Kavel Alpaslan: "Uzay bir itibar meselesi midir?"
Uzay programlarının bir yarış ve itibar meselesine döndüğünü ifade eden Gazeteci-Yazar Kavel Alpaslan, Sovyetler Birliği uzay programından bu yana devletlerin uzaya çıkma motivasyonlarını anlattı.
İLGİLİ HABERLER
"Sık dişini emekçi kardeşim uzaya bile gittik"
Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı'nın da içinde yer aldığı SpaceX'e ait araç uzayda
Ücreti karşılığında bir uçuş öyküsü: Türkiye’nin uzay macerası
Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı'nın da içinde yer aldığı SpaceX'e ait araç uzayda
Musk’ın roketiyle ‘milli’ yolculuk
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı’nın da içinde yer aldığı SpaceX’e ait roket 18 Ocak’ı 19 Ocak’a bağlayan gece yola çıktı. Kennedy Uzay Merkezi'ndeki Fırlatma Kompleksi 39A’dan gerçekleştirilen fırlatma işlemiyle uzaya vardı. Uzay yolcusunun Türkiye vatandaşı olması sebebiyle iktidarın ‘yerli ve milli’ olduğunu iddia ettiği bu projeden yola çıkarak devletlerin uzaya çıkma motivasyonlarını, Sovyetler Birliği’nin uzay programlarını Gazeteci-Yazar Kavel Alpaslan’la konuştuk.
"UZAYA BAKIŞ BİR İŞGAL YA DA SÖMÜRÜ DEĞİLDİ"
Alpaslan, 20. yüzyılda göze çarpan iki akımdan ilki olan Sovyetler Birliği’nin uzay programını, “Kökleri devrim öncesi Rusya’daki kozmoloji çalışmalarına kadar giden bu programda kademeli olarak ilerleyen bir sürece tanıklık ediyoruz. Son derece dikkat çekici bir bilim insanı olan Konstantin Tsiolkovsky’nin roket teknolojisine kattıklarından kültür sanat alanına… Sovyetler Birliği’nin kurulduğu tarihlerde ciddi bir mirasın devralındığını söyleyebiliriz” diye anlatıyor.
Sovyet Uzay Programı’nda uzaya bakışta yarış, işgal ya da sömürü olmamasına dikkat çeken Alpaslan, “Böylece uzay teknolojileri bakımından geriden gelen ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki motivasyon farkı daha iyi açıklanabilir” diyor. Alpaslan bu durumu daha iyi anlamak için Sovyet bilimkurgu romanları ve filmlerini ABD menşeili muadilleriyle kıyaslamak gerektiğini de ekliyor.
NEDEN UZAYA ÇIKIYORUZ?
Alpaslan; Sovyetler Birliği’nin uzay programı hakkında getirilen “Ekonomik olarak işlerin yolunda gitmediği zamanlarda dahi halka bir propaganda aracı sunabilmek için anlamsız yatırımlar yaptı” eleştirilerini ise şöyle değerlendiriyor: Bu eleştiri genelde burjuva-liberal odaklarca dile getiriliyor. Son dönemlerde Sovyetler’in uzayı bir diplomasi aracı olarak da kullandığını, Intercosmos programıyla bilimsel yanının yanı sıra müttefik ülkelerle ilişkileri de amaçladığını biliyoruz. Tüm bunlar genel itibariyle Sovyet uzay programının motivasyon noktasını değersizleştirmiyor.
Uzay programlarının pek çok ülke için önemli bir itibar taşıdığının altını çizen Alpaslan, “Bilimsel çalışmalarda kat edilen mesafeyi ölçmek bize düşmez ancak temel motivasyonlara geri dönmek gerekebilir. Bu sadece Türkiye için değil, her ülke için geçerli bir sorgulama olacaktır” diyor. Alpaslan, devletler için bir yarış ve ‘itibar’ meselesine dönmüş uzay programlarına dair bir sorgulama için ise şu soruları yöneltiyor: Uzayı bir itibar ya da yarış meselesi olarak mı görmeli? Yoksa Tsiolkovski’nin “Dünya insanlığın beşiğidir, ancak insan sonsuza kadar bu beşikte yaşayamaz” sözünü hatırlayarak mı gökyüzüne bakmalı? Dünya kapitalizmin yarattığı vahşet ile yok oluşu yaşarken uzaya çıkan bir insanın fotoğrafını görmek bize neler hayal ettirebilir? Sermaye ‘uzay turizmi’ ile atmosferin ötesini de pazarlaştırıyorsa hayal gücümüz bizi ne kadar öteye götürebilir?
Evrensel'i Takip Et