20 Ocak 2024 05:15
/
Güncelleme: 21 Ocak 2024 09:05

"Sık dişini emekçi kardeşim uzaya bile gittik"

İktidarın ‘yerli ve milli’ diyerek reklamını yaptığı uzay yolculuğuyla, dişini sıkması öğütlenen işçi ve emekçilere “Uzaya bile gittik sen biraz daha sabret” mesajı verildi.

"Sık dişini emekçi kardeşim uzaya bile gittik"

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Murat UYSAL
İstanbul

Türkiye Elon Musk’a ait SpaceX şirketinin Falcon9 adlı roketiyle 55 milyon dolara bilet kestirerek uzaya insan gönderdi. Türkiye'nin ilk 'uzay yolcusu' Alper Gezeravcı’nın seyahatini takip etmek isteyenler Taksim Meydanı’nda toplandı. Meydanda her ne kadar zayıf ve coşkusuz bir kalabalık olsa da emekçilere verilmek istenen “Bu ekonomiye rağmen yatırımlar yapılıyor” mesajı karşılık bulmuş gibi görünüyor. İktidarın plan ve programları çerçevesinde önümüzdeki dönemde daha fazla dişini sıkması gerekecek işçi ve emekçilere “Uzaya bile gidiyoruz” deniliyor.

Randevulu izleyiciler protokolle beraber meydana kurulan kubbe şeklindeki planetaryumdan, randevu alamamış yurttaşlar ise meydandaki dev ekrandan Türkiye’nin uzay macerasını takip etti. Roketin fırlatılma saatine 2 saat kala meydandaki planetaryum çevresinde protokolden program sunucularına kadar herkesin giydiği Türkiye Uzay Ajansı (TUA) logolu ceketli kalabalık bir basın ordusu vardı. Randevulu izleyicilerin planetaryuma girişinde sıra dahi olmadı. Dev ekran önünde ise roketin fırlatılmasına yarım saatten az bir süre kalıncaya dek ahım şahım bir kalabalık gözlenmedi. TUA ceketli basın, en hızlı büyüyen silah şirketi BAYKAR’ın CEO’su “yerli milli” hamasetinin reklam yüzü Selçuk Bayraktar’ın açıklamalarını takip ettikten sonra dev ekran önünde bekleyen yurttaşlarla röportaj yapmak üzere alana dağıldı. Fırlatmayı takip etmek üzere çocuklarıyla beraber alana gelen ailelerle görüşmek için sıraya giren basın çocukların ağzından “Ben de uzaya gitmek istiyorum” sözünü almaya çalışıyordu. Ebeveynler ise çocuklarını tamamlıyor, gururunu paylaşıyor ve bir “İlk adım”, “Bundan sonra devam gelecek” mesajı veriyordu kameralara.

"TEK İSTEĞİM AMERİKA’YA GİDEYİM"

Son yarım saatteki kalabalığın içerisinde gençlerin yoğunluğu dikkat çekiyordu, duyup gelenler, geçerken uğrayanlar, ne olduğunu anlamaya çalışanlar… Bunlardan farklı olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın meydanda kurulan planetaryumun organizasyonunu verdiği şirkette günlük işçi olarak çalışan Selim planetaryumun içinde ya da dev ekran önünde değil. Bir kez yarıda kalan üniversite hayatı bu yıl Amerika’ya gidebilmek umuduyla yeniden başlamış. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Lojistik bölümü öğrencisi Selim haftada iki-üç gün çıkarsa böyle günlük işlere gidiyor, işe başlarken maksadının gideceği dil kursu için para biriktirmek olduğunu söyleyen Selim, “Ne kadar para olursa o kadar gidiyor, bazen daha fazla çalışıyorum o zaman bile para yetmiyor. Ailem böyle çalıştığımı bilmiyor bilse para yollamaz iki gün belki dışarıya çıkıyorum onu da yapamam” diyor. Uzaya merakının olmadığını ancak uzaya insan göndermiş olmanın önemli olduğunu söyleyen Selim’in söylediğine göre siyasetle de işi yok, “Tek isteğim var abi, bir an önce Amerika’ya gideyim. Onun için de dil bilmek lazım. Kurs için para lazım. İş imkanı olsa, iyi para kazanacağımı bilsem kalırdım elbette” diye anlatıyor.

"BÜTÇE BUNA AYRILSIN, EKONOMİYE DÖNÜŞÜ OLUR"

Dev ekranın önündeki kalabalığın biraz daha arkasında rüzgarlı soğuk havaya rağmen ince giyinmiş, daha sonra 61 yaşında olduğunu öğrendiğimiz Şemsi’nin yanındayız. Şemsi, uzun yıllar Aydın’da bir plastik fabrikasında çalışmış, oradan da emekli olmuş. Akraba ziyareti için geldiği İstanbul’da Kağıthane’de kalıyor. Buraya kadar gelmişken uzay yolculuğunu görmemek olmaz diye meydanda yerini almış. Şemsi de ilk sözlerinde gururundan bahsediyor, konuşurken dev ekrandaki geri sayımdan gözlerini alamıyor. “Uzaydan anlamam” dese de çok geç kalınmış bir adım olduğunu, şimdiye kadar en azından birkaç kez uzaya çıkılmış olması gerektiğini söylüyor. Şemsi, “Bunca ülke var bir şey var ki gidiyor uzaya, şimdi devir uzay devri. Dünyayı yediler bitirdiler, buranın patronları belli. Önden davranırsak uzayın patronu biz oluruz. Bunun ekonomiye de dönüşü olur. Şimdi sıkıntı var, zorluk var ama buna rağmen geleceğe yatırım yapılıyor. Keşke daha fazla yapılsa. Şu dev dev binalar yapılacağına, camiler yapılacağına bütçe buna ayrılsın. Uzayda söz sahibi oluruz, yaramaz mı? Bize de yarar” diyor. Şemsi işçi emeklisi, yeni emekli zammıyla beraber onun da ücreti 10 bin lira oldu. Geçinmek mümkün dese yalan olurmuş, zamanında çok çalışmış aslan gibi üç çocuk yetiştirmiş. Harcaması çok olmasa da çocukların desteği de oluyormuş, babalarını ortada bırakmıyorlarmış.

"ELİMDEKİNİ RAFA GERİ KOYDUKTAN SONRA NEYİME UZAY"

Ekranın daha kenarında, ellerinde süpürgeleri üzerlerinde iş kıyafetleriyle Beyoğlu Belediyesi işçileri var. “Uzay yolculuğunu izleyecek misiniz?​” diyoruz. “İzlemeyelim mi?​” diye çıkışıp, “Önemli bir şey gurur duyuyoruz tabi bir Türk’ün uzaya çıkmasından. Türkiye’nin orada temsil edilmesi kıymetli iştir” diyor. “Sizin hangi kanal?​” diye sorup aldığı cevaptan sonra sözleri değişiyor işçinin, “Okmeydanı’nda oturuyorum ben bilirim Evrensel’i” diye başladığı lafı, “İyi işe iyi demek lazım ama markete gidip elime aldığımı geri rafa koyduktan sonra benim neyime uzay?​” diye bitiriyor. Harcanan paraya sitem eden işçi, “Bak görüyorsun eskiden AKP bir şey yapacak böyle bir avuç insan olacak, mümkün müydü ya? Millet aç aç karnını doyuramıyor, gecenin bir yarısı uzaya gidilecek diye izlemeye mi gelecek? Bakma bizim de mıntıka burası diye öyle bakmaya geldik. Uzaya insan yolluyoruz ama koskoca Beyoğlu Belediyesi’nin işçisi asgari ücret kadar para alıyor. Zam yapmışlar brüt üzerinden, ben brüt üzerinden zammı napayım? Netim ne olacak? Benim elime geçen para 20 bin lira bile değil” diyor.

"FİLM Mİ?"

Fırlatmanın gerçekleştiği esnada kalabalık basın ordusunu yararak cep telefonuyla o andan görüntü almayı başaran Hidayet kitle dağılırken hem görüntü alabilmiş olmanın hem de böyle bir ana tanıklık etmenin heyecanını paylaşıyor. Eski Enerjisa işçisi, SSK emeklisi Hidayet çektiği videoları memleketleri Konya’da yerel bir kanalda çalışan oğluna göndereceğini söylüyor. “Son bir dakika kaldı baktım kenardan basın yaklaşıyor. Tahmin ediyordum böyle çullanacaklarını, ortada bir yer kaptım kendime oradan çektim. Gurur tabi ya ama dahası olacak bu başlangıç, yani daha bebek adımları. Orada da söz sahibi olacağız” diyor. Sonra sıralıyor Hidayet, “Kendi silahımızı yapıyoruz, tankımızı yapıyoruz, insansız uçaklarımız var. Çok basit geliyor şimdinin gençlerine hükümetin bir kötü yanı varsa yaptığı işleri duyuramamasıdır. Bir ülkenin kendi tankını yapması ne demek, uçak yapması ne demek? Şimdi bak buradaki kalabalığı görüyorsun değil mi, şuraya ne bileyim bir eğlence koysan dans konser koysan nasıl kalabalık olurdu değil mi? Bırak konseri şu caddede avare avare dolaşan buradakini 100 katı insan var. Kıymet bilmiyorlar, şimdi anlamıyorlar yarın da nasıl oldu nasıl yapıldı bu iş deyince hafife alıyorlar” diye anlatıyor. O sırada meydandan geçen bir kurye yanımızda durarak burada ne gösterildiğini soruyor. Hidayet atılarak, “Uzaya giden ilk Türk” diyor, kurye “Film mi?​” diye soruyor. Kurye günlerdir duyurulan “Türkiye’nin uzay yolculuğu”ndan bihaber hatta “Alay etmeyin” diye de çıkışıyor. Kuryenin bu haline kızan Hidayet arkasından “Bunu da bilirsin” diye sitem ediyor.

"ŞİMŞEK PARAYI SIKIYOR KİMSEYE VERMİYOR"

Hidayet’in bir sitemi de muhalefete; Hidayet’e göre muhalefet işini iyi yapsa iktidar daha ne işler yapacak ama muhalefet iktidarı sıkıştıramıyor, destek olması gerektiği yerde destek olmuyor.  Kendisinin de şikayetçi olduğu konular olduğunu söyleyen Hidayet, yumruk yaptığı elini diğer eliyle kapatıp iyice sıkarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten söz ediyor, “Aha böyle sıkıyor parayı yalnız emekliye de değil kimseye vermiyor. Bak mesela seçim dönemi yaklaşmış aç şu kesenin ağzını da millet biraz nefes alsın. Açmıyor, vardır bir bildiği ekonomiyi düzelteceğim diye sıktıkça sıkıyor. Sadece sıkması değil gerekiyorsa o da yapılıyor, bu adamı önceki döneminden sevmiyorum” diyor.

Türkiye’nin 55 milyon dolarlık uzay yolculuğu gösterisinin yüz kişi civarındaki kalabalığı soğuk havanın, geç saatin de etkisiyle fırlatma gerçekleştikten hemen sonra dağıldı. Coşkunun az olduğu söylenebilecek kalabalığın görüntüsü izleyenlere ilk anda “Milyonluk reklam tutmadı” hissi verse de hikaye sadece bu kadar değil. Ekonomide kötü bir gidişat olduğunu gören izleyiciler bunu çoğu zaman başka etmenlere bağlasa da cebindeki paranın bir karşılığı olmamasını Bakan Şimşek’in politikalarıyla ilişkilendiriyor. Peş peşe, bir çırpıda sıraladıkları, bazen fazlasını bile ekledikleri, “yerli milli” eserleri yarına umut olarak görüyor. Ekonomideki bu sıkılığa rağmen sözüm ona yatırımların yapılması izleyici için iyi gidişatın bir göstergesi olarak duruyor. Bu yüzden “Uzaya yolculuk reklamı”nı sadece bu yolculuğu izlemeye gelen yurttaş için “Uzaya bile gittik sen biraz daha sabret” mesajı anlamına geliyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Başpınar'da yüzde 30 kavgası

Başpınar'da yüzde 30 kavgası

Asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk sefalet zammı, tüm ücret artışlarına üst sınır çizen bir bıçağa dönüştü. Ücret zammı ve toplu sözleşme dönemindeki tüm emekçiler o bıçağı kemiğinde hissediyor. Antep Başpınar OSB’de de bu yüzde 30 dayatmasına karşı kavga sürüyor. Bir arada durmayı başaran işçiler kazanıyor.

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et