2024’ün mücadele ajandasına iliştirilecek notlar
Farklı mücadele alanlarında gelişenden öğrenmek adına dikkat kesilmek, büyüyen ve gelişenin takipçisi olarak duygu kırıklıklarını dağıtmanın mümkün olduğunu daha fazla göstermek gerekiyor.
Kaynak: Max Pixel
2024 yılı nasıl geçeceğinin sinyallerini 2023’ün son günlerinde farklı üniversite kampüslerinde aynı anda çalmaya başlayan sirenlerle verdi. Bu sirenlerden biri talepler mücadelesini boğmak adına çalarken öteki yine aynı hedefi gözeterek yaratılan provokasyonları ilan ediyor. Kadir Has ve Çukurova üniversitesinde gerçekleşen provokasyonlar, üniversite bileşenlerinin içerisinde bölücü ve ayrıştırıcı politikaların örgütlenmesi hedefinin dinci-gerici ve milliyetçi kışkırtmalarla hayata geçirildiğini gösteriyor.
ODTÜ, Boğaziçi ve Hacettepe’de öğrencilerin üniversiteye yönelik atılan adımlara, bütçe planlamasına, eğitime ilişkin meşru taleplerini ortaya koyan eylemlere ve tartışmalara yönelik başlatılan soruşturma furyasıyla görülen o ki, üniversite gençliğinin örgütlenme ve söz söyleme hakkını, saldırılarının merkezine yerleştirdi. Dergimizin içeriği bu gündemi detaylandırarak işliyor. Bu kısma taşıyacağımız sonuçların temelini ise, 2024’te beklediğimiz saldırılara karşı mücadele ajandası hazırlamak oluşturuyor. Asgari ücretin, bu sene bir daha zam olmayacağı ikazıyla birlikte 17 bin 2 TL olarak açıklandığı, Orta Vadeli Planın yeni yılla birlikte hızlanarak uygulanmaya başladığı koşullarda, giderek daha da derinleşen yoksulluğun yaratacağı sonuçların siyasal baskıların artırılması yoluyla giderilmesi planı tam da bu sebeple Türkiye gençliğini ilk olarak parasız eğitim ve demokratik üniversite talebine bir arada saldırılmasıyla yüz yüze bırakıyor.
Yeni yılın, yeni planların ve kararların alındığı bir dönem olarak görülmesinden de faydalanarak, mücadelenin ajandasını da yenileyelim. 2024’ün ajandasını birlikte hazırlamaya girişelim.
ÖNÜMÜZDE ZOR GÜNLER VAR
Ardından bıraktığımız senenin muhasebesini, biriktirdiklerimizi pek çok açıdan tartıştık.
Son yaşanan gelişmelerle birlikte düşünüldüğünde önümüzdeki günlerin kolay geçmeyeceği görülüyor. Bugüne kadar karşı karşıya kaldığımız sorunların ağırlığının katlanarak artacağı, tek adam yönetiminin kazanılmış hakların her birine yönelik saldırılarının şiddetleneceği, bunlara karşı yan yana gelmeye yönelik çabaların taviz vermeden boğulmasına yönelik adımlarının hız kazanacağı bir dönem bizi bekliyor. Bu durumu tüm gerçekliğiyle eğip bükmeden ilan etmek gerekiyor. Gerekiyor zira hazırlığımızı ve rotamızı bu gerçekliğe uygun bir biçimde yapabilelim. Saldırılarının çok yönlülüğü ve büyüklüğünü gözetmek, Türkiye gençliği adına mücadelenin yönüne ve biçimine ilişkin başka bir hazırlık yapmamız gerektiği sonucunu doğuruyor. Mücadele ajandamızı hazırlarken göz önünde bulundurmamız gereken ilk gerçek bu. Aksi, hızlı sonuçlar bekleyen, kazanmak istediği taleplerin gerektirdiği türden istikrarlı, kitlesel araçlar ve eylemler üretemeden, kendiliğinden gelişen anlık tepkilerin çözüm yaratmamasının sonucunu eylemde bulunmanın kendisine mal eden “olumsuz” örnekler çoğalıyor. “Neden başaramıyoruz?” sorusunun geliştirici olmaktan çok birliğimizi dağıtıcı bir unsur olduğu durumların tekrar ettiği pratiklerin bu zor koşulları aşmak adına yetersiz kalacağı görülüyor. Bunların örneğini 2023’te pek çok kez yaşamıştık. Dolayısıyla 2024 ajandamızda yer alacak ikinci gerçek, attığımızın her adımın hareketin kalıcı birliktelikler yaratmasına, taleplere kitlesel olarak sahip çıkılmasına hizmet edip etmediğini daha fazla sorgulamak olacak.
DAHA FAZLA DENEYEREK DAHA FAZLA ÖĞRENEREK
Taleplerini, hayal ettiği Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu siyaseti, istikrarlı araçlarla, içeriği çok yönlü, tutarlı ve ikna edici bir biçimde söylemekten hiç vazgeçmeyenler kazanacak.
Farklı mücadele alanlarında gelişenden öğrenmek adına dikkat kesilmek, büyüyen ve gelişenin takipçisi olarak duygu kırıklıklarını dağıtmanın mümkün olduğunu daha fazla göstermek gerekiyor. Kazanılanları ve korunanları büyütmenin yolu da birikimi ortaklaştırmaktan geçiyor. Önümüzde zor koşulları, ağırlaşan saldırılara karşı daha güçlü, kitlesel ve hedefli bir toplam olmakla aşabileceğimiz fikrini bütün Türkiye gençliğinin varabileceği ortak bir sonuç haline getirmek adına, mücadele örneklerini arttırmak ihtiyaçlarımızın önemli bir kısmını oluşturuyor.
Şimdi, 2024’ü güçlenmiş ve kazanan bir gençlik hareketiyle geçirmek adına ne yapacağız? Sorusunu bulunduğumuz bütün alanların esas sorusu olarak ajandamızın ilk sayfasına yazıyoruz. Bulacağımız yanıtlar, 2025’e bırakacağımız en önemli hediye olacak.