KESK Genel Kurulu: ‘Emekçi’ vurgusu zayıf kaldı
Kamu emekçilerinin sorun ve talepleri konusunda yürütülen tartışmalar zayıf kalırken insanlığın gelişimi, KESK’te neden eş başkanlık, kadın meclisi ve genel meclisin olduğu uzunca konuşuldu.
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Ankara’da yapılan KESK’in 11. Olağan Genel Kurulunda emekçilerin sorunları ve talepleri etrafında bir mücadele hattı tartışması zayıf kalırken, eş başkanlık ve meclisler siyasi gerekçelerle savunuldu. Bazı delegeler ise mücadelenin iş yerlerinden örülmemesinden kaynaklanan sorunlara dikkat çekti.
KESK’e bağlı sendikaların eylül-aralık ayları arasında yapılan genel kurullarının ardından KESK’in 11. Genel Kurulu Ankara’da yapıldı. KESK’e bağlı sendikaların genel kurullarındaki tartışmaların zayıflığı KESK Genel Kuruluna da yansıdı. Kamu emekçilerinin sorun ve talepleri etrafında bir mücadele hattını örgütleme konusunda yürütülen tartışmalar zayıf kalırken, insanlığın gelişimi, KESK’te neden eş başkanlık, kadın meclisi ve genel meclisin olduğu uzunca konuşuldu.
Bu meclislerin yapısına ilişkin eleştirilerdeki en önemli nokta ise konfederasyon adına önemli eylem kararları alan bu meclislerin üyelerinin; sendika başkanı, yöneticisi ve iş yeri temsilcisi gibi kararların uygulanmasından sorumlu olmamasıydı. Bu durum sıkça sendika üyelerinden uzak ve yukarıdan alınan eylem kararları üzerinden de bugüne kadar eleştiri konusu olmuştu.
BÜROKRATİKLEŞME VURGUSU
Genel kurulda meclis gibi modellerin sendikal demokrasiye zarar verdiğine ve bürokratikleşmeyi beraberinde getirdiğine işaret eden bir delege, “Emekçi sendikacı ne yapıyor diye soruyorsa, sendikaya yabancılaşmıştır. Bizde demokratik merkeziyetçilik var ama demokratik kısmı yok. Genel meclislerde ne yapılıyor? Kadın meclisinde çıkarılan sonuç bildirgesinde kadınların kendilerini, sorun ve taleplerini bulabilecek bir sonuç bildirgesi çıkıyor mu? KESK genel meclisinde, kadın meclisinde bürokratik yapı budur. Emekçiler adına karar alıp talep olarak önüne koyamazsınız” dedi.
Meclisin siyasi gruplarca belirlendiğini ifade eden bir delege de “Birçok soruna tepeden inme çözümler veriliyor. Emekçilerin katılmadığı, taleplerini konuşmadığı bir ortamda sendikanın gelişmesi, değişmesi mümkün değil. İş yerinde pratikte somut acil bir mücadele hattı oluşturmak elzemdir” dedi.
SON RAPORDA EŞ BAŞKANLIK ÇALIŞMASI
Kadın meclisinin bir sendika için işlevsizliği eleştirilerine yanıt veren ve uzun süredir yönetimde olan gruba göre kadın meclisleri kadınların mücadeleye katılımının yegane yoluydu. Örneğin bir delege, “Daha işler hale getirebiliriz. Kaldırmak yerine geliştirmeliyiz. Çünkü kadın kıyımı ayyuka çıktı. Kadınlar hedefte” dedi.
Kadın meclisini eleştiren bir delege ise “KESK kadın meclisinin son toplantısının raporuna baktığımızda, ‘Eş başkanlık getirilmesi için tüzük çalışması yapar’ denilmiş. Bizi bölen unsurları kaldırmalıyız. İhtiyacımız, bütün yaşadığımız sorunlara karşı birleşeceğimiz yerler iş yerleridir” dedi.
"KESK BİR SINIF ÖRGÜTÜDÜR"
Bir delege de genel meclis, kadın meclisleri ve eş başkanlık tartışmalarının emekçilerin gündemi olmadığını vurguladı. KESK’in bu anlamda sivil toplum örgütü, dernek, vakıf ve hatta siyasi parti gibi olduğunu ama sendika olamadığını belirten delege, “KESK, bir sınıf örgütüdür. İşçilerin kıdem tazminatını yerel seçimlerden sonra gasbetmek istiyorlar. Hepimizi sözleşmeli memurlar yapacaklar. Bunlar önümüze getirildiğinde eş başkanlığı mı konuşacaksınız? Şimdi önümüzde fırsat, iş yerleri gezelim. İnsanlar size mücadelede örgütlenir. KESK olarak mücadeleye önderlik etmek zorundasınız” dedi.
Genel kurulda öne çıkan eleştirilerden biri de KESK’in emekçileri birleştirecek bir programı emekçilerin önüne koymamasıydı. Sendikaların birleşik mücadeleyi örme görevi olduğunu söyleyen bir delege, çalışma raporunda yalnızca bir kez bahsedilmesine tepki gösterdi.
Farklı sendikalarla deprem bölgesinde bir araya geldiklerini, ortak hareket ettiklerini anlatan bir delege de “Sosyal medyada Eğitim-Bir-Sen ile görüştüğümüze dair bir fotoğraf paylaştık. Altına nasıl görüşürsünüz diye yorumlar yapıldı. Hani birleşik mücadeleyi savunuyordunuz?” diye tepki gösterdi.
"KESK YAŞLANDI, MÜCADELEYE KATILIM DÜŞTÜ"
Öte yandan kamu emekçilerinin sayısı artarken, KESK’in 3 yılda nispeten kazandığı üye sayısının mücadeleye katılan üye sayısına olan tezatlığı da eleştiri konusuydu. Bir delege genç, kamu emekçilerinin sendikalara güvenmediğini anlatarak, “Bütün konfederasyonları aynı kefeye koyuyorlar. Sorunların farkındalar gayet ama nasıl çözeceklerini bilmiyorlar” dedi.
KESK’in hep aynı eylemler ve açıklamalar yaptığını söyleyen bazı delegeler de bu eylemlere üyelerin, hatta yöneticilerin bile katılmadığını söyledi. İktidarın suistimal ettiği 3600 ek göstergenin 2008’den sonra memur olanları kapsamadığını fakat mücadelenin devam ettiğini dile getiren bir delege, “Sendikal hareketin ne yapacağını iktidar çizdi. Genç memurları bu şekilde mücadelede ortaklaştıramazsın. Merkezi bir talep olarak örgütleyeceğimiz bir plan yapmak gerekiyor” dedi.
"TİS SENDİKANIN MAYASIDIR"
Toplu sözleşme ise belki de en az gündem olan konuydu. Bir delege sendika ve konfederasyonların kuruluş amacının emekçilerin birliği ve toplu sözleşmeler olduğunu anlatarak, “TİS emekçilerin bütün haklarını kapsar. Çok basit, geçiştirilecek dönemler değildir” dedi. Bir başkası da, “TİS insanca yaşamın, demokrasi, laiklik mücadelesinin bugünkü mevzisidir. Bu iddiamızdan vazgeçtik, toplu muhalefet yapmaya başladık. Oysa TİS sendikaların mayasıdır. Siz sendikanın ana unsurunu öteleyip toplumsal muhalefeti merkeze alırsanız bir daralma yapmış olursunuz” dedi.