22 Ocak 2024 05:05

Dizeler çağının şairi: İlhan Berk | "Benim çocukluğum olmadı"

Yazım serüveni için “Bu dünyaya yalnız yazmak için bakan bir adamım, benim tragedyam bu. Bundan büyük cehennem mi olur?” der.

İlhan Berk | Fotoğraf: AA

Paylaş

Tarık ÖZYILDIRIM

“İlhan Berk, 1918, Manisa, Boy: 1.70, göz: kara, renk: buğday. Bir insan. Herkes gibi.” Bir şiirine böyle başlar İlhan Berk. O da herkes gibidir, yoksul bir çocukluğu olur ve “Ancak, fakir olan iyi şiir yazar” diyerek yoksulluğuyla şiirinin ilk tohumlarını toprağa atıverir.

Asıl adı Emrullah İlhan Birsen olan İlhan Berk çocukluğunda hem yoksullukla hem de babasızlıkla baş başa kalır. O bu dönem için “Babam ben doğunca çekip gitmiş; bir daha da eve ayak basmamış… Benim hiç çocukluğum olmadı” der. Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz dediği dönem başlar İlhan Berk için.

1920’li yılların savaş sonrası döneminde, o herkesi içine alan yoksulluk çağında, hatırında kalan ağabeyleriyle bir göz odada verdiği yaşam mücadelesi olur. Sekiz, dokuz yaşlarında bir dişçinin yanında işe girerek hayatını sürdürmeye çalışır o dönem.

İlkokul yıllarından başlayan okuma ilgisi ortaokul yıllarında Türkçe Öğretmeni Halime Hanım’ın katkılarıyla bir okuma tutkusuna dönüşür. Daha sonra parasız yatılı sınavını kazanarak Balıkesir Necatibey İlköğretmen Okuluna girer ve ardından Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümünü bitirir. Zonguldak’ta bir dönem öğretmenlik yapar ve buradaki kömür işçileriyle ilgili gözlemlerini şiirine aktarır.

İlk şiirlerinin Manisa Halk dergisinde yayımlandığı yıllar lise dönemleridir… İlk şiirlerinde N. İlhan Berk’i kullanır. Bu N’nin ortaokuldaki aşkı Nesrin’i karşıladığını bir söyleşide dile getirir. Daha sonra Manisa Halkevinin desteğiyle 1935’te henüz 17’sinde ilk şiir kitabı Güneşi Yakanların Selamı yayımlanır. Bu ilk kitabında, özellikle Ahmet Haşim ve Nâzım hikmet etkisi görülür.

Nâzım Hikmet, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal gibi şairlerin etkisiyle çıkardığı bu kitabı daha sonra sahiplenmez İlhan Berk. “İlk kitabım Güneşi Yakanların Selamı bir yana bırakırsak ki ben çoktan bıraktım” diyerek ilk şiirlerini reddeder.

YAZMAK CEHENNEMDİR

İlk kitabıyla artık “Yazmak, cehennemdir” dediği geri dönüşü olmayan bir yolculuğa başlar Berk. Bu yolculuk onun için bir cehennemdir çünkü gördüğü, hissettiği her şeye dizeler bağışlayacaktır. Yazım serüveni için “Bu dünyaya yalnız yazmak için bakan bir adamım, benim tragedyam bu. Bundan büyük cehennem mi olur?​” der.

Cemal Süreya da, İlhan Berk’in bu cehennemini doğrular: “Yazının fena tutsağı. Yeryüzünde her şey yazılmak için varmış gibi geliyor ona. Söz gelimi bardağı bardak olarak değil, yazılacak bir şey olarak görüyor.”

Memet Fuat’ın gözüyle dokunduğu her şeyi şiire dönüştürür Berk. Bir bulutu, bir kurşun kalemi, bir harfi ya da bir sayıyı… Her şeyi şiire dönüştüren bir şiir öğütücüsüdür.

KULLUĞU YOK ETMEK

Berk, 1935-1955 yılları arasında toplumsal çizgidedir. İstanbul Kitabı, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı ve Köroğlu’yla keskin toplumculukla, Marksist bir çizgiyle karşımıza çıkar. “Ozan, düzeltmek için yıkar” dediği noktada sert eleştirilerle şiirinin ilk dönemini sınıf çatışmasına ayırır.

1947’de basılan İstanbul Kitabı’yla sınıfsal farklılıkları Refik Durbaş’ın deyimiyle kalabalıklar içerisinde anlatır. “Sarı uzun yüzlü cesur işçiler / Dört köşe halinde veya dağınık bir şekilde durmuşlar / Hiç konuşmuyorlar / Benim onları birer birer çalıştıkları yerlere götürüp bıraktığım / olmuştur / Hepsi dar kapanık yerlerde, sıkıntılı işlerde çalışırlar / Hepsi deli gibi severler yaşamayı…”

1952’de Günaydın Yeryüzü yayımlanınca komünist propaganda yaptığı ve işçi sınıfını ayaklandırdığı gerekçesiyle yargılanır. Fakat zaman aşımı nedeniyle dava düşer ve Berk beraat eder. 1953’te yayımlanan Türkiye Şarkısı’yla toplumcu çizgisini devam ettirir. Bu kitapları için “Şimdi laf bir yana o üç kitap da Marksist kitaptır, doğrusunu söylemek lazım” der.

1955 Köroğlu’yla içindeki halkı bilinçlendirme isteği isyana dönüşür. Ezilen sınıfı hak aramaları için başkaldırıya çağırır: “Köroğlu’nun sesi ilk / Vur dedi / Arkanızdan gelen ova, su, orman, dağ / Vur, dedi / Vurduk.”

Bu toplumcu dönem için şunları söyler: “Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı ve Köroğlu’nda Orta Anadolu’nun toprak ve insan yoksulluğunu, toprakların ve insanların çaresizliğini dile getirdim.”

Bu bağlamda kulluğu yok etmek ister: “Bu dünyada en güzel şey / Zulüm üstüne seferdi /…/ Cihanda en güzel şey / Kulluğu yok etmekti.”

AKARSU YATAĞINI DEĞİŞTİRDİ

1955’ten itibaren İlhan Berk, şiirini ters yüz eder. Toplumcu somut şiir anlayışının yerini II. Yeni’nin soyut şiiri alır. Şiir anlamak için değil duyulmak içindir dediği döneme girer Berk. Galile Denizi’yle başlayan değişim Çivi Yazısı’yla devam eder. Artık anlamsızlığın anlamını yakalama peşindedir İlhan Berk.

Bu dönüşüm için “Eskiden benim konularım, özgürlük aşk, mutluluk, baskıya karşı koyma ve Anadolu’ydu. Sonra yerini salt aşk alır. Çivi Yazısı ve Otağ’da buna yalnızlık da karışır” der.

Art arda yayımlanan Âşıkane, Şenlikname, Atlas, Kül, Delta ve Çocuk ve diğerleriyle şiirini yeniden yaratır. Aşk da başkadır, yalnızlık da başkadır, ölüm de. Her şeyi şiiriyle yeniden yaratır Berk. “Ben zaten her şiirde, her kitapta yeni şiir yazıyormuşum, duygusuna kapılırım” der.

Nâzım Hikmet ve Orhan Veli’nin günlük diline soyut imgeli dille karşı koyar ve ‘II. Yeni’yi bu dil savaşının adı olarak tanımlar.

Şiirin Gizli Tarihi ve Şairin Kanı eserlerinde ozanın ve şiirin tanımını yapar: “Ozanlar ceplerinde insanlar, kentler nehirler, sokalar taşırlar. Onlarla dolaşırlar… Bir çilehane adamıdır şair, hayatı yoktur.” Onun hayatı şiirdi. Eşine önce benim şiirim var, sonra sen, sonra oğlum gelir diyecek kadar şiir tutkusu olan bir şair.

Henüz 17’sinde Güneşi Yakanların Selamı’yla başlayan şiir serüveni 73 yıl dur durak bilmeden bir akarsuyun yatağını değiştirir gibi şiirini hep yenileyerek devam ettirir İlhan Berk. Memet Fuat’ın deyimiyle her yeniliğiyle, çıkmaz sokaklardan güzellik devşirir.

Çağdaş şiirimizin ele avuca sığmaz çocuğu İlhan Berk, ölüme göz kırpan dizeleriyle son kitabını bitirir: “Sonra/ sonrası/ sessizlik.”

İlhan Berk’in şiir serüvenini Son Yerine şiiriyle noktalayarak kendi gönül telime de bir parmak bal çalayım: “Zulmün her türlüsü / Kötü kardeşler / Hiçbiri / İnsana göre değil / Ağaç dikmek sabahları uyanmak iyi / İyi hayvanlara bakmak çiçekleri sulamak…/ İyi hürlüğü düşünmek / Yaşamak onun için / Bütün gün çalışmak onun için iyi / Bütün çocukların uyuyuşu uyanışı iyi / Zulmün her türlüsü kötü.”

*İlhan Berk, “Toplu Şiirler I-II-III ” Yapı Kredi Yayınları 8.baskı İstanbul 2023

ÖNCEKİ HABER

Doğum yapan kadın taburcu olduğu gün evli olduğu erkek tarafından bıçaklanarak öldüruldü

SONRAKİ HABER

Sabah saatlerinde Maraş ve Van’da 3.6 büyüklüğünde deprem

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa