İHD: “Barış için cezasızlık politikasından vazgeçin”
İHD Adana Şubesi’nin bu haftaki “Barış Nöbeti” eyleminde toplumsal barışın sağlanması amacıyla geçmişte işlenen ağır hak ihlalleri ile yüzleşilmesi gerektiği ifade edildi.

Fotoğraf: Evrensel
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, her ayın ilk Cuma günü tuttuğu “Barış Nöbeti” eyleminin bu haftaki konusu yargıda cezasızlık politikası.
İnsan Hakları Derneği Merkez Yönetim Kurulu’nun 2022 yılı Eylül bir toplumsal barışın sağlanması amacıyla geçmişte işlenen ağır hak ihlalleri ile yüzleşilmesi gerektiğini ifade ayında aldığı kararla başlatılan “Barış Nöbeti” eylemlerinin 16’ncısında Adana Şubesi, dernek binasında yaptıkları nöbette “Barış için cezasızlık politikasından vazgeçme” çağrısı yaptı. Basın açıklamasını İHD Adana Şube Başkanı Yakup Ataş okudu. Kalıcı bir toplumsal barışın sağlanması amacıyla geçmişte işlenen ağır hak ihlalleri ile yüzleşilmesi gerektiğini ifade eden Ataş, benzer ihlallerinin yaşanmaması için güvenlikçi politikalardan vazgeçme, etkili, adil ve bağımsız yargı mekanizmaları oluşturma çağrısı yaptı.
“Barış için cezasızlık politikasından vazgeçin”
— Evrensel Gazetesi (@evrenselgzt) January 5, 2024
İHD Adana Şubesi’nin bu haftaki “Barış Nöbeti” eyleminde, toplumsal barışın sağlanması için geçmişte işlenen ağır hak ihlalleriyle yüzleşilmesi gerektiği vurgulandıhttps://t.co/6pMffavZGw pic.twitter.com/92ZN2GYyfX
“İHALLLER SİSTEMATİK ŞEKİLDE SÜRDÜRÜLÜYOR”
Son on yıllarda yaşanan hak ihlallerinin Kürt Meselesinin çözümsüzlüğü ile bağlantılı olduğunu ifade eden Ataş, 90’lı yılların faili meçhul siyasi cinayetleri, gözaltında zorla kaybettirmeler, çatışmalı ortamda yaşanan can kayıpları gibi ihalelerin sürekli ve sistematik bir şekilde devam ettiğini dile getirdi. Davalarda mağdurların etnik kimlikleri ve siyasi tercihlerinin yargılamaların önüne geçtiğini ifade eden Ataş, “Fail durumunda olan kamu görevlileri ‘bölgenin hassas durumu’ gerekçeleriyle işlemiş oldukları fiillerin karşılığı olan cezalar ile ya hiç karşılaşmamış ya da kendilerine verilen cezalarda üst sınırda indirimler uygulanılarak cezasızlık zırhı ile korunmuşlardır” dedi.
Son yıllarda yargı makamları tarafından verilen zaman aşımı nedeni ile düşen davaların cezasızlık pratiğinin en belirgin örneklerinden olduğunu dile getiren Ataş, “Özelikle 90’lı yıllarda gerçekleşen ağır insan hakları ihlallerinin bir kısmı hakkında açılan Lice Katliamı Davası, Vartinis Davası, Sivas Madımak Davası, Musa Anter Davası gibi sembol dava dosyalarında dava konusu katliamların üzerinden 30 yıl geçmiş olması nedeniyle verilen düşme kararlarının insan hakları hukuku açısından hiçbir meşru yönü olmadığını belirtmek isteriz” dedi.
“İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ZAMANAŞIMI UYGULANMAMALI”
Yaşanan bu ihlallerin sistematik olarak belli bir grup tarafından yine belli bir gruba karşı işlenen suçlar olmaları nedeniyle uluslararası hukuk tarafından insanlığa karşı suçlar olarak tanımlandığının altını çizen Ataş, “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı müessesinin uygulanamayacağı yönündeki evrensel hukuk kurallarına rağmen Türk Yargısı tarafından failleri cezasız bırakma amacıyla verilen bu kararların, hakları ihlal edilenlerin adalete erişimini engellediği gibi, ihlali yaratan kamu görevlilerini suç işleme konusunda cesaretlendirmektedir” dedi. Bu kararların Türkiye’nin toplumsal barışın inşa edilmesi yönündeki engellerden biri olduğunu söyleyen Ataş, “Geçmişte yaşanan ve etkisi hala devam eden bu ve benzeri olaylarda yaşanan ağır insan hakları ihlalleri faillerinin yargı eliyle cezasız bırakılması, yurttaşların güvenli bir gelecek tahayyül etmesine engel olmaktadır” dedi. Toplumsal barışın tesisinin ilk adımının geçmişte yaşanmış ağır insan hakları ihlalleri ile yüzleşmek olduğunu ifade eden Ataş, benzer ihlallere neden olacak güvenlikçi politikalardan vazgeçme, etkili, adil ve bağımsız yargı mekanizmaları oluşturma çağrısı yaparak “Kalıcı bir toplumsal barışın sağlanması amacıyla, ‘Barış için, cezasızlıktan vazgeçin’” şeklinde konuştu. (Adana/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et