11 Ocak 2024 04:15

Süreyya Berfe'yi uğurlarken: Şiir emekçisi ve sınıfının şairiydi

Süreyya Berfe bağırıp çağırmadan, kendisini öne çıkarma kaygısı gütmeden, bir sıra neferinin alçak gönüllüğünde, bir bilgenin sadelik ve içtenliğinde yaşadı ve yazdı.

Süreyya Berfe, 2015'te Nilüfer Belediyesi'nin “Şairin Şiir Evreni” etkinliğinde. | Fotoğraf: Nilüfer Belediyesi

Paylaş

Gülsüm CENGİZ

1970’li yılların başıydı; 12 Mart darbesiyle gelen baskı döneminin en karanlık günleri... Tam o zamanlarda dönmüştüm İstanbul’a beş yıl öğretmenlik yaptığım Balıkesir’den. Bu karanlık günlerde kitaplar ve şiir vardı sarılacağım. Sonra Fatih Draman’daki okuluma sürgün gelen Yılmaz Elmas’tan TÖB-DER İstanbul Şubesinin yolunu öğrendim. Yılmaz Elmas’ın paylaşımcı bir kişiliği vardı. Şiir yazdığımı öğrenince yakından tanıdığı yazar-yayıncı dostlarıyla tanıştırdı beni. 1972’den sonra, Cağaloğlu’daki pek çok dergi ve yayınevinin yanı sıra Metin İlkin’in 1970’de kurduğu Yücel Yayınlarına da düştü yolum. Yayınevinden ayrılırken, Metin İlkin’in adıma imzaladığı Yarın İçin / Selam Olsun adlı öykü kitabının yanı sıra bir de yayınevinin yayımladığı Süreyya Berfe’nin Savrulan (1971) adlı şiir kitabı vardı. Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları’nı okuyalı; devrimci düşüncelerin, sınıf mücadelesinin, insan yaşamlarının şiirde nasıl ustalıkla işlendiğini öğreneli iki yıl olmuştu.

Süreyya Berfe’nin Savrulan’daki şiirleri de beni çok etkiledi. Şairi tanımıyordum, ama daha ilk dizelerden devrimci bir şair olduğunu anlamıştım. Üstelik sınıf bilinçli bir devrimci şair... Üstelik dili işçinin dili; yüreği işçinin yüreği, umudu işçinin umudu olan bir şair. Şiirlerindeki işçi ve emekçi sesi öylesine gerçekçi, abartısız ve sahiciydi ki... O yıl, onun adına yeni çıkan “Asyalı” dergisinde rastladım. Çeşitli ülkelerden şair ve yazarlardan da çeviri şiir ve öykülerin, çarpıcı fotoğraf vb. görsellerin yer aldığı büyük boy bir dergiydi. Derginin ikinci sayısını da aynı heyecanla alıp beğeniyle okudum. Ne var ki Ali Özgentürk’le birlikte çıkardıkları Asyalı dergisi ancak 2 sayı yayımlanabildi. Yıl 1972’ydi. Baskı ve zulüm kol geziyordu.

Şiirleriyle tanıştıktan sonra Süreyya Berfe, en sevdiğim şairlerden biri oldu. 2011’de yayımlanan Kadınlar İçin Söylenmiştir (Evrensel Basım Yayın) adlı seçkiye aldığım ve hayatın her alanından emekçi kadınlar için şiirler bölümüne ad olarak seçtiğim “Sevgiyle Başlarız İşimize” başlıklı şiiri de o kitaptandır.

SEVGİYLE BAŞLAMAK İŞİNE…

“Olmuşu olacağı bir rençberim” dizeleriyle başlayan şiirde bir rençberin, bir halıcı kızın, bir de demircinin sesleri vardır. O rençber ki, bire iki veren ya da hiç vermeyen toprağı sürerken “Sevinçle başlarım işime / Gökkuşağı bir sevinçle” diyebilen bir işçidir.

Sonra “Topu topu halıcı bir kızım / İçim bahar dalı / Dokuduğum halılardan kalma / Yüreğimde açılan bir bahar dalı” dizeleriyle şiire giren halıcı kız ürettikleri güzellikleri anlatır: “Bir ilmek bacım bir ilmek ben / Güller açılmaya başlar / Kuşlar dallara konar / Yıldızlar kayar / Yürür halı.” Güç yaşam ve çalışma koşullarına karşın üretmenin sevincini anlattığı “Kollarımızla işleyen kirkitlerle / Zamanı ve düzeni itiyor ileri / Biz halı dokuruz / İnanırız bunlara / Sevgiyle başlarız işimize” dizeleri umudu ve direnci duyumsatır.

“Nasıl unuturum / Babam Halit / Kilis’te / Hastalıklı bir ciğerle / Geçmiş ocağın başına / Duman sıcak ve coşku / Yalnız silah onarmış / Silah yapmış / Emperyalizmi dağladığımız savaşta” dizeleriyle şiire giren demirci de işine sevgiyle başlar ve coşkuyla üretir.

Eray Canberk ile birlikte hazırladığımız ve 2001’de Evrensel Basın Yayın tarafından yayımlanan Emek Şiirleri seçkisinde bulunan Kalfa şiiri de beni çok etkilemiştir. Şiirdeki  “Neden devrimci bir sendikaya geçmeleri gerektiğini / anlatıyor arkadaşlarına” dizeleriyle sınıf bilinçli bir işçiyi betimlerken ‘ezberciler’ diye nitelediği çok bilmişleri, işten çok söz üretenleri eleştirir ince ince: “Bir de ezbercilere bak / Kendilerini, kitapları ama yalnız kitapları / vitrinleri, modaları izleyenlere / hak etmedikleri, kendi güçleriyle kazanmadıkları şeylerle avunup / hüzün acı yalnızlık yabancılık anlaşılmama nutukları çekenlere / iç dünyalarını dış dünyalarını / değerlerini beğenilerini inançlarını / davranışlarını arkadaşlıklarını aşklarını ithale açık tutanlara / askere gitmemiş ve gitmeyecek olanlara / bütün ezbercilere / çürümekte olan ağaçtan meyve bekleyenlere bak”

Süreyya Berfe’nin 1980’de Hür Yayınları tarafından basılan “Hayat ile Şiir” adlı kitabında yer alan Kalfa’da şairin sesi daha güçlü duyulur şiirde: “Aldım kalemi yazdım / Kalem ki ezbercilere göre benim ‘en güçlü silah’ım / Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, yazarın telif hakkı / ekonomik ve sosyal güvence / hastalık ya da ölüm halinde ortada kalmama vs. vs… / Sen sen ol bunları ezbercilere bırakma / … / Aziz naaşını bırak, düşündüğün son şiirin müsveddesini teypteki / sesini, üstünde başında ne varsa hepsini, / kitapları dergileri gazeteleri, gerekirse resimleri / başkalarının ‘bozuk’ dediği dengeni ve / rakının son dublesini bırak / Sen sen ol inandığın doğruları bırakma”

EZBERCİLERDEN UZAKTA

Süreyya Berfe’nin, okurunu olup bitenleri anlaması için bakıp görmeye, düşünüp sorgulamaya çağıran şiirindeki sahicilik ve derinlik beni hep etkiledi. Her iki seçkinin yayına hazırlık sürecinde onunla görüşmek istedim, ama İstanbul’dan ayrılmış ve İzmir’de yaşamaya başlamıştı. İçinde yaşadığımız toplumdaki sevgisizlikten, sahtecilikten ve ‘ezbercilerden’ uzakta şiirlerini yazmayı sürdürüyordu. Yayıncısından iletişim bilgilerini alıp aradım kendisini. Çalışmadan söz ettim. Sevindi, uzun uzun konuştuk telefonda. Kalfa şiiri üzerine, şiirdeki ‘ezberciler’ üzerine. Öfkeliydi. Ancak Eray Canberk’le birlikte yaptığımız Emek Şiirleri seçkisi, böyle bir çalışma yapılması onu sevindirmişti. İnternet kullanmadığından izin metnini göndermem için bir tanıdığının e-posta adresini verdi. Daha sonra Kadınlar İçin Söylenmiştir adlı seçki için aradığımda da yine uzun uzun konuştuk. Onunla hiç değilse telefonla da olsa konuşabildiğime sevinmiştim. En son 13 Kasım 2023’de Filistin için ülkemiz şairlerinin Türkiye’den Sesleniyoruz başlıklı bildirisinde buluştu imzalarımız.

Süreyya Berfe bağırıp çağırmadan, kendisini öne çıkarma kaygısı gütmeden, bir sıra neferinin alçak gönüllüğünde, bir bilgenin sadelik ve içtenliğinde yaşadı ve yazdı. O bir şiir emekçisiydi ve sınıfının şairiydi; işçi ve emekçilerin, güzel bir dünya düşleyenlerin sesiydi. Onca toz duman ve gürültü arasında kendisi için yazdıkları tarafından sesi ne kadar duyuldu bilmiyorum. Bildiğim şiirlerinde yaşamlarına, çalışma koşullarına ve umutlarına tanıklık etmekle kalmayıp onlara ses olduğu sınıf bilinçli işçilerin ve emekçilerin onu ve şiirlerini tanıması gerektiği. Onu Kalfa şiirinin son dizeleriyle uğurlarken, anısını sevgi ve saygıyla selamlıyorum: “İşte aldım kalemi yazdım / Belki iyi ettim / Belki büyük hata yaptım / Belki de kınayacak beni ezberciler / Sağlık olsun n’apalım / Kalem bu / Benim en acemi silahım”

ÖNCEKİ HABER

Harb-İş’ten ek zam açıklaması: İşçinin dayanacak gücü kalmadı

SONRAKİ HABER

Şule Karamercan adlı kadın ayrılmak istediği erkek tarafından öldürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa