15 Ocak 2024 04:33

BES’in 10. Olağan Genel Kurulunda öne çıkanlar ve bir umut

Büro Emekçileri Sendikası 10. Olağan Genel Kurulunu değerlendiren Mustafa Güven, genç emekçilerin somut sorunlara somut çözüm arama isteği içinde olduğuna dikkat çekiyor.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Paylaş

Mustafa GÜVEN
BES 10. Olağan Kongre Delegesi

2023 yılı toplu sözleşme sürecinde iş yeri delege seçimleri ile başlayan Büro Emekçileri Sendikasının (BES) Genel Merkez Kongresi 8-9-10 Aralık’ta 500 delegeden 410’unun katılımıyla gerçekleşti. Çok detaya girmeden kongrede öne çıkan bazı hususları ele almaya çalışacağız.

İş kolunda yaklaşık 50’ye yakın kurumu barındıran Büro Emekçileri Sendikasının kongresinin doğal olarak bu farklı kurumlarda çalışan emekçilerin talep zenginliğini yansıtması ve önümüzdeki sürece ilişkin bu taleplerin ortak yönlerinin tartışıldığı, mücadele hattının belirlendiği şekilde olması beklenirdi. Ne yazık ki ne bu talep zenginliği ortaya çıkabildi ne de bu taleplerin ortak yönleri ele alınarak önümüzdeki dönem için ortak bir mücadele hattının belirlenmesi yeterince tartışılabildi. Eleştiri ve önerilerin yeterince ortaya konamadığı, delegelerin de tartışmalardan tatmin olmadığı yarım kalmış bir kongreydi de diyebiliriz.

KONGRE RUTİN BİR FAALİYETMİŞ GİBİ ELE ALINDI

İki hususun buna neden olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi kongrenin örgütlenme biçimi; kongrenin rutin bir faaliyetmiş gibi görülmesinin delegeye de olumsuz yansıdığı söylenebilir. Buna bağlı olarak salon organizasyonunun yetersiz olması, zaman zaman kontrolün kaçması, delege olmayan ancak merkez yürütme kuruluna aday olanlara söz verilmemesi, aday olanların son güne kadar bilinmemesi gibi konular özellikle genç delegasyon tarafından olumlu karşılanmadı. Yine karşılıklı olarak delegasyonun hassasiyetlerine, değerlerine dikkat edilmemesi de birinci gün konuşmalarının faaliyet raporu değerlendirmesinden çok kısır çekişmelere dönmesine neden oldu.

İkincisi kongrenin içeriğinin, amacının, hedeflerinin, tartışılması gereken temel meselelerin MYK faaliyet raporu sunumlarında açıkça ortaya konmaması ve geleceğe dair emekçilere umut olacak bir plandan uzak olması. Sadece siyasal dinamiklerin sendikanın temel meseleleriyle ilgili öngörülerde bulunmayı kendinde hak görmesi ancak MYK tarafından konulan bu öngörülerde geçmiş dönemin analizi olsa bile öz eleştirisinin yapılmaması ve gelecek döneme dair öngörülerin yetersiz olmasının delegeye olumsuz yansıdığını söyleyebiliriz.

Doğal olarak somut meselelerin ortaya konup tartışılmadığı kongrede özellikle ilk gün siyasal analiz de diyemeyeceğimiz, daha çok siyasal ajitasyon, gönderme, imalar ve kutuplaşmaların ön plana çıktığına şahit olduk. Grupların yol açtığı ama engel olmakta yetersiz kaldığı bu kutuplaşmalar delegeler arasında neredeyse kavgaya varacak tartışmalara yol açarak, kongrenin zaman zaman kesintiye uğramasına da neden oldu. Öte yandan tüm bu gerginliklere rağmen yeterince kürsüye yansımasa da sendikanın temel meselelerine kafa yoran, kongreyi, konuşmaları sıkı bir şekilde takip eden, kongreden umut bulmaya çalışan bir delegasyon da vardı.

PROGRAMI OLAN BİR SENDİKA TALEBİ

Sendika aidatlarının binde 8’den binde 6’ ya mı binde 5’e mi düşsün tartışmalarında özellikle genç delegelerin binde 5’e düşmesi ile ilgili yaklaşık 5 adet önerge hazırlamaları, iki gün boyunca kendi yazdıkları önergelere imza toplamaları ve bu yönde salonu etkilemeleri siyasal dinamikleri aşan bir tutumu açığa çıkardı. Aidat konusunda kongrede MYK tarafından sendikanın ihtiyaçlarının açıklanmasıyla bir baskılanma olmasaydı önergeleri de büyük ihtimalle geçecekti. Aslında bu tutum sadece sendika aidatlarının düşmesi meselesi olarak ele alınırsa eksik değerlendirilmiş olur. Öncelikle emekçilerin gerçeklerinden ve acil taleplerinden uzak, iş yerlerinden gelen itirazı görmeyen bürokratik her türlü tutuma ciddi bir itiraz var. Bu tutum artık grupların tabanında da karşılık bulmuyor. Diğer yandan iş yerlerinde çok sayıda sendika, dernek, istihdam biçimi ve tüm bunların yarattığı sorunların içerisinde yoğun iş temposunda mevcut sendikal anlayış ve işlemeyen sendikal mekanizmalar ile hak alma mücadelesi yürütmek çok zor. İş yerinde bu kadar karmaşa ve sendikal rekabet içerisinde iken sendikanın daha sade, hedefli, hak alıcı bir çizgide olmasının istenmesinden daha doğal bir talep olamaz.

Bir diğer nokta ise özellikle gençlerin geçim derdi ve geleceksizlik kaygısına sendikanın gerçekçi bir mücadele hattıyla umut olabilmesi isteniyor. Genel seçimlerin yarattığı olumsuz atmosfer aynı zamanda mevcut siyasal düzen ve onun burjuva kliklerine olan güveni de önemli ölçüde sarsmış durumda. Emekçilerin kendi talepleri için mücadele etmekten başka yolları olmadığını öğrendikleri (genç emekçiler bakımından) bir süreçten geçiyoruz. Bu anlamda sendikaların emekçiler için bir umut olması, bunu bir niyetten öte hak alıcı bir mücadele programı olarak ortaya koyması emekçilerin sendikalardan acil beklentisi olarak ortada duruyor. Dolayısıyla emekçilerin acil taleplerinde çok pratikte olmayan, siyasal argümanlara göre öncelikleri değişen mevcut sendikal yapıyı kabullenemediklerini ve ciddi bir arayış içerisinde olduklarını görmek gerekiyor. Nitekim kongrenin ikinci gününde iş yerlerinin somut sorunlarını ele alan, ortak mücadelenin örülmesi vb. üzerinden yapılan kürsü konuşmalarının kongrenin havasını olumlu yönde değiştirdiğini ve bu yönde konuşma sayısının giderek arttığı görüldü. Ancak talepler üzerinden başlayan tartışmalar önerge kısmında biraz devam etse de maalesef yeterliliğe ulaşamamıştır.

Kongredeki tüm olumsuzluklara rağmen başta genç delegasyon olmak üzere sendika tabanındaki değişim dinamiği, sendikayı büyütme çabası, somut sorunlara somut çözüm arama isteği umut vericidir. Kongrenin belki de ortak noktası emekçiler umutlu, yani mücadele programı olan bir sendika istiyor.

ÖNCEKİ HABER

Türasaş işçilerinden Türk-İş'e çağrı: İşçinin ek zam talebine sahip çıkın

SONRAKİ HABER

İsias Otel’de ağabeyini kaybeden Ahmet Sinan Yaşar: Kaygımız davaya müdahale olması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa