Epik oratoryo: Hem müzik hem sahne eseri
Latif Tiftikçi, “Theodorakis 70’li yıllarda ‘Halk Oratoryosu’ adını verdiği bir form yaratmıştı. Biz de şarkılar için Brecht’in epik-diyalektik sahneleme ve oyunculuk ögelerinden yararlandık” diyor.
Geniş Merdiven | Fotoğraf: Geniş Merdiven
Rahmi EMEÇ
Geniş Merdiven Orkestrası yeni bir oluşum. Sekiz müzisyen ve bir tiyatro sanatçısının buluşmasıyla oluşmuş. Bu iki sanat disiplinini harmanlarken, “Müzikler sahnedeki oyunu, oyun ise müziği besliyor. İç içe geçen bir anlatım söz konusu” diyorlar.
Prömiyerini 15 Ocak’ta İzmir’de yapan orkestra çalışanı üç sanatçı; Latif Tiftikçi, Barış Yıldırım ve Murat Mengirkaon ile konuştuk. Dünyada ve ülkemizde süren sınıf mücadelelerini, onun yarattığı estetiği çok dilli bir formda ele alan “Ezgili Dünya”yı ve 12 Eylül’ün 42. yıl dönümünde, kendileri dışında beş sanatçının katıldığı “Eylül Rapsodisi” epik oratoryosunu sahneleyen ekip çalışmalarından bahsetti ve Geniş Merdiven’i anlattı.
NAZİLERİN TUTSAKLARA YAPTIRDIĞI MERDİVEN
Geniş Merdiven Orkestrası nasıl bir ihtiyacın sonucu doğdu ve neden Geniş Merdiven?
Latif Tiftikçi: Barış Yıldırım ve Murat Mengirkaon’un on yıllara yayılan beste birikimi var. Üçümüzün dostluğu 30 yıl öncesinin devrimci mücadelelerine dayanıyor. Murat’la Barış’ın daha önce albüm çalışmaları olmuştu. Ancak bestelerini birlikte daha geniş dinleyiciye ulaştırma düşüncesi, Geniş Merdiven projesine kaynaklık etti. Mikis Theodorakis’in “O Antonis” kantatı faşizme karşı yapılan önemli şarkılardandır ve Nazi işgali altındaki Avusturya’da komünist ve Yahudi tutsaklara yaptırılan geniş bir merdiven hikayesini anlatır. Barış, bu şarkıyı aslına uygun bir şekilde Türkçeye çevirdi ve beraber düzenlediler. Oluşturdukları orkestranın adına da “Geniş Merdiven” dediler.
Barış Yıldırım: Ben klasik gitar ve piyano, Murat ise bağlama, lavta ve kopuzla orkestrada yer alıyoruz. Kemanda Savaş Sami Kündüroğlu, akustik gitarda Kurtuluş Doğru, basgitarda Asim Murat Okur, perküsyonda Nüket Aslan, davulda Serhat Suat Şimşek enstrümanlarının yanı sıra solo, vokal ve koral okumalarda sahnede yer alıyorlar. Şükran Alış ukulelesi, vokali ve oyunculuğuyla bizimle. En önemli rol tabii ki anlatıcımız, şairimiz, rapsodumuz Latif’in!
BRECHT’TEN YARARLANDIK
L.T: Benim oyuncu olarak sürece dahil olmamla birlikte, adına “Epik Oratoryo” dediğimiz bir gösteri tarzı yarattık. Theodorakis 70’li yıllarda “Halk Oratoryosu” adını verdiği bir form yaratmıştı. Biz de şarkıları teatral bir anlatımın olanaklarıyla sahneye aktarırken Bertolt Brecht’in epik-diyalektik sahneleme ve oyunculuk ögelerinden yararlandık. Müzikler sahnedeki oyunu, oyun ise müziği besliyor. İç içe geçen bir anlatım söz konusu.
GENİŞ MERDİVEN METAFORU YENİ KAPILAR AÇTI
Geniş Merdiven nerelerde ve ne zaman izleyici karşısına çıktı? Nasıl bir karşılık buldu?
Murat Mengirkaon: İlk konserimizi aralık 2021’de İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezinde verdik. Konser diyorum, çünkü Epik Oratoryo dediğimiz form henüz düşünce aşamasındaydı. Kısa bir zaman içinde ekibe dahil olan Eskişehir Halk Sahnesinden Sevgili Latif Tiftikçi’yle birlikte şarkılarımıza, sahnemize tiyatral epizodlar, kurmacalar dahil oldu. Geniş Merdiven kavramının kendisi bir metafordan ortaya çıkmıştı. O metafor bize yeni kapılar açtı.
Ocak 2022’de Epik Oratoryo formunu ilk kez Ezgili Dünya’yla sahneledik. Dünyada ve ülkemizde süren sınıf mücadelelerini, onun yarattığı estetiği çok dilli bir formda ele alan “Ezgili Dünya”yı çeşitli etkinliklerde sahneledik. Mayıs 2022’de İzmir Nâzım Hikmet Kültür Merkezi (NHKM) ve Kadıköy Moda Sahne’de, ‘71 devrimci kuşağını anlattığımız “Denizlerce” epik oratoryosunu sahneledik. Eylül 2022’de, İzmir Aşık Veysel Amfi Tiyatroda, 12 Eylül’ün 42. yıl dönümünde, bizim dışımızda beş sanatçının katıldığı, “Eylül Rapsodisi” epik oratoryosunu sahneledik. Binlerce insanın katıldığı bir etkinlik oldu.
Orhan Kemal, Nâzım Hikmet ve Ahmed Arif’i Hasan Hüseyin ile birlikte işlediğimiz Üç Kırmızı Gül Dalı epik oratoryosu ilk sahnesini 2022’de İzmir NHKM’de yaptı. Ardından Çiğli Fakir Baykurt Salonu’nda seyirci karşısına çıktı.
Kısa bir zamanda yoğun bir çalışmayla hazırladığımız Bedreddin Oratoryosu ilk ön gösterimini ağustos 2023’te, Bedreddin isyanının ana duraklarından biri olan Karaburun’da gerçekleştirdi. Açık alanda yapılan bir gösterim olmasına rağmen izleyicilerden çok iyi geri dönüşler aldık. Aralık 2023’te ikinci ön gösterimini İzmir NHKM’de yaptık. Bedreddin Oratoryosu bu yıl 15 Ocak’ta prömiyerini de yaptı.
Şunu da eklemek isterim. Bize göre son yılların en önemli bir araya gelişlerinden birine de dahil olduk. 15 devrimci müzik topluluğu, uzun çalışmaların sonucunda 16 Eylül 2023’te Kavga isimli bir albüm yayımladı. Geniş Merdiven Orkestrasının da bir şarkıyla dahil olduğu bu albümün kısa ve uzun vadede etkilerinin olacağını düşünüyoruz.
TÜM ÇABALARI ÖZENLE İNCELEDİK
Nâzım Hikmet’in Şeyh Bedreddin Destanı ile ilgili pek çok beste yapıldı, tiyatro oyunları oynandı. Sizin çalışmanızı bu örneklerden ayıran nedir?
B.Y: 1980’den önce Livaneli ve Cem Karaca’nın çalışmaları çoğumuzun belleğinde yer etmiştir. Cem Karaca destanın “Sıcaktı sıcak” diye başlayan 9. bölümü ve devamından bazı kısımları rock oratoryo gibi bestelemişti. Livaneli ise Akdeniz Yakası deyişini omurga olarak kullanarak destanın 4. bölümüyle 9. bölüm ve devamından bazı parçaları şiir olarak okudu, ayrıca destandan iki özgün beste üretti.
Destanın bütününün müziklemeye dönük yalnızca iki girişim var: Biri Tuncel Kurtiz, Sema Moritz ve Dieter Moritz imzasını taşıyan Günümüz İçin Bir Ayin: Şeyh Bedreddin Destanı (Kalan, 1995). Non-music etiketini taşıyan bu çalışma, konuşma ile resitatif pasajları bir araya getiren bir sahne müziği aslında. Bulutsuzluk Özlemi’nin Fırat Tanış’la yaptığı Bedreddin Rock Oratoryosu (Ada, 2021) da düz yazı bölümler dahil bütün destanı ele alıyor. Öte yandan destanı sahneye taşımış Özgür Başkaya gibi tiyatrocular da var. Orhan Asena’nın bütünüyle özgün bir de oyunu var.
Biz tüm bu çabaları özenle inceledik. Zaten Livaneli ve Karaca’nın eserlerine saygı duruşunda bulunan sahnelerimiz var. Ancak bizim eserimizin en önemli farkı yalnızca müzik veya yalnızca sahne değil, hem müzik hem sahne eseri olması. Bizim “epik oratoryo” dediğimiz form yani. Düzyazı kısımlar dahil olmak üzere destanın hemen tümünü ele aldık. Bazı kısımları dramatize ettik, diyaloglara dönüştürdük. Anlatıcımızın (Latif Tiftikçi) yanı sıra solistler ve diğer müzisyenler de yalnızca şarkılarıyla değil replikleriyle ve zaman zaman danslarıyla bu dramatizasyona dahil oluyorlar. Diyebiliriz ki operaya ve tiyatroya yakınsayan bir oratoryo çıktı ortaya.
Bir diğer farkımız bunun iki bestecinin yaratılarından oluşan, 10 yıla yayılan bir süreçte bestelenmiş bir eser olduğu halde uzun eser bütünlüğünün librettoda, tematik müzikal materyalde, orkestralamada ve sahnelemede gözetilmiş olması. Elbette asıl fark sonuçta ortaya çıkan bestelerde. 15 yeni şarkımız var bu çalışmada Hicaz, Kürdi, Hüseyni gibi makamları; majör ve minör dizgeleri; farklı aksak ritimleri; resitatif, arioso, füg, halay, semah gibi formları bir araya getirerek tek bir anlatı oluşturmaya çalıştık.
Geniş Merdiven’in geleceğe yönelik ne gibi çalışma programı var?
M.M: Geniş Merdiven Orkestra üretmeye devam edecek. Önceliğimiz tabii ki mevcut üretimlerimizi daha fazla insana, farklı şehirlere taşımak. Sonra elimizde yoğunluktan kaynaklı ertelediğimiz stüdyo kayıtlarımız var. Bir an önce onları da bitirmek istiyoruz. Hepsi olmasa da tekli ya da kısa formlarda yayımlayıp, en sonunda bir albüme dönüştürmek…