Adalet Bakanı Tunç: AİHM Demirtaş, Kavala ve Atalay kararlarına siyasi yaklaşıyor
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkındaki AİHM kararıyla ilgili konuştu. Can Atalay konusuna da değinen Tunç, AİHM bu davalara siyasi yaklaşıyor" dedi.
Fotoğraf: DHA
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkındaki AİHM kararıyla ilgili konuştu. Can Atalay konusuna da değinen Tunç, AİHM bu davalara siyasi yaklaşıyor. Kararı ortaya çıkaran deliller hukuki açıdan değerlendirmiyor” dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu sabah CNN Türk'te gündeme dair açıklamalar yaptı. Tunç, cezaevinde tutuklu bulunan Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Can Atalay’ın hukuki durumlarına ilişkin konuştu.
Kavala ve Demirtaş’ın davaları için Tunç, “AİHM bu davalara siyasi yaklaşıyor. Kararı ortaya çıkaran deliller hukuki açıdan değerlendirmiyor” iddiasında bulundu.
Tunç, Atalay için ise “Atalay'ınki seçimden önce başlayan bir dava. Anayasal düzene karşı suçlar Atalay'ınki. Bu suçlar kanunla düzenlenmiş. Terör suçları şu şu maddelerdir deniyor” dedi.
Yargıtay’ın AYM’nin kararını tanımamasından doğan yargı krizine ilişkin de açıklamalar yapan Tunç, krizin Anayasa’dan kaynaklandığını ileri sürdü.
"AİHM KARARLARINA UYMA ORTALAMAMIZ YÜZDE 89"
Demirtaş, Kavala kararlarının gündeme getirilerek eleştiriye maruz kaldıklarını söyleyen Tunç; “Avrupa İnsan Hakları kararına tüm ülkeler bakımından34 bin ihlal kararı var. 25 bin 407 karara tüm ülkeler bakımından uyulmuş. Tüm ülkelerin uyma ortalaması yüzde 79. 4374 ihlal kararı var. Türkiye'nin kararlara uyma ortalamamız yüzde 89. Tüm ülkelerinkinden fazla. 2012'den bu yana Türkiye için mahkemeye 90 bin başvuru var ve 1054 ihlal kararı verilmiş. Türkiye için mahkemeye 90 bin başvuru var ve 1054 ihlal kararı verilmiş” dedi.
KAVALA, DEMİRTAŞ, ATALAY KARARLARI
AİHM'nin Kavala Demirtaş davasına siyasi yaklaştığını savunan Tunç şunları söyledi; “Kararı ortaya çıkaran deliller hukuki açıdan değerlendirmiyor. Türk yargımız bu davalardaki kararlar Yargıtay'dan geçmiş olan kararlar.
Anayasamızda yüksek mahkemelerimiz var. AYM de yüksek mahkemeler kısmında sayılıyor. Hepsinin görev alanları belli. AYM Yargıtay arasındaki görüş farkı sebebi anayasamızın bazı maddelerinin son değişikliklerle bireysel başvuru ile birtakım sorunlar ortaya çıktı. Kanun koyucu sorun çıkmasın diye hükümler de koymuştu. Anayasada vekillerin tutukluluğu konusunda suçüstü olan ağır cezalık suçlar hariç deniyor. Atalay'ınki seçimden önce başlayan bir dava. Anayasal düzene karşı suçlar Atalay'ınki. Bu suçlar kanunla düzenlenmiş. Terör suçları şu şu maddelerdir deniyor. AYM diyor ki Anayasa'nın 14. maddesindeki suçlar belirsiz diyor, Yargıtay da bu suçlar düzenlenmiştir diyor. Daha önce de uygulamaları var zaten diyor. 83 ve 14. maddesini uygulanmaz hale getiriyorsunuz diyor.
Kanunlar arasında farklılık var. Bunu da meclis düzeltebilir. Vatandaşlarımıza "seçimden önce işlenen bir terör suçu dokunulmazlık kapsamında olsun mu olmasın mı?" sorusunu soruyoruz. Anayasa olamaz diyor. Bu suçun neler olduğunu yazmanız lazım diyor, Yargıtay da var diyor.”
“SORUNUN KAYNAĞI ANAYASA"
“İki mahkemenin de yıpratılmaması lazım” diyen Tunç “AYM kararları kadar Yargıtay kararları da bağlayıcıdır. Verilen bir karar noktasında iki mahkememiz anayasa maddelerini farklı yorumluyor. Sorunun kaynağı anayasa. 184 kez değişiklik yapıldı. AYM'nin yapısında adliye mahkemelerinde verilen kararların da gitmesini sağlarsanız süper bir uygulama olur. AYM'ye gelen bireysel başvuruları Yargıtay ve danıştay'dan gelen üyeler incelesin diye bir hüküm olabilir” ifadelerini kullandı.
“8. YARGI PAKETİ”
“8. Yargı Paketi”nin henüz taslak aşamasında olduğunu söyleyen Tunç; “Son şekli verilmek üzere. Uzun süredir çalışma gerçekleştiriyoruz. Cevdet Yılmaz başkanlığında değerlendirdik. Yakın zamanda vekillerimize sunulacak. Takvim çok uzamaz. Meclis ara vermeden, Şubat sonu gibi Meclis'te görüşülür. Çok sayıda kanunda değişiklik yapılıyor. Uyum düzenlemeleri var. Toplumda cezasızlık algısı yaygın. Bunu ortadan kaldıracak düzenlemeler var. İki yıl ceza alan biri bunun koşullu salı verilmesi bunun yarısıdır. Bazı suçlarda dörtte üçtür. 2 yıl ceza alan biri 1 yıl sonra koşullu salıverilme süresi dolar. Denetimli serbestlik de 1 yıl. Öyle olunca hiç cezaevinde kalmamış olur” dedi.
“2 YIL CEZA ALMIŞSA 5 AY CEZAEVİNDE KALSIN”
1 Yıllık denetimli serbestlik yerine oran getireceklerini ifade eden Tunç şunları söyledi; “2 yıl ceza almışsa en az 5 ay cezaevinde kalsın istiyoruz. Ceza ile oranlı denetimli serbestlik getirilsin istiyoruz. 3 yılı da geçmesin.
Bizimki taslak çalışması. Meclis'e gidince meclis grubu da muhalefet ile görüşüyor. Toplumun genelini ilgilendiren siyasi tarafı olmayan konular bunlar. Meclis'e gidince komisyonlarda tartışılıyor. Parti temsilcileri ile tartışılıyor ve karara bağlanıyor. Bir takım değişiklikler olabiliyor. En doğru kararı verebilmek en önemlisi. Başka düzenlemeler de var. 70'e yakın madde. Temyiz süreleri bunlardan biri. Farklılık arz ediyor bu süreler. Tamamını standarda bağlıyoruz. 2 hafta diyoruz. Sadeleşme olmuş olacak. Hukuk profesörleri ile çalıştık. Bir kısmı tebliğden bir kısmı yüze karşı okunmadan başlıyor bu ayrımı da kaldırdık.”
“GAZETECİNİN SUÇ İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ YOK”
“Basın önemli. Herkesin düşüncesini özgürce ifade edebilmesi lazım” diyen Tunç devamında “Gazetecinin suç işleme özgürlüğü yok. Yazdığı suç teşkil ediyorsa, gazeteci için de yargı söz konusu oluyorsa. terör propagandası olursa bu özgürlük kapsamında değerlendirilemez. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok.
Dünyada kanunlarla basın özgürlüğü belirlenmiştir sınırları. Meclis'imiz de düzenlemeler yaptı. Haber sınırını aşmayan düşüncelerin suç teşkil etmeyeceği ifadesini kanuna koyduk. Öyle yazılarla karşılaşıyoruz ki, vatandaşı rahatsız eden, hakaret içeren açıklamalar oluyor. Dezenformasyon da söz konusu olabiliyor. Halkı yanıltıcı bilgiyi yayanlara karşı yargı olaya el koyar” dedi.
HRANT DİNK CİNAYETİ
Hrant Dink cinayeti tetikçisi Ogün Samast’ın bırakılmasıyla ilgili konuşün Tunç şunları söyledi; “90'lı yıllar boyunca gazeteci cinayetini yaşadık. Hrant Dink cinayeti ile de acı yaşadık. Tetikçi 18 yaşından küçük olduğu için çocuk statüsünde yargılandı. 22 yıl ceza aldı. İnfaz süresini tamamlayınca oradaki iyi halli olmaması gerekçesi ile, oradan da ceza aldı. 24 yıla varan cezası oldu. Denetimli serbestlikten de yararlanmadı. Lehe olan hükümlerden yararlanmadı. İnfaz süresini tamamlayınca da tahliye oldu. FETÖ'den dolayı bir dava daha açılmıştı. O yargılamada da hüküm verildi. Samast'ın dosyası ile ilgili yeniden suç duyurusunda bulunuldu. Terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılamaları devam ediyor. Tekrar cezaevine girmesi yargılamanın vereceği karar. Böyle bir karar da olabilir.”
Bakan Tunç, cezaevinden af talepleriyle ilgili, "Şu anda gündemimizde böyle bir durum söz konusu değil. Disiplin affıyla ilgili de herhangi bir çalışma yok” dedi. (HABER MERKEZİ)