20 Ocak 2024 16:20

Hekimler ve avukatlardan ortak deprem çalıştayı: Afeti felakete çeviren sistemdir

İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Barosu ortaklaşa deprem konulu kongre düzenliyor. 2 gün sürecek kongrede çözüm yolları tartışılıyor.

Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

Paylaş

Türk Tabipleri Birliğine (TTB) bağlı İstanbul Tabip Odası (İTO) ve İstanbul Barosu, "Öncelikli Bir Halk Sağlığı Sorunu, İstanbul - Marmara Depremi" konulu kongre düzenleniyor.

İstanbul Barosu'nda gerçekleştirilen etkinlik, depremi bir halk sağlığı sorunu olarak ele almayı ve çeşitli çözüm yolları oluşturmayı amaçlıyor. Farklı başlıklarla sürdürülecek panellerden oluşan etkinlikte beklenen İstanbul - Marmara depreminin yaratacağı yıkımın azaltılması ve önlenmesine yönelik, sağlık alanında yapılması gerekenler belirleniyor ve bunların hayata geçmesini sağlayacak mücadele yöntemleri tartışılıyor.

“DEPREM BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR”

Etkinliğin açılış konuşmasını İTO Yönetim Kurulu Başkanı Nergis Erdoğan, İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç ve İstanbul Depremine Yönelik Sağlık Hizmetinin Yapılanması Çalışma Grubu Dr. Hasan Oğan yaptı. Konuşmacılar açılış konuşmasında Maraş merkezli 6 Şubat depremi sırasında ve deprem sonrasında hâlâ süren sorunları hatırlattı, beklenen Marmara Depremi için harekete geçmenin önemini bir kez daha vurguladı.

"Deprem ve Afet" başlıklı ilk oturumun başkanlığını İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nergis Erdoğan yaptı. Oturum içerisinde Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Dalından Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz "Halk Sağlığı Açsından Deprem ve Afet" başlıklı sunumunun gerçekleştirdi. Yavuz, deprem ve halk sağlığı arasında derin bir ilişki olduğundan söz ederek depremden sonra halk sağlığının ciddi yara aldığını söyledi. Halk sağlığını korumak için depremden sonra değil depremden önce konuşulması gerektiğini vurgulayan Yavuz, "Deprem öncesi sağlık hizmetlerimizin boyutu önemli, bugün Türkiye'de hastanelerin yüzde 37'si özel sektörde. Özel sektörün en çok yoğunlaştığı il de İstanbul. Türkiye'de sağlık hizmeti açısından bir eşitsizlik var. Biz tüm Türkiye'de bu sağlık hizmetine erişim eşitsizliğini çözemedikçe daha çok önlenebilir sağlık sorunuyla karşılaşacağız" dedi.

Ardından ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Sibel Kalaycıoğlu Afetlerle Yoksullaşma ve Sosyal Kırılganlık başlıklı sunumunu yaptı. Kalaycıoğlu doğal afetlerden en çok yoksulların etkilendiğini söyleyerek, "Doğal tehlikelerin sonucunda ortaya çıkan afetler sonucu olan ölümlerin yüzde 95'i dünya nüfusunun yüzde 66'sının yaşadığı yoksul ülkelerde meydana gelmektedir. Düşük gelire sahip ülkelerde her afette ortalama 3 bin kişi can verirken, yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde bu sayı 500'e kadar düşmektedir. Yoksulların risk altında olma nedenleri arasında genellikle tayfun veya fırtınaların etkilediği sahil kesimlerinde, deprem kuşağı üzerinde, toprak kayması olabilecek yerlerde veya tehlikeli endüstriyel birimlere yakın yerlerde yaşamaları, ekonomik nedenlere bağlı olarak gerekli standartlara sahip olmayan evlerde oturmaları ve afet anında hayat kurtarıcı davranışlar konusunda eğitimsiz olmaları sayılabilir" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de afetlerden olan ölümlerin yüzde 65'inin depreme bağlı olduğunu söyleyen Kalaycıoğlu, "Bir toplumun sosyal dokusunun dayanıklılığı, o toplumun bir afete karşı sosyal olarak daha az zarar görebilir ve afet olması durumunda daha hızla iyileşebilir olmasına işaret etmektedir" dedi.

“AFETİ FELAKETE ÇEVİREN SİSTEMDİR”

Kafkas Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünden Doç. Dr. Aykut Aykutalp ise "Felaket Kapitalizmi Bağlamında Depremi Yeniden Düşünmek" konulu sunumuyla sistem ve deprem sonrasında ortaya çıkan yıkımın sebepleri arasındaki bağlantıyı inceledi. Depremin doğal afet ya da toplumsal felaket olması arasındaki farkı tartıştı. Kendisinden önceki konuşmacılar gibi depremin bir kader olmadığına vurgu yapan Aykutalp, "Doğal afet ve deprem bizim birinci gündemimiz olmakla beraber iklim kriziyle beraber tüm ülkeler çeşitli problemler yaşıyor" ifadelerini kullandı. Afetlerin kültürel, ekonomik toplumsal arka planları olduğunu anlatan Aykutalp, "Bunu toplumsal felakete çeviren içinde bulunduğumuz toplumun ekonomik, toplumsal, kültürel örgütlenme biçimleridir" diye konuştu.

DEPREM SONRASI SAĞLIK HİZMETLERİ

İlk oturumun ardından "Depreme Bağlı Afetler, Sağlık Hizmetleri, Hazır Olma" başlıklı ikinci oturum başladı. Oturum başkanlığını İstanbul Eczacılar Odasından Simla Dilara Sezgin yaptı. Oturum kapsamında TTB Halk Sağlığı Kolundan Prof. Dr. Mehmet Zencir "Afetler Sağlık Hizmetlerini Nasıl Etkiliyor?" başlıklı sunumunu yaptı. Diş Hekimi Cem Solmaz ve Eczacı Bilge Çalışkan ise aynı soruyu diş hekimliği ve eczacılık hizmetleri açısından sorarak birer sunum gerçekleştirdi. Bu oturumda geçmiş depremlerde alınmayan önlemler nedeniyle aksayan sağlık hizmetlerine vurgu yapıldı, TTB'nin 6 Şubat depremlerinin ardından verdiği seyyar sağlık hizmetleri örnek verildi. Beklenen Marmara Depremi açısından alınmayan önlemler tekrar hatırlatıldı.

BİR YIL SONRA DEPREM BÖLGESİ

Üçüncü oturumda ise neredeyse üzerinden bir yıl geçen Şubat 2023 depremleri konuşuldu. Oturuma Hatay Tabip Odası'ndan Dr. Sevdar Yılmaz, Adıyaman Tabip Odası'ndan Dr. İsmail Tosun, İstanbul Diş Hekimleri Odası'ndan Işıl Karataş ve İstanbul Eczacı Odası'ndan Simla Sezgin katıldı. Deprem bölgelerinden katılan hekimler illerinde nitelikli sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan sıkıntıları ve günlük yaşam açısından mevcut durumu anlattı. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Engelli 82 yaşındaki hasta mahpus Fahrettin Keleş için tahliye talebi

SONRAKİ HABER

Direnişteki Agrobay işçilerine ‘İz Bırakanlar’ ödülü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa