Anayasa Hukuku Profesörü Şule Özsoy Boyunsuz: Yargıtay üyeleri açık açık suç işliyor
Anayasa Hukuku Profesörü Şule Özsoy Boyunsuz, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Can Atalay kararını Evrensel'e değerlendirdi: "Hiçbir hakkımız bu dakikadan itibaren anayasal güvenceye sahip değil"
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'la ilgili ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığına, kararın uyulmamasına karar verdi. Kararı değerlendiren Anayasa Hukuku Profesörü Şule Özsoy Boyunsuz, Yargıtay üyelerinin yetki gasbı yaptığına dikkat çekerek, "Görevi kötüye kullanma suçu ve kişiyi özgürlüğünden alıkoyma suçu anlamına geliyor. Yargıtay üyeleri açık açık suç işliyor" dedi.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Anayasa Hukuku Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararını Evrensel’e değerlendirdi.
"ANAYASAL DÜZEN BİR MAHKEME ELİYLE ORTADAN KALDIRILIYOR"
Yargıtay’ın yetki gasbı yaptığına dikkat çeken Boyunsuz, “Görevi kötüye kullanma suçu ve kişiyi özgürlüğünden alıkoyma suçu anlamına geliyor. Açık açık suç işliyor Yargıtay üyeleri. Ve bunları derhal soruşturması gereken Yargıtay Başkanı, derhal Yüksek Disiplin Kurulunu toplaması gerekirken, hiçbir faaliyette bulunulmuyor. Bu artık Anayasal düzenin bir mahkeme eliyle ortadan kaldırılması anlamına geliyor” dedi.
Yargıtay’ın böyle bir yetkisi olmadığına dikkat çeken Boyunsuz, "Anayasal Mahkemesi kararları için 'geçersiz ben tanımam, dediğim neyse odur.’ denilemez. Böyle bir keyfilik hukukun kırıntısının bulunduğu herhangi bir ülkede asla söylenemez. Hiçbir hakkımız bu dakikadan itibaren anayasal güvenceye sahip değil” diye konuştu.
“DAHA DA OTORİTERLEŞEN BİR REJİMLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin “Jüristokrasi” gerekçesiyle ilgili Boyunsuz, şu değerlendirmede bulundu: "Yargıçlar hükümeti demek, bunu yapan kendisi bunu. Anayasa Mahkemesi, anayasal yetkilerini kullanarak hareket ediyor. Bu öyle bir keyfilik yaratır ki, yani burada iki mahkeme arasında hukuk krizinden siyasi bir kendine avantaj devşirmek istediği anlaşılıyor iktidarın. Fakat bu çok yanlış bir yöntem. Devleti, anayasal düzeni yerle bir eden bir hareket. Vatandaşlara keyfilik mesajı veriyorsunuz. Öyle çok suç işleniyor ki bizim gözümüzün önünde ve öyle çok suçluyu salıyorsunuz ve öyle çok masumu durduk yerde hapiste tutuyorsunuz ki bu düzenin artık ne adaletle ne hukukla bir bağı kalmadı. Çok çok tehlikeli bir noktaya doğru gidiyor. Maalesef daha da otoriterleşen bir rejimle karşı karşıyayız.”
Söz konusu kararın iktidar bloğu içindeki dengeler açısından ne anlama geldiğine dair soruyu Boyunsuz şöyle yanıtladı:
"Anlaşıyor ki iktidar buradan bir Anayasa değişikliğine meşruluk zemini istiyor, en azından bir kanunla Anayasa Mahkemesi ve anayasal yetkileri ortadan kaldırmak istiyor. Anayasaya dokunamazsa Anayasa Mahkemesinin kuruluş ve yargılama usullerindeki hak hakkındaki kanuna dokunup, bireysel başvuru üzerinden ve temel hak ve hürriyetleri koruyacak olan mekanizmaları ortadan kaldıracak demektir”
Boyunsuz, “Oysa bugün her zamankinden daha çok bizim bu haklara ihtiyacımız var. Bugün bir milletvekili için tanınmayan Anayasa Mahkemesi kararı yarın sıradan vatandaş için hiç tanınmaz” uyarısına bulundu.
"MUHALEFETİN HEP BİR AĞIZAN DEMOKRASİ TALEP ETMESİ LAZIM"
Boyunsuz, iktidar eliyle yaratılan “yargı krizinde” ısrar edilmesinin yaklaşan yerel seçimlere yansımalarına dair sorumuza ise “Vatandaşların, artık bu hukuksuzluğu, kötü yönetimi bir yerde durdurması gerekiyor. Biliyorsunuz muhafazakarları manipüle edebilmek için türlü çeşit yol kullanıyorlar. Ama yerel seçimlerde iktidarı durdurabilmek, sınırlayabilmek gerek. Sandıkta umarım başarabilir muhalefet bunu. Ama muhalefetin de şu haline baktığınız zaman Türkiye'de demokrasi güçlerinin dağıldığını görüyoruz. Oysa tekrar konsolide olmaları gerekir ve demokrasi talebini hep bir ağızdan dile getirmeye devam etmeleri gerekir. Bu illa bir ittifak içinde olmak demek değil ama devamlı bir biçimde demokrasi ve hukuk talep etmek lazım." dedi.