Tahincioğlu: Ayhan Bora Kaplan dosyalarını kapatanlar kimler, hesap sorulacak mı?
Ayhan Bora Kaplan hakkındaki iddianamede savcının 2016-2023 arasındaki dosyalarda etkin soruşturma yürütülmediğini tespit ettiğini belirten Gazeteci Gökçer Tahincioğlu "Hesap sorulacak mı?" dedi.
Kaynak: DHA
Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, T24'teki "Tapelere bakılmamış, fezleke beklenmemiş, isim tespiti bile yapılmamış: Ayhan Bora Kaplan dosyalarını kapatanlar kimler, hesap sorulacak mı?" başlıklı yazısında suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan iddianamesini ele aldı, "Bu soruşturmada sadece rüşvet aldığı iddia edilenler, örgüte bilgi sızdıranlar mı araştırılıyor yoksa örgütün siyasi ayağına, örgütün eylemleri ile ilgili dosyaları kapatanlara, görevlerini yapmayanlara, dahası örgüt rahat etsin diye seferberler olanlara uzanılacak mı?" sorularını yöneltti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Ayhan Bora Kaplan'ın da aralarında olduğu 61 kişi hakkında, suç örgütü kurdukları gerekçesiyle hazırladığı iddianame dün kabul edildi.
SAVCILIK DAHA ÖNCE TAKİPSİZLİKLE DOSYAYI KAPATMIŞ
Konuyu köşesinde ele alan Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, iddianamede, daha önce yürütülen, kapatılan ya da askıda bırakılan dosyalara ilişkin çarpıcı tespitler yer aldığını belirtti:
"Misal, 2022'de verilen takipsizlik kararı. Dosyadaki bilgilere göre, savcılık, Kaplan suç örgütü dosyası kapsamında şüphelilerin tespiti için Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne yazı gönderiyor. Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından verilen 23 Mayıs 2022 tarihli yanıtta, şüphelilerin açık kimliğinin tespit edilemediği belirtiliyor. Malına el konulduğu gerekçesiyle şikayetçi olan ve başına gelmedik kalmayan, tehdit edildiği için Almanya'ya kaçan Muhammed Sağ'ın yurt dışında olması nedeniyle teşhis işleminin de yapılamadığı belirtiliyor. Savcılık da emniyete, 'Kimlik bilgileri bile belli kişileri nasıl teşhis edemezsiniz?' demek yerine takipsizlik kararı ile dosyayı kapatıyor.
ŞİKAYETLER İÇİN HAREKETE GEÇİLMEMİŞ
Bir diğer örnek… Emniyete yapılan çok sayıda şikayet başvurusu ile ilgili olarak savcılığın harekete geçmediği fark ediliyor. Bunun da polis merkezlerinde bu olaylarla ilgili 'cerahim numarası' verilmesine rağmen dosyaların bekletilmesinden kaynaklandığı anlaşılıyor. Savcılık, bunların tamamının gönderilmesini ancak 2023'te, açılan bu soruşturmada istiyor. Öncesinde nedense hiç merak edilmemiş."
2016 işlenen Mahfuz Tatar cinayetini Muhammet Kaplan'ın üslendiğini ve 15 yıl ceza aldığını belirten Tahincioğlu, dikkate alınmayan tanık ifadeleri ve eksik yürütülen soruşturmaya dikkat çekti: "O gün dinlenmeyen, araştırılmayan tanıklar, Tatar'ın, Kaplan'a ait gece kulübüne alınmadığı için küfürler ettiğini, buradan ayrılıp başka yere gittikten sonra Kaplan'ın bu öğrenerek, 'gereğinin yapılmasını' istediğini, Muhammet Kaplan ile Semih Arslan'ın, Tatar'ı gittiği mekânın çıkışında öldürdüğünü, cinayeti işleyenlerden Arslan'ın daha sonra yüksekten düşerek öldüğünü anlatıyor. Savcılık, Arslan dosyasının 'intihar' denilerek kapatıldığını ancak ölüm nedeninin bile araştırılmadığını fark ediyor. Ve sonradan Arslan'ın da Ayhan Bora Kaplan'ın talimatıyla öldürüldüğünü, intihar süsü verilerek dosyanın kapatıldığı iddiasına ulaşıyor. Tanıklar, bu süreci açık açık anlatıyor. Ama 2016'dan 2023'e kadar ailesinin detaylı dinlenmesine bile gerek görülmemiş…"
İDDİANAME: ETKİN SORUŞTURMA YÖNTEMLERİNE BAŞVURULMAMIŞ
Erkan Doğan adlı kişinin, Kaplan suç örgütünün kendisini kaçırdığına ve işkence ettiğine dair başvurusunun ardından telefon dinleme, fiziki takip kararları çıkmasına rağmen savcılığın, elde edilen dinleme tapelerini dinlemeden, polis fezlekesini beklemeden takipsizlik kararı verdiği de ortaya çıktı. İddianamede, "Soruşturma kapsamında belirtilen delillerden başkaca ayrıca şüphelilerin ifadeleri alınmamış ve klasik suç örgütü soruşturmalarında tatbik edilmesi gereken etkin soruşturma yöntemlerine başvurulmamıştır. Ceza Muhakemesi Kanununun 135'inci maddesinin tatbik edilmesine ve soruşturma kapsamında suç unsuru içeren TAPE kayıtlarının elde edilmesine rağmen operasyon yapılmamış; fezlekeye konu olaylara ilişkin müstakilen yürütülen soruşturma ve kovuşturma dosyaları ve münderecatında bulunan deliller gerek sübutları gerekse Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinin 5 inci fıkrası çerçevesinde hukuki değerlendirme yapılabilmesi amacıyla dosyaya kazandırılmamıştır." denildi.
SORULAR
Savcılığın Kaplan ile ilgili soruşturma sürecinde, 2016-2023 arasında, dosyalarda etkin soruşturma yürütülmediğini, açık delillerin bile incelenmediğini, kimi dosyaların polis merkezlerindeki raflarda bekletildiğini belirttiğini vurgulayan Tahincioğlu, "Bu dönemde Ankara'da başsavcılık, savcılık yapanlar, polis merkezlerindeki sorumlular, başlarındaki isimler belli… İsim yazdığınız an 'erişim engeli' kararı, gerekçesiz biçimde geliyor. İsim vermeseniz de nedense üzerine alınanlar 'erişim engeli' çıkartmayı başarıyor. Savcılık, kamu görevlileri hakkındaki soruşturma dosyasını ayırmış durumda. Ancak soru şu… Bu soruşturmada sadece rüşvet aldığı iddia edilenler, örgüte bilgi sızdıranlar mı araştırılıyor yoksa örgütün siyasi ayağına, örgütün eylemleri ile ilgili dosyaları kapatanlara, görevlerini yapmayanlara, dahası örgüt rahat etsin diye seferberler olanlara uzanılacak mı? Hiçbir konuda harekete geçmeyen Hakimler Savcılar Kurulu harekete geçecek mi? TBMM, konunun siyasi ayağı ile ilgili bir araştırma yapacak mı? Yoksa bu dosyaların da davaların da hiçbir anlamı kalmayacak…" sorularını yöneltti. (HABER MERKEZİ)