OLMUŞTU?
AYM, Gezi davasında hakkında 18 yıl hapis cezası verilen tutuklu milletvekili Can Atalay'ın bireysel başvurusunu 25 Ekim'de değerlendirdirmişti. AYM, Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" ve "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti. 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmeden AYM, ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına, yargılamada durma kararı verilmesine ve hükmün infazının durdurularak Atalay’ın tahliye edilmesine karar vermişti.
AYM, ihlal kararını 25 Ekim’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti. Tahliye kararı vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ekim’de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermişti.
Yargıtay 3’üncü Dairesi, 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek kendilerine gönderilen yazının bir "müzekkere" olduğunu söyleyip dosyanın gönderilmesiyle ilgili bir karar verilmesini istemişti.
Bunun üzerine İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Yargıtaya gönderilmesi kararı aldı, 2 Kasım'da mahkeme dosyasıyla ilgili 28 adet kelepçeli çuvalı Yargıtay’a yollamıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım'da AYM'nin kararına "uymama" ve Can Atalay'ın serbest bırakılması yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması yönünde bir karar almıştı.
Karar, hukukçular, Türkiye Barolar Birliği ve siyasi partiler tarafından "Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü" ve "Hukuk devletine yapılmış bir darbe" olarak değerlendirilerek tepkiyle karşılanmıştı.
Avukatlar, Atalay için AYM'ye ikinci kez bireysel başvuru yapmıştı. AYM, ikinci başvuru da Genel Kuruluna sev etmişti. Genel Kurul, 21 Aralık'ta bir kez daha ihlal kararı vermişti. (HABER MERKEZİ)