04 Ocak 2024 13:42

Sevda Karaca'dan Can Atalay açıklaması: Adaletsizlik düzenine karşı her alanda ortak mücadele etmeliyiz

Yargıtay’ın Can Atalay kararını eleştiren EMEP Milletvekili Sevda Karaca, TBMM’nin olağanüstü toplanması ve ortak tutum almasına dönük çağrılara katıldıklarını ifade etti. 

Fotoğraf: TBMM

Paylaş

Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Türkiye Büyük Millet Meclisinde basın toplantısı gerçekleştirdi. Can Atalay hakkında Yargıtay’ın verdiği karara ağır eleştirilerde bulunan Karaca, TBMM’nin olağanüstü toplanması ve ortak tutum almasına dönük çağrılara Emek Partisi’nin de katıldığını ifade etti. 

"DEMOKRASİ ADINA KAĞIT ÜSTÜNDE BİLE HİÇBİR ŞEY BIRAKMADI"

EMEP Milletvekili Sevda Karaca, Anayasanın dörtte üçünü değiştiren iktidarın, Anayasa ve Anayasa Mahkemesini tanımadığını ifade ederek “Sermayenin çıkarlarına, iktidar ve şürekasının siyasi bekasına uygun olacak her şeyi kendi hukuklarını, kanunları tanımadan olağanlaştıran tek adam iktidarı, ülkede demokrasi adına kağıt üstünde bile hiçbir şey bırakmadı. Hukuk garabetleriyle felç etmeye çalıştıkları toplumu, adaletsizliğin bir norm haline geldiği rejimlerine yedekleme derdindeler.” dedi.

"HUKUK TANIMAZ TUTUM TEK ADAM REJİMİNİN FITRATIDIR"

Kobane Davasını da örnek veren Karaca "Halen devam eden yargılamada Kürt siyasetçilerin yaptığı savunmalarda da yargı çürümüşlüğünü görmeye devam ediyoruz. Başını kaldıran tüm halk kesimlerinin yürüttüğü mücadele süreçlerinde gördüğümüz hak hukuk tanımaz tutum, bu tek adam rejiminin fıtratıdır, ana karakteridir, özüdür. Bu karar, bir bütün olarak artık AYM kararlarının bazılarına uyulmayacağının Yargıtay tarafından ilanı anlamına geliyor. Yargıtay, TBMM’yi Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri konusunda harekete geçmeye zorluyor, Erdoğan’ın Anayasa değişikliği hayaline çıkan yollara kanalizasyon döşüyor.” şeklinde konuştu.

Yargıtay kararındaki “AYM’nin kararında ısrar etmesi halinde Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetinin dahi tartışmaya açabileceği” ifadesine atıf yapan Karaca "Dilinden ‘millet iradesi’ lafı düşmeyenler, tek adamın bekasını korumak için, Erdoğan ve ittifaklarının iradesi yüzlerce yıllık insanlık mücadelesinin birikimiyle oluşturulan hukuk normlarının üstünde bir irade olarak tescil edilsin diye, kendi anayasalarını, yasalarını ayaklar altına almaktan imtina etmiyor. Tek adam rejiminin bekçileri olan bakanların tutumu, inşa etmek istedikleri gerici, faşist düzenin karakterini de ortaya seriyor. Bu yanardöner karakterler, Anayasayı ‘banayasa’ haline getirirken, hukuken açıklanamayacak her meseleyi, uyduruk formüllerle meşrulaştırma işlevi görürken; bir gün söylediklerini ertesi gün yutkunarak yalanlamak zorunda kalırlarken zannediyorlar ki bu aymazlıklar görülmüyor, duyulmuyor, hatırda tutulmuyor.” dedi.

"BİRLEŞİK BİR MUHALEFET HATTI ESAS OLMALI"

Meclisin olağanüstü toplanması ve mecliste ortak bir tutum alınmasına yönelik çağrılara Emek Partisi’nin de katıldığını ifade eden Karaca, "Yalnızca Mecliste değil, hakkın hukukun adaletin ayaklar altına alındığı her alanda ortak bir mücadelenin, birleşik bir muhalefet hattının esas olduğunu düşünüyoruz. Kobane davasından Can Atalay kararına, işçi eylemlerine dönük dizginsiz kanunsuzluklardan adalet arayışının devam ettiği tüm mücadele alanlarına hakları için direnen her kesimin ortak mücadele araçlarının yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu mücadele sokakta, işyerinde, okulda, adliye önünde, fabrikada, mahallede, hastanede, yurtta yaşam mücadelesi veren ve artık yeter diyen herkesin mücadelesidir.” dedi.

SENDİKALAŞMA İŞTEN ATILMA SEBEBİ

Seçilmişlere dönük yargı garabetinin toplumsal hayatın her alanına yayıldığına dikkat çeken Karaca konuşmasında; Soma Katliamı mağdurlarının tazminat davaları, Sputnik grevi hakkında başlatılan soruşturma, sendikalaştığı için işten çıkartılan Samur Halı işçilerinin yargı süreçlerini de örnek gösterdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın bütçe görüşmeleri sırasında "İşçiler içerisinde sendikalaşma oranı arttı” sözlerini hatırlatan Sevda Karaca, sendika değiştirdikleri için işten çıkartılan Samur Halı işçilerinin mücadelesini hatırlatarak "İşte Işıkhan’ın arttığını söylediği oran, ya işten atılma pahasına artıyor ya da patronun mecbur kıldığı sendikaya üyeliğe zorlanan işçilerle. Artan esasen sendikalaşma değil; patron barbarlığı!” dedi.

YASALAR DA YARGI DA İŞÇİLERİN ALEYHİNE

Sendikalaştığı için işten atılan işçilerin yargıda da adalet bulamadığını ifade eden Karaca, şöyle devam etti: "Bu barbar sömürü düzeni ülkenin her yerinde aynı! Urfa’da Özak, Antep’te Erkaplan, Çubuk’ta Samur, Manisa’da MND İzolasyon, Sakarya’da Burda Bebek, Düzce’de Pekintaş, İzmir’de Agrobay ve daha niceleri…  Bu ülkenin her yerinde işçiler yalnızca sendikalaştığı için işten atılıyor! Bu ülkenin “gizli” yasaları; sendikalaşan, hak arayan işçilerin işten atılmasını meşru kılıyor. Sermaye düzeni, işçilerin haklarını değil, patronların çıkarlarını savunuyor!
Özak Tekstil direnişi bugün 39. gününde. İşçiler önlerine çıkarılan bütün engellere rağmen, açlıkla sınanmalarına rağmen direnişlerine devam ediyor. Hatırlatıyoruz, teşviklerle semirtilen Özak Tekstil patronu, ülkenin yasalarını takmama gücünü bu iktidardan alıyor. Özak’ın üretim yaptığı Levi’s, Zara, Hugo Boss, Massimo, H&M, Tommy Hilfigher, De Facto gibi ünlü markalar da uluslararası düzeyde bu sömürü çarkının muhatapları ve işçilere yönelik bu hak gaspları konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeliler. İşçiler önümüzdeki hafta Çalışma Bakanıyla görüşmek için randevu talep ediyorlar. Buradan biz de iletmiş olalım. Tam 39 gündür Çalışma Bakanı olarak Özak işçilerine yaşatılan zulmün muhatabısınız Vedat Işıkhan, işçilerin görüşme talebini kabul edin."

PATRON İSTEDİ, SORUŞTURMA AÇILDI

Hukuku emekçilere, halka karşı bir uslandırma silahı olarak kullanıldığını belirten Karaca, 140 gündür grevde olan Sputnik çalışanlarının patron şikayeti üzerine ifadeye çağrılmasını eleştirdi: "Tıpkı hak arayan işçilerin eyleme, greve çıktığı diğer işletmelerde olduğu gibi, patronlar karşısında el pençe divan duranlar, patronun iki dudağı arasından çıkan iki cümleyle emeğinin hakkını arayanların karşısına tüm devlet olanaklarını seferber ettiler. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri Sputnik işvereni hakkında sendikal hakları ihlal etmekten para cezası bile kesmiş, ama savcılık patronun şikayetini haklı bularak grevcileri ifade vermeye çağırıyor. Bu nasıl adalet!”

İşçilere ve emekçilere seslenen Karaca “Sendikalaşma önündeki engelleri kaldıracak; sendikal faaliyet yürüten işçileri ekmeğiyle tehdit etmesini engelleyecek, iş güvencesini garanti altına alacak yasalar yapılmadıkça barbarlık işçilerin boynuna urgan geçirmeye devam edecek! Sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılması, işçilerin kurtuluşu ancak ülkenin her yanındaki işçilerin birbirlerinin sesine ses olmasıyla, birlik olmasıyla mümkün! Ülkenin bütün işçi ve emekçilerine sesleniyoruz: Boynunuzdaki urganı koparıp atacak olan, birleşen elleriniz olacak!” dedi.

KATİLLER SERBEST, AİLELER PERİŞAN

Soma Maden Katliamında hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin bir kısmının maddi ve manevi tazminat davalarının sonuçlanmadığını ifade eden Karaca ceza alan faillerin serbest olmasına vurgu yaparak “Suçlular, işçi katilleri aldıkları cezaları bile yatmadan dışarı salındı ama ailelerin maddi-manevi tazminat davaları hâlâ bitmedi. Soruyoruz, neden? Maddi manevi tazminatlar konusunda karar verilse bile, bugün ödenecek paralar ailelerin hiçbir derdine derman olmayacak, çünkü para pula dönmüş durumda. Tazminatları alamayan bazı aileler TOKİ ve Doğuş Grubunun verdiği evleri satmak zorunda kaldı. Eşini maden cinayetinde kaybetmiş, çocukları olan bir kadına eşinden kalan üç kuruşluk aylık nasıl yetsin?​” şeklinde konuştu.

YOKSULLUK DÜZENİ RAKAMLARA SIĞMIYOR

Açıklanan resmi enflasyon verilerini değerlendiren Karaca “Enflasyon açıklandı, emek hırsızlığı kabak çiçeği gibi açığa çıktı. TÜİK’in, verilerine göre gıda, ulaşım, kira ve sağlık enflasyonu ortalaması yüzde 80. ‘Halkı enflasyona ezdirmedik’ diyenleri resmi rakamlar bile yalanlıyor." dedi. 

Enflasyon araştırma grubu ENAG ve TÜİK arasındaki iki katlık farka dikkat çeken Karaca “Bu düzeyi dikkate alıp ücret ve maaş zammı yapanlar açık açık emek hırsızlığı yapıyor! O hırsızlık yoksulluğu açlığı büyütüyor. En son İstanbul Maltepe’de bir AVM’de ‘Açım, çocuklarım aç, borcum var’ diyerek intihar girişiminde bulunan Yılmaz Çakır, bu gerçeği görmeyenlerin gözüne soktu. Çocuklarının babası intihar girişiminde bulunan Leyla Gedik, ‘devlet büyükleri’ için “Fakirin halinden anlamıyorlar. Onların karnı tok sırtı pek” derken haksız mı? O halden anlamamanın, inkar etmenin sonucu değil mi; çocuklar okulda açlıktan bayılırken, boş beslenme çantalarıyla okula gitmek zorunda kalırken, tek öğünü yemeği çok gören iktidar tutumu!” şeklinde konuştu.

YOKSULLUK BÜYÜRKEN SOYGUN SÜRÜYOR

Açlık sınırının 6 ayda yüzde 40 artarak 14 bin 500 lira düzeyine gelmesinin zam yağmurunun göstergesi olduğunu belirten Karaca “Enflasyon farkı zam demek değil; sözde geçmiş kayıpların telafisi ama görüldüğü gibi gerçekte yapılan telafi değil! Çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmediklerini iddia edenler onların adeta ümüğünü sıkıyor.” dedi. 

Asgari ücret, memur ve emekli ücretlerine gelecek zam oranlarını değerlendiren Karaca “Asgari ücret, Nisan’da açlık sınırının altında kalacağı mutlak. Milyonlarca emekli açlıkla pençeleşecek. Milyonlarca kamu emekçisi yoksullukla pençeleşecek! Tek adam yönetiminin sadece 2024’te sömürücü kapitalistlere yaptığı kıyak Mehmet Şimşek’in verdiği rakamlarla 2,5 trilyon. İşçileri, emekçileri enflasyona ezdirmeyeceğiz diyenlerin mumu yatsıya kadar bile yanmıyor. Eğer insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma düzeni istiyorsak, ucuz emek sömürüsü üzerine kurulu bu tek adam düzenini tarihin çöplüğüne göndermek zorundayız!” diye seslendi.

Başpınar Organize Sanayi bölgesinde işçilerin en dipte yaşamak zorunda bırakıldıklarını, fabrika yönetimlerinin ve onların fabrika içindeki kolluk gücü haline gelen sarı sendikacıların yapılacak ücret artışlarıyla ilgili beklentileri en aza düşürecek ayak oyunlarına başvurduklarını anlattıklarını belirten Karaca, "Tüm fabrikalarda kitlesel işten çıkarma, işsizlik tehdidi işçilerin insanca yaşanacak bir ücret talebinin önüne geçmek için bir sopa olarak kullanılıyor.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2023 yılında ihracat rekoru kırıldığını ilan eden sözlerini hatırlatan Karaca “Erdoğan şükranlarını patronlara sundu, işçi ve emekçilere de yine sabır telkin etti. Peki bu rekorlardan işçinin emekçinin payına ne düşüyor? Koca bir hiç! Ama Erdoğan, ihracat desteklerinin bu yıl iki katına çıkacağını açıklıyor. İnsanca yaşanacak ücret için yükselen her talebin karşısına ‘daralma, ekonomik zorluklar, bütçe yetersizlikleri’ cümleleriyle çıkanlar; patronlara şükran sunup, bizim vergilerimizle oluşturulan bütçeden aslan payını ayıranlar, iş işçinin ücretine zam yapmaya gelince sabır çektiriyorlar.” dedi.

Enflasyonun ve fiyat artışlarının sebebinin işçilere verilen zamlar değil, patronların doymak bilmeyen kar hırsı ile yaptıkları fiyat artışları olduğunu belirten Karaca “Gözümüz fabrikaların üstünde… Metalden halıya, tekstilden gıdaya her sektörde açlığa mahkum edilen işçilerin insanca yaşam için çıkaracakları her sesi bu kürsülerden büyütecek, mücadeleyi yükseltmek için yapacakları her eylemin yanında olacağız.” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Gülistan Doku dört yıldır kayıp: Deliller araştırılsaydı ilk gün bulunurdu

SONRAKİ HABER

'Rezerv alan' ilan edilen yere 72 katlı rezidans planı: Mahalleli tepkili

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa