Lenin ve Devlet: Proletarya Diktatörlüğü ve Sovyet Demokrasisi
"...Nitekim bir sınıf olarak proletarya da “Devletin yok olup gitmesi” sürecinde, “sınıf egemenliği organını” ele geçirerek egemen sınıflara karşı üstünlük sağlayabilir."
Fotoğraf: Wikimedia Commons
Kansu YILDIRIM
Lenin, Marksist düşünceyi sistemleştirerek somutlayan, siyasi ve iktisadi koşullar eşliğinde konjonktürün tahlilini yapan, ancak pratiğini somut durumun sınırlarına hapsetmeden strateji ve taktikler geliştirerek proletaryaya siyasal alanda manevra imkanları kazandıran, teorisyen ve pratisyen özelliklerinden müteşekkil bir devrimcidir. Lenin, yaratılmış bir ikon değil, aksine, burjuvazinin yerküreye yayılırken ve hükmederken kullandığı tüm araçları devirmeyi görev bilmiş bir ikonoklasttır. Lenin, ölümünün 100. yılında yaşayan bir devrimcidir!
EKİM DEVRİMİ MOMENTİ
Dünya siyasal tarihinde veya Marksizmin uzun tarihsel seyrinde Lenin’in özgünlüğünü kavramanın yegane yolu, siyasal zekası ile örgütçü potansiyelinin olgunlaşarak kesiştiği Ekim Devrimi’ni, öncesiyle ve sonrasıyla anlamaktan geçer. Ekim Devrimi’ni büyük toplumsal kırılmalar veya bunalımlar yaratan diğer olaylardan ayıran unsur ise, devrimi izleyen süreçte inşa edilmeye çalışılan -Lenin’in ifadesiyle- “yeni tip devlet” ve “yeni tip demokrasi”dir.1
Ezilen emekçi halk sınıflarının tarihsel hafızasına nakşolan “Bütün iktidar Sovyetlere!” sloganı, gerçekte “devletin dümeninin başına” artık proletaryanın geçeceğini gösteren işaret fişeğidir. Yeni tip devlet ve yeni tip demokrasi, burjuva demokrasisinde formaliteye dönüşmüş temsil ilişkilerinin değişimini hedefleyen, burjuvaziyi yönetim ve denetim süreçlerinin tüm kademelerinden tasfiye etmeyi amaçlayan, bir bütün olarak sınıflı topluma son verecek bir momenttir - proletarya iktidarının bileşimidir.
Kapitalist sınıf ilişkilerinin ortadan kaldırılıp sosyalist üretim ilişkilerinin yerleştirilmesinde “yeni tip devlet” zorunu bir uğraktır. Burjuvazinin egemen sınıf pozisyonuna son verilirken zor aygıtlarının mutlak kontrolü gereklidir. Ezen sınıfların ezilmesinde, burjuvazinin her tür siyasal karar mekanizmasından dışlanmasında, üretimin ve planlama ile siyasi ve iktisadi denetimin işçi sınıfının kontrolünde olmasında devlet aygıtı kritik öneme sahiptir.
Lenin’in proletarya diktatörlüğü yani yeni devlet tipine dair düşüncesini şekillendiren Marksist teorik öncüller, Marx’ın 1852 yılında Weydemeyer’e yazdığı mektupta, Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i ve Engels’in Anti-Dühring eserlerinde görülebilir. Lenin, “egemen sınıf olarak örgütlenmiş proletarya” düşüncesini Marx’ın proleter devrime ilişkin metinlerinden hareketle geliştirmiştir.
ÖNCÜL 1: DEVLET AYGITI
Marx, 18 Brumaire’de siyasi rejim, siyasi strateji ve siyasal iktidar konularına eğilmek dışında, “Çağının en büyük ve biricik siyasal örgütlenmesi” olan devleti de betimlemeye çalışır ve onun karmaşık yanları üzerinde durur:
Askeri ve bürokratik muazzam örgütü ile, karmaşık ve yapma devlet mekanizması ile, yarım milyon insandan bir memurlar ordusu ve bir ikinci 500 bin askerlik ordusu ile, bu yürütme gücü, Fransız toplumunun bütün bedenini bir zar gibi saran ve bütün deliklerini tıkayan bu korkunç asalak yapı… (...) Bütün siyasal devrimler, bu makineyi kıracakları yerde, yetkinleştirmekten başka bir şey yapmadılar.2
Devlet aygıtı, “karmaşıklığıyla”, “hiyerarşi sistemleriyle” ve “askeri ve bürokratik mekanizmalarıyla” burjuva sınıflarının ortak çıkarlarını diğer sınıfların genel çıkarı biçiminde örgütlerken, başka bir sınıf tarafından ele geçirilmesini de güçleştirecek şekilde donatılmıştır. Lenin de Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi’nde “Devlet makinesi, yönetim aygıtı ve organı, her zamankilerdir: Sürekli ordu, polis, pratik olarak görevden alınamaz, ayrıcalıklı, halkın üstüne konmuş memurlar topluluğu” diyerek kapitalist devlet aygıtının benzer niteliklerini sıralar.
ÖNCÜL 2: DİKTATÖRLÜK
Marx’ın 1852 yılında Weydemeyer’e yazdığı mektupta, “toplumdaki sınıfların varlığını” ve “kendi aralarındaki mücadeleleri keşfetme onurunun” kendisine ait olmadığını, burjuva tarihçilerinin ve iktisatçılarının sınıflar mücadelesini ve iktisadi anatomisini kendisinden çok önce ortaya koyduğunu yazar. Marx’ın farkı, “Sınıf mücadelesinin zorunlu olarak proletarya diktatörlüğüne götürdüğünü”, “(yalnızca) bu diktatörlüğün kendisinin tüm sınıfları ortadan kaldırabileceğini” ve “sınıfsız topluma geçişte” gerekli olduğunu belirtmesidir.3
ÖNCÜL 3: ZORUN GÜCÜ
Lenin, Devlet ve Devrim’de, “Sınıflı toplumdan sınıfsız topluma geçiş” sürecinde proletarya diktatörlüğünün zorunluluğunu serimler. Devletin “yok olup gitmesi” için bu aygıtın ilgası ve sönümlendirilmesi gereklidir. Engels’in Anti-Dühring’teki çerçevesine şu sözlerle işaret eder: “Proletarya devlet iktidarını ele geçirir ve üretim araçlarını ilk aşamada devlet mülkiyetine dönüştürür. Ama böylece, proletarya olarak kendisini ortadan kaldırır, tüm sınıf farklılıklarını ve sınıf karşıtlıklarını ortadan kaldırır”.4 Lenin’in ifadesiyle “Proletarya, hem sömürücülerin direnişini ezmek için, hem de sosyalist ekonomiyi örgütleme işinde geniş halk kitlelerine önderlik etmek için, devlet iktidarına, merkezi bir zor örgütüne, bir şiddet örgütüne gereksinim duyar”.5
YENİ TİP DEVLET
Devletin temel karakteristik özelliği, tarihteki varlığının, sınıf karşıtlıklarının giderilemezliğinin bir neticesi olmasıdır. Nitekim bir sınıf olarak proletarya da “Devletin yok olup gitmesi” sürecinde, “sınıf egemenliği organını” ele geçirerek egemen sınıflara karşı üstünlük sağlayabilir. Aslında bu bir zorunluluktur çünkü aksi halde “çok küçük bir azınlık için, zenginler için demokrasi” yani “kapitalist demokrasi” devam eder ve “belirli bir sınıfın ezilmesine yönelik güç” anlamına gelen devlet, ezilen sınıfları ezmeye devam eder. Toplumsal üretim araçlarının mülkiyetinin azınlığın elinde olduğu bir toplumda, ezen sınıfları ezmek için gerekli şiddet kapasitesi devlet aygıtı vasıtasıyla sağlanır.
Proletaryanın devlet aygıtına hükmetme amacı açık ki farklıdır. Proletarya diktatörlüğünün inşası tamamlandığında sınıfsız topluma geçiş için imkânlar oluşacaktır. Başka türlü söylersek, insanlığı ücretli kölelikten kurtarmak için ezen ve sömürülen sınıfları baskı altına almak, bunların direncini zor yoluyla kırmak gerekir, bunu yapabilmek için de özel bir baskı mekanizmasına ihtiyaç vardır;6 ne var ki bu bir geçiş devletidir, artık sözcüğün gerçek anlamıyla bir devlet değildir.7 Yeni tip devletten bahsedilebilecek aşama tam da burasıdır ki, proletarya diktatörlüğü de buna denk düşer.
Lenin “asalak devletin” ilgasını “emeğin iktisadi özgürleşmesinin” siyasi ön koşulu olarak değerlendirmektedir. Devlet ve özgürlük kavramları birbirlerine zıt olsa da, Lenin bunun ancak devrimin çözebileceği türden bir çelişki olduğunun farkındadır.
YENİ TİP DEMOKRASİ
Toplumsal üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete son verecek yeni tip devlet, burjuvazinin siyasal ve toplumsal egemenliğinin ortadan kaldırıldığı yeni tip demokrasinin yapı taşlarını oluşturur. Lenin, bu çerçevede “Devrimimizde Proletaryanın Görevleri” makalesinde yeni tip demokrasinin içeriğini genel hatlarıyla şöyle özetler:
- Parlamenter bir cumhuriyetin değil, İşçi, Tarım İşçisi ve Köylü Vekilleri Sovyetleri Cumhuriyetinin tüm ülkede, tepeden tırnağa kurulması,
- Polisin, ordunun ve bürokrasinin kaldırılması,
- Tüm memurların, seçimle iş başına gelip herhangi bir zaman görevlerinden alınabilecek olması ve aylıklarının ehil bir işçinin ortalama aylık ücretini aşmaması,
- Tarım programındaki ağırlığın Tarım İşçileri Vekilleri Sovyetlerine kaydırılması,
- Toprak mülkiyetine bütünüyle el konması,
- Ülkedeki tüm toprakların kamulaştırılması ve kullanım yetkisinin tarım işçileri ile köylü vekillerinin yerel Sovyetlerine verilmesi,
- Yoksul Köylü Vekilleri Sovyetinin ayrı biçimde örgütlenmesinin sağlanması
- Ülkedeki tüm bankaların ivedilikle tek bir ulusal banka halinde kaynaştırılması ve üzerinde İşçi Vekilleri Sovyeti denetiminin kurulması,Toplumsal üretimin ve ürünlerin dağıtımının İşçi Vekilleri Sovyetinin denetimine verilmesi.8
Bu programdan açıkça görülebildiği üzere, Proletarya Diktatörlüğünün inşasından sonra yeni tip demokrasiyi burjuva demokrasisinden farklılaştıran unsur, devlet yönetiminin ilgili aşamalarında doğrudan temsil ve katılımdır. Lenin, devlet denetiminin yeniden örgütlenmesi üzerine aldığı notlarda merkezde ve yerel bölgelerde bir işçi organı ya da işçilerin katılımını sağlayan organ ile denetleyicilerin olması gerektiğinden bahseder. İşçilerin katılımı eşliğinde merkezi ve yerel organlar oluşturulduktan sonra yurttaşların şikayetleri üzerine teftişler yapılacak, bürokratizmle mücadele için ve makamın verdiği yetkilerin kötüye kullanılmasına karşı tedbirler alınacak, bir yandan da emek üretkenliği arttırılacaktır.9
"KEŞFEDİLEN GERÇEK YOL"
Lenin, Sovyet devrimini tamamlanmış bir ikondan ibaret saymaz. Devrimin katkıları kadar eksiklerini de öz eleştiriyle birlikte ifade eder. Yaptığı bir konuşmada “Ülkemizde Sovyet iktidarının örgütlenmesinde birçok aksaklık bulunduğunu iyi biliyoruz” der ve “Sovyet iktidarı, mucizeler yaratan bir sihir değildir” diye özellikle vurgular.10 Zira “Cehaleti, kültürsüzlüğü, barbarca bir savaşın sonuçlarını, yağma dolu kapitalist düzenin ürünü olan kötülükleri hemen öyle bir gecede yok (etmek)” mümkün değildir. Bununla birlikte, sosyalizme geçişi hızlandırma, işçi ve köylülerin üretimi ve denetimi kendi ellerine alma olanaklarını ancak Sovyet tipi devlet ve yeni tip demokrasi sağlayabilir. Sovyet iktidarı, Lenin’in ifadesiyle, sosyalizme gidişin “emekçi halk yığınları tarafından keşfedilen yoludur” ve bu nedenle de “Gerçek olan yoldur/gerçek yol budur”.11
1- V.I. Lenin, Halkın Devlet Yönetimine Katılımı Üzerine, çev. Metin Çulhaoğlu, Yordam Kitap, s. 127.
2- Karl Marx, Louis Bonaparte’in 18 Brumaire’i, s. 120-121.
3- V.I. Lenin, Devlet ve Devrim, çev. M. Salim Spatar ve Celal Üster, Yordam Kitap, s. 49-50.
4- V.I. Lenin, Devlet ve Devrim, s. 29.
5- V.I. Lenin, Devlet ve Devrim, s. 49.
6- V.I. Lenin, Devlet ve Devrim, s. 114.
7- V.I. Lenin, Devlet ve Devrim, s. 116.
8- V.I. Lenin, Halkın Devlet Yönetimine Katılımı Üzerine, s. 11-12.
9- V.I. Lenin, Halkın Devlet Yönetimine Katılımı Üzerine, s. 169.
10- V.I. Lenin, Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü, s. 148-149.
11- V.I. Lenin, Halkın Devlet Yönetimine Katılımı Üzerine, s. 183.