10 Ocak 2024 04:59

MESS sürecindeki Arçelik işçileri: Üretimi durdurmayan eylemler yeterli değil

Vergi kesintileriyle birlikte son aldıkları ücretin asgari ücrete daha çok yaklaştığını belirten Türk Metal üyesi işçiler üretimi etkileyen eylemlerin başlamasını istiyor.

Arşiv fotoğraf: DHA

Paylaş

Zeynep DÜZ
Ankara

150 bin işçiyi ilgilendiren MESS grup toplu iş sözleşmesi süreci ara bulucudayken, bir yandan da patron sendikası MESS ile işçi sendikaları Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş arasındaki görüşmeler sürüyor. Daha önce yüzde 35 zam dayatan patronların, asgari ücret belirlendikten sonraki son teklifi yüzde 60 oldu. Sendikalar bu teklifi “Kabul edilemez” olarak değerlendirirken, metal işçileri ise üretimi etkileyecek eylemlerin başlamasını istiyor. Vergi kesintileriyle birlikte son aldıkları ücretin asgari ücrete daha çok yaklaştığını belirten, Ankara Sincan’daki Türk Metal üyesi işçiler, “Üretimi durdurmayan eylemler yeterli değil” diyor.

"YÜZDE 100’ÜN ALTINI İSTEMİYORUZ"

Servis beklerken görüştüğümüz Arçelik işçilerinin hepsi MESS’in dayatmasını kabul etmeyeceklerini dile getiriyor. Kıdemli bir işçi, “Yüzde 100’ün altını kabul etmeyeceğiz. Zaten sendika da kabul etmez. Sosyal haklar dışında en az yüzde 100 alacağız” diyor. Türk Metal’in hazırladığı taslakta saat ücretine istenen zammın daha az olduğunu hatırlattığımızda ise kendisinin kıdem farkı ile o orana ulaşabileceğini belirtiyor.

Diğer işçilerde ise “Sendika da kabul etmez” fikri hakim değil. Hatta sendikayı daha net bir tavır ortaya koyması için cesaretlendirmeye çalıştıklarını, gidip konuştuklarını belirten işçiler var. Bir işçi, “Bize sürekli vatan millet için üretimi durdurmamalısınız çağrısı yapıyorlar. Biz de bu vatanın evlatlarıyız. Ben askerliğimi yaptım, iki tane vatanını seven çocuk yetiştirdim. Ben de iyi koşullarda yaşamayı hak etmiyor muyum? Üretimi durdurmadan yapılan eylemler yeterli değil. Daha etkili eylemler yapılması gerektiğini sendikaya da söylüyoruz. Böyle bir eylem olursa ben de katılırım, ailem de katılır.”

"ARÇELİK’TE ÇALIŞMAK ESKİSİ GİBİ DEĞİL"

İşçiler son dönemlerde Arçelik’te çalışmanın avantajlarının gitgide azaldığını söylerken, bir işçi eşi de buna dikkat çekiyor: “Son yıllarda iş güvencesi ve maaş olarak sürekli geriye gidiyor Arçelik. Sürekli sözleşmeli, işi bilmeyen eleman alıp çıkararak, işi bilenin, oraya yıllarını veren işçilerin haklarından çalıyorlar. Benim eşim uzun süredir Arçelik’te çalışıyor. Her geçen gün yeni işe başlayanlarla arasındaki fark azalıyor. Böyle giderse işi bilen elamanlarını kaybedecek patron.”

"PATRON ZENGİNLEŞİYOR"

“Arçelik’te çalışmanın bir farkının kalmadığı” çoğu işçinin ortak söylemi ama patronun kaybettiği bir durum da yok, aksine zenginleşen bir Koç var. Arçelik işçisinin ekonomisi gitgide küçülüyor, sosyal hakları daralıyor. Tüm bunların karşısında Arçelik, Koç Holdingin en büyük dört şirketinden biri. “2022 yılı Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu araştırmasında bu yıl da listenin ilk 10 sıralamasında TÜPRAŞ, Ford Otosan, Arçelik ve TOFAŞ olmak üzere 4 şirketimizle yer aldık” diyen Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, büyümedeki dönüşümün merkezine insanı yerleştiren bir topluluk olduklarını öne sürüyor: Forbes’un 7’ncisini yayımladığı ‘dünyanın en iyi işverenleri’ listesinde, bu sene ülkemizi temsil eden tek şirket olmanın gururunu yaşıyoruz.”

"ÇOCUKLARIMIN HAK ETTİKLERİ YAŞAMI KARŞILAMAZ"

Arçelik işçisi ise bu temsiliyet tablosundan epey uzakta, bu sözleşme de neredeyse kölelik temsilinde... Genç bir Arçelik işçisinin eşi, “Üç çocuk büyütüyoruz. Sürekli masraflar artıyor ama karşılayacak gücümüz azalıyor. Evden beslenme koyarak, belediyenin ücretsiz kurslarına götürerek elimden geleni yapıyorum. Ama çocuklarımın hak ettiklerini sağlamak için bu oran kabul edilemez. Bu sözleşme, çocuklarımın sağlıklı beslenmesini karşılamıyor” derken; bir işçi de sözleşmenin iki yıllık kaderlerini belirlediğine dikkat çekerek şunları söylüyor: “Gelecek zamla birlikte maaş her şey dahil maksimumum 35-40 bin lira olur. İki senenin sonunda yine asgari ücrete denk getirir bizi.”

"CEPLER BOŞ, HERKES GERGİN"

Türk Traktör’de son aldıkları ücret sonrası sendika temsilcisini içeride dolaştırmadıklarını söyleyen işçiler; “Neden? Çünkü cepler boş. Herkes çok gergin” diyor. Vergi kesintileriyle birlikte asgari ücrete indiklerini belirten işçiler, bu sözleşmenin iki yıllık olduğunun altını çiziyor. İşçiler, “Yeter ki zamlı maaş versinler dememek lazım. İki yılın sonunda yine bugünkü gibi asgari ücret bandında kalırsak yine geçinemeyiz. Şu an ek iş yapmadan ya da ayın dört pazarı da fazla mesai yapmadan geçinebilen yok aramızda” diyor.

"FABRİKA MESS’E GEÇİNCE DURUM DAHA KÖTÜYE GİTTİ"

Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nin eski firmalarından biri olan Ulusoy Elektrik’i 2019 yılında uluslararası enerji şirketi olan Eaton devralmıştı. Bu süreci önce Türk Metal’li olmaları ve kısa bir zaman sonra da MESS kapsamına girmeleri izledi. Bu süreç işçilerin yararına şeklinde lanse edilirken, Ulusoy işçileri, “MESS’li olunca daha iyi olacak deniyordu, durumumuz daha kötüye gitti. Üretim arttıkça patron büyüdü, sendika gelmesine rağmen bizim lehimize bir sözleşme görmedik. Son üç yıldır beklentilerimiz hep boşa gitti diyebilirim.”

Sendikacıların tavrını yetersiz gördüğünü, patronları bu şekilde ikna edemeyeceklerini söyleyen işçi, “Patron, kaşık çatal sesine, alkışa bakmaz. Cebine bakar, elimizi o cebe atmadığımız sürece hak ettiğimizi alamayız” diyor.


TEPKİMİZİ GÖSTERMELİ, SESİMİZİ YÜKSELTMELİYİZ

Bahar SÖZEN
Ankara

Türk Traktör’de 10 yıllı aşkın süredir çalışan bir işçi Türk Metal’in teklifi kabul etmediğini açıklayıp masadan kalmasını ‘şov’ olarak değerlendiriyor. İşçi, “Gerçekten bizi savundukları için kalkmadılar. Umurlarında değiliz. Bence göstermelik iki toplantı daha alacaklar. Şubat gelmeden bağlayacaklar bu işi” diyor. Yüzde 100 zam alınsa da yetmeyeceğini vurgulayan işçi, “Bununla geçim olmaz. Zaten şimdi asgari ücretin altında kaldık” diyor.

Bir yandan Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin son dönemde yaptığı iş bırakma eylemlerini hatırlattığımız işçi, Birleşik Metal-İş’in tutumunu da ayrı bir kefeye koymadığını söylüyor.

İşçilerin önceki dönem sözleşmelerde daha dirayetli olduğunu belirten işçi şimdi işçilerin o kadar çok tepki göstermediğini ifade ederek, “Bir yılgınlık var. Ama Renault, TOFAŞ ya da Ford’da bir şey olursa işler değişir” diyor. Bursa’dan bir ses gelmesi gerektiğini belirten işçi “Aynı zamanda Ankara’daki fabrikalarda da sesimizi yükseltmeliyiz” diyor.

İşçi profilinin de zaman içinde değiştiğini söyleyen işçi, “Eskiden her bantta mutlaka birden fazla deneyimli eleman olurdu. Şimdi çok fazla yeni meslek lisesinden mezun olmuş çocukları aldılar. İyi çocuklar, ona lafım yok. Söz dinliyorlar, saygılılar ama mesela benim yanımdaki kurmalı saat gibi. Ben bir şeyi ona şöyle yap, sonra şunu yap diye anlatacağım da öyle yapacak. Yoksa duruyor öyle” diyor.

 

ÖNCEKİ HABER

Mülkiye İzmir Hayvan Hakları Grubu: Hayvan deney laboratuvarları kapatılmalı

SONRAKİ HABER

Ordu’da harabe evlere seçmen yazıldığı görüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa