Berlin dizisi: Bu bir soygun sanatı
Netflix'in en çok izlenenlerinde, La Casa de Papel'in spin off'u Berlin üst sıralarda. La Casa de Papel'deki gibi bir sistem eleştirisi anlatmasa da, 'Berlin'de bir 'soygun sanatı' izlemek keyifli.
![Berlin dizisi: Bu bir soygun sanatı](https://www.evrensel.net/upload/dosya/253280.jpg)
Fotoğraf: Tamara Arranz - Netflix
Gözde TÜZER
İstanbul
2017-2021 yılları arasında dünyayı kasıp kavuran La Casa de Papel’in spinn off’u “Berlin” Netflix’te en çok izlenenler arasında yerini aldı. Her ne kadar sistem eleştirisi yerine bir “soygun sanatı” izlesek de, dizideki karakterlerin gelişimi, aşk ve detayları dikkat çekici. Türkiye ayrıntısını da unutmamak gerek.
"BİZ KİMSENİN PARASINI ÇALMIYORUZ"
La Casa de Papel… 2017-2021 arasında soluksuz izlendi. Profesörü, Tokyo’su, Rio’su, Stockholm’ü derken tek tek tanındı karakterler, hayatlara alındı. 1. sezonda Profesör’ün planını gerçekleştirmek üzere polisi ustalıkla yönlendirirken sekiz hırsızın, rehineler alarak kendilerini İspanya Kraliyet Darphanesine kilitlemesini izledik. “Hırsız” kahramanlarımız Salvador Dali maskeleri ve kırmızı tulumlarıyla tüm dizi boyunca halkın sevgilisi olmaya çalışıyordu. Bir yandan da soru şuydu: “Asıl hırsızlar hangileri? Emeğiyle geçinmeye çalışan insanları soyan devletler, bankalar, insanlar mı yoksa darphaneye girip kendi paralarını basanlar mı?” Bu soru Profesör’ün açıklamasıyla hayat buluyordu: “2011’de Avrupa Merkez Bankası durup dururken 171 milyar avroyu yoktan var etti, aslına bakarsan, tıpkı bizim gibi, sadece daha çok miktarda para. 2012’de 185 milyar avro, 2013’te 145 milyar avro… O kadar para nereye gitti biliyor musun? Bankalara, darphaneden doğruca zenginlerin cebine. Adına da ‘likidite enjeksiyonu’ diyorlar.” Bir diğer Profesör repliği şöyleydi: “Biz, kimsenin parasını çalmıyoruz. Hatta bizi sevecekler. Bu, çok önemli. Halkın bizden yana olması şart. İnsanların gözünde kahraman olacağız ama dikkat edin; çünkü bir damla kan aktığında, yani tek bir kurban olursa, Robin Hood olamayız.”
PİRİNÇ YA DA ALTIN ÖNEMLİ Mİ?
İkinci sezondan sonra her şey bitti derken üçüncü sezon Rio’nun yakalanması sonucu bu sefer Merkez Bankası soygunu başlıyordu. İspanya altınların çalındığı haberinden sonra girdiği mali krizden altın kaplama, üzerinde Dali maskeleri olan ve pirinçten yapılan külçelerle çıkabiliyordu. Çünkü dünya, altının İspanya Merkez Bankasına iade edildiğini görmüştü. Altın rezervleri kullanmadığı için külçelerin altından mı yoksa pirinçten mi olduğu önemli değildi.
Dizideki mantık hataları, kurgu yanlışlıkları ve “Bu kadar da olmaz artık” denilen noktalar yok değildi elbette. Ancak kurmaca bir şekilde Darphane soygunu ve Merkez Bankasından altın çalınan bir dizide bunlar da olabilir elbette.
KLAS, SAYGIN, ‘PSİKOPAT’
Ve Berlin… Bir yandan fevri, bir yandan aşk adamı, bir yandan klas, saygın… Berlin, La casa de papel dizisinde Pedro Alonso tarafından canlandırılmıştı. Darphane soygununun sahadaki lideri idi ve doğrudan Profesör ile irtibattaydı. İlk başlarda bilinmese de ileri bölümlerde Profesör ile kardeş oldukları ortaya çıkmıştı. Darphane soygununda Profesör onun için “Seni hiç tereddüt etmeden bütün soygunların başına koyarım” diyordu. Tek sorun hastalığı… Bu da onu soygun sırasında oldukça asabileştiriyor. Zaten öleceğini bildiği için 2. sezonun sonunda kendini feda etmişti.
Berlin soygunu bir “sanat” olarak da görüyordu. Narsist, kibirli ve diğer soyguncu arkadaşları tarafından “psikopat” olarak da tanımlanabilirdi. Bazı istisnai durumlar dışında soğukkanlı ve konuşmasını bilen biri... Fakat 3. sezondan itibaren Berlin’i flash backlerle görüyorduk. Örneğin İspanya Merkez Bankası soygunu Berlin’in Palermo ile birlikte yaptığı plandan geliyordu.
MÜCEVHERLERİN GELDİĞİ ÜLKE TÜRKİYE
Berlin Spinn off’u çok daha eskilere gidiyor ve şöyle anlatıyor Berlin zamanı: “Hastalığımdan haberimin olmadığı, Darphanede hayatı pamuk ipliğine bağlı; bir fare gibi, mahsur kalmadığım vakitlerdi...” En son diyeceğimi en başta anlatayım. Dizideki Türkiye detayı…
Dizide hemen her gün bir kara para aklama hikayesiyle karşılaştığımız, uyuşturucu baronlarının yakalandığı, sahteciliğin her gün karşımıza çıktığı bugünlerde Türkiye de bir şekilde yer buluyor dizide.
Mücevherler ve değerli takılar Paris’ten çıkarılıyor ve Türkiye’ye yeniden şekillenmeye getiriliyor. Ve dizinin son bölümünde Berlin, kendisinden para isteyen sevgilisi Camille’ye Ankara’dan gelen ilk taksit olan 3 milyon 800 bin avro parayı verirken şöyle diyor: “Bildiğin gibi bu mücevherler çok değerli olduğu için vitrine koyup satılamaz. O yüzden bunların hepsi Türkiye’de yeniden şekillendiriliyor. Malum çalıntı mal satarken yakalanmamak için hepsini değiştirmek gerekiyor. Bu da Ankara’dan gelen ilk ödemeler. Yeni teslim aldık.”
BİR ROBİN HOOD HİKAYESİ OLMASA DA…
“Berlin” dizisi bir Spinn Off olarak La Casa De Papel’in sistem eleştirisinden azade elbette. Zira o Profesör’ün işiydi zaten. Berlin’de daha çok güzel bir soygun, farklı bir aşk hikayesi ve Paris güzellemesi izliyoruz. Karakterlerin birbirleriyle uyumları, yaşadıkları insani sorunlar, mutlulukları izlemek keyifli. Bir Robin Hood hikayesi sayılmaz ama Berlin de yine zenginden çalıyor diyebiliriz.
Yeni bir çete var karşımızda bu kez. Berlin anlatıyor: “Keila… Üstün başarıyla mezun olmuş, önemli bir elektronik mühendisi... Beyninden daha büyük olan tek şey, patolojik utangaçlığı... Roi... Kilit açma ve hapse girme konusunda, özel bir yeteneği var... Eski hayatından nefret ediyordu ve bende, hiç tanımadığı babasını görmüştü... Ben de onda, bir köpeğin sadakatini buldum... Bu, ilk görüşte aşk gibiydi... Damián... Birden çok işi var... Mesai saatlerinde profesör; boş saatlerinde de, suç işleyen birisi... Bütün dahiler gibi onun da, bir iki tahtası eksik... Bruce... On parmağında on marifet... Silahlar, büyük tonajlı vinçler, termal mancınıklar... Görseniz, bu adamın bir gram aklı yok dersiniz... Ama yanılırsınız...”
Ve önce 40 bin avroluk bir kadeh ve devamında gelen 44 milyon avroluk bir hırsızlık… Bu sırada Camille ile tanışması, aşk anlayışı ve heyecanı… Bir “soygun sanatı” izlemek isterseniz Berlin keyifli bir dizi.
Evrensel'i Takip Et