Kanserden iktidar çıkar mı?
Başta ABD, Avrupa ve Venezuela’da olmak üzere burjuvazinin “ha öldü ha ölecek” diye beklediği, ölmeden koltuğunu ele geçirmek için plan yaptığı, İspanyol gazetelerinin “öldü de söylemiyorlar”, ABD gazetelerinin “Ölürse Venezuela’da ne olur” diye hakkında sayfa sayfa analizler
Venezuela’da başlayan ve kısa sürede Latin Amerika’ya yayılan neoliberalizm karşıtlığını Hugo Chavez’in kişiliğine sıkıştırarak arkasındaki halk mücadelesini görmezden gelmek isteyenler, “30 günde seçim yaparız” hesaplarına başladılar bile.
Chavez’in karizmasının, Latin Amerika’nın bağımsızlık mücadelesinin lideri Simon Bolivar’ın anısını yeniden canlandırarak sürdürdüğü siyasetinin tek başına etkisi tartışılamaz.
Ölümünün, hem Venezuela emekçilerinin morali, hem ardında bıraktığı partisi Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) ile etrafında ittifak halinde bulunan binlerce siyasi örgüt ve topluluğun birliğinin devamı açısından olumsuz bir etki yaratacağı da kesin. Ancak dün Chavez’i de yaratan taleplerin geçerliliğini hâlâ koruduğunu hatırlamakta da fayda var.
GERİ DÖNÜŞ OLUR MU?
Ülkeyi 60 yıl boyunca iki partili hükümetin neoliberal politikalarıyla, petrol gelirlerini bir avuç zenginin hizmetine sunarak yönetenlerin yarattığı ve yüzde 70’leri aşan yoksulluğa geri dönüş planlarına, Venezuela emekçilerinin ses çıkarmayacağını beklemek gerçekçi değil. Chavez iktidarı döneminde gerek halk konseyleriyle (30 bin halk konseyinin bulunduğu söyleniyor), gerek işçi yönetimine verilen fabrikalarda kurulan işçi konseyleriyle ve gerekse de Chavez’in 2004’ten sonra yükselttiği sosyalizm söyleminin yarattığı tartışma platformuyla, Venezuela emekçileri Chavez’i seçtikleri 1998 yılının çok daha ilerisinde siyaset yapıyor bugün.
Chavez’in halefi olarak gösterdiği Nicolas Maduro’nun da asker değil bir sivil; eski bir işçi lideri ve sendikacı olmasının anlamına, Chavez’in tercih ettiği gibi “yoksullar” ya da “halk” kavramlarından daha çok “Venezuela işçi sınıfı” kavramını kullanıyor olmasına da dikkat çekmek gerekiyor. Hugo Chavez’in, sendikaları eski politik yapının yandaşı uzantıları görerek en çok ihmal ettiği sendikal örgütlenme konusuna da eğilebilecek potansiyele sahip bir lider portresi çiziyor Maduro. En azından şimdilik.
BURJUVAZİNİN ZAVALLILIĞI
Chavez’in yokluğu sırasında, Meclis Başkanı olan Eski Asker Diasdado Cabello’ya destek verir görünüp hükümet içinde “sivil-askeri kanat” bölünmesi yaratmaya uğraşan ancak başarılı olamayan Venezuela sağının ise gündeminde büyük ihtimalle Anayasadaki “Devlet başkanlığının yokluğunda 30 gün içinde seçimler yapılır” maddesi olacak.
17 Ekim 2012 seçimlerinde Demokratik Birlik Masası (MUD) adı altında birleşen sağın adayı olan ancak kaybeden Henrique Capriles’in “yeni seçim zaferi”ni şimdiden kutlayanlar var. Chavez genç öldü. Kendi siyasi sınırlarının elverdiği ölçüde de olsa unutmayacak bir lider oldu.
Öte yandan dün Venezuela’da bazı duvarlara “yaşasın kanser” yazılmış. 60 yıllık iktidarının ardından, 15 yıldır tüm seçimlerden büyük yenilgiyle çıkan, sandıkta yenemediğini 2002 nisanında ABD desteğiyle giriştiği darbeyle yıkmaya çalışan ancak halkın müdahalesiyle geri çekilmek zorunda kalan Venezuela burjuvazisini, “kanser”den iktidar bekleyen bir zavallılığa mahkum eden Venezuela emekçileri ise hâlâ hayatta... Gelecek açısından en çok akılda tutulması gereken de bu olmalı... (DIŞ HABERLER)
DÜNYADAN BİR CHAVEZ GEÇTİ: http://evrensel.net/news.php?id=50761