Kalyon PV’de işten atılan işçilerin hikayesi: Gece yarısı işten attılar apar topar kağıt imzalattılar
Başkent OSB’de bulunan Kalyon PV’de işçiler gece vardiyasında çalıştıkları sırada ‘performans düşüklüğü’ gerekçesiyle işten çıkarıldı.
Ekran görüntüsü Kalyon PV tanıtım videosundan alınmıştır.
Hasan KARA
Ankara
Başkent Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Polatlı ile Sincan’ın arasında kalan, Türkiye’nin en büyük beşinci organize sanayi bölgesi durumunda. Tepelere doğru, baktığınız her yerden göze çarpan bir konumda, devasa bir fabrika görürsünüz: Kalyon PV. Bu güneş paneli fabrikası adından da anlaşılacağı üzere Türkiye’de devletten en çok ihale alan firmalardan olan Kalyon Holding bünyesinde yer alan bir işletme. “Geleceğin teknolojisi” diyerek dünyanın dört bir yanına üretim yaptığı iddiasıyla böbürlenen Kalyon güneş paneli fabrikasının sahipleri, 2024 yılında da 100 milyon dolarlık yeni yatırım planladıklarını söylüyor. Kalyon PV patronlarının; verimlilik, kalite ve inovasyona verdikleri önemle ilgili sayfalarca demeci mevcut. Ama gelin görün ki bunca cafcaflı sözün, milyon dolarlarla ifade edilen büyük yatırımların yanında işçiler bambaşka bir dünya anlatıyor. Bahsedilen yeni yatırımlar planlanırken, temmuz ayından bu tarafa yüzlerce işçinin haksız ve hukuksuz biçimde işten atıldığı iddia ediliyor. Anlaşılan o ki, yeni yatırımlardan önce ‘yüksek verimlilik’ için az işçiye çok iş yaptırmanın planlarını yapan bu firma, emek veren işçilerinin gözünün yaşına bakmadan kapı dışarı ediyor. İşten atılan işçilerle yaptığımız görüşmelerle hazırladığımız bu haberde, gelin Kalyon PV’nin gerçek dünyasında neler yaşandığına bakalım.
GECE YARISI AĞLATA AĞLATA İŞTEN ATTILAR
Bir kadın işçi yakın zamanda nasıl işten çıkarıldığını şöyle anlatıyor: “Bir baktık ki, insan kaynakları gece vardiyasına kalmış. Normalde böyle olmaz. Bugüne kadar insan kaynaklarının gece çalıştığı nerede görülmüş? Sonra haber geldi birkaç arkadaşımla beraber gece vardiyasında çalışıyorken. İnsan kaynaklarının çağırdığı söylendi. Onların yanına çıktığımızda performans yetersizliği gerekçesi ile iş akdimize son verildiğini söylediler. Hepimiz şok olduk. Bugüne kadar performansı ile övgü alan bizler nasıl olur da performans yetersizliği gerekçesi ile işimizden oluruz? Çoğumuz öfke ve üzüntü ile kağıtları imzalayıp geçtik. Bize, kendi anlaşmaları olan yan firmalardan geri dönüşüm işi yapan Haşimoğlu’nda çalışmak istersek yardımcı olacaklarını söylediler. Ama kimse cam kırıkları ve çöpler arasında çalışmak istemediği için bunu kabul etmedi. Sonra güvenlikler kolumuza girip sanki hırsız çıkarır gibi arkadaşlarımızla bile vedalaşmamıza izin vermeden kapı dışarı ettiler. Hatta bacağı kesik olduğu için dikişleri henüz alınmayan bir arkadaşımızı da böyle işten çıkardılar. Bunu hâlâ yediremiyorum, ben de dahil birçok arkadaşımız gözyaşları ile gecenin bir yarısı kapı dışarı edildik. Bugün düşününce niye bu şekilde yaptıklarını anladım. Eğer biz arkadaşlarımızla vedalaşmış olsaydık, onlara bu haksızlığı anlatmış olsaydık oluşacak bir tepkiden korktukları için herkesi tek tek apar topar kapının dışına attılar.”
"ARA BULUCU İLE TAZMİNATLAR GASBEDİLİYOR"
İnsan kaynaklarına çağrılanlardan biri olduğunu ifade eden 2 yıllık bir işçi de “Daha önce fabrikada iş kazası geçirmeme rağmen, fabrikanın malına zarardan tutanak tutulmuştu birkaç ay önce. Sesim çok çıktığı için, çok itiraz ettiğim için, takım liderleri ve formenlerle daha önce bazı haksızlıklarına karşı çıktığım için çıkarıldığımı düşünüyorum” diyor.
İnsan kaynaklarının performans düşüklüğü dediğini fakat birçok makineden anladığını, fabrikanın birçok bölümünde joker eleman olarak çalıştığını söyleyen işçi şöyle devam etti: “Sonra önüme kağıtlar koydular, bir anda görüntülü arama ile ara bulucuya bağlandılar. Ben öfke ile ara bulucunun ne dediğini bile doğru düzgün dinleyemedim. Yangından mal kaçırır gibi önümdeki kağıtları imzalattılar. Normalde çok daha fazla tazminat almam gerekirken, yarısını verdiler. İhbar tazminatı almam gerekirken, o kağıtlara attığım imza yüzünden ondan da mahrum bıraktılar. Ben böyle bir şey görmedim. Durumu daha yedirememişken, ne olduğunu idrak edememişken, benim o anki bozulan psikolojimden faydalanıp jet hızıyla ara bulucuyu bağlayıp emeğimin hakkı olan tazminatıma resmen çökmüş oldular.”
"İŞÇİLERİ BİRBİRİNE DÜŞÜRÜYORLAR"
İşten atılan başka bir kadın işçi de yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Ben de gece atılanlardanım. Hatta gece yarısı keşke medyayı, televizyon kanallarını çağırsak da gelip bizi çekseler diye düşündüm. Ama bizim sesimize kimse ses olmuyor ki. Bana da gerekçe olarak ‘Deneme sürecini geçemedin’ dendi. Ama ben aylardır çalışıyorum ve kadroya geçmişim, sendikaya üye olmuşum. En iyi performans verenlerden biri olduğum daha önceki dönemlerde hep bana söylenmiş. Söylenen gerekçe inandırıcı değil. Taşeron çalışmaya başlamıştı fabrikada. Şunu gördüm ki formenler, işin başındakiler taşeron işçilerle bizi birbirimize düşürmeye çalışıyordu. Onlar daha düşük ücret alıyor ama bizimle aynı işi yapıyor. Ama işçiler arasında bilerek rekabeti körüklüyorlar. İşçi birleşmesin istiyorlar. Çünkü birlik olursa işçiler, haklarını savunurlar. Bundan korkuyorlar.”
Kalyon PV, SK grup adlı firma ile anlaşarak birkaç aydır yüzlerce taşeron işçi alıyordu. Bu işten atma süreci aslında taşeron uygulaması ile birlikte kadrolu işçilerin de taşeron işçilerin de iş güvencesinin nasıl yok edildiğini gösteriyor.
"GÜCÜMÜZ OLSAYDI BUNLAR YAŞANMAZDI"
Koşullara itiraz edenlerin, ‘Başımıza bela olur’ diyerek işten çıkarıldığını anlatan bir başka atılan işçi de herkesin öfkeli olduğunu söylüyor: “Özellikle gece yarısı arkadaşlarımız işten çıkarıldığında geride kalanlar olarak üretimi durdursaydık, bir tepki gösterseydik bunları engelleyebilirdik. Ama birlik yok, herkes kurbanlık gibi sırasını bekliyor. Bunu değiştirmenin yolu örgütlenmek. Bence örgütlenmemiz lazım. Her yerde örgütlenmek, Sincan’da özellikle işçilerin birlik olacağı bir yapı kurmamız lazım. Herkes her şeyden şikayetçi ama kimse birlik olmuyor. Patron baskısı, formen baskısı, takım lideri baskısı, hatta sendikacıların baskısı bitmiyor. Bir de her bölümde patronun ispiyoncusu oluyor, kim nerede ne yapıyor hemen gidip amirlere yetiştiren tipler var. Bu yüzden dikkatli olmak ama bir şekilde örgütlenmek gerekiyor” diyor.
KALYONCU’NUN GETİRDİĞİ ENERJİ-İŞ YÖNETİCİLERİ İŞÇİYE SAHİP ÇIKMADI
Kalyon PV’de faz 1 üretim hattının kurulması ile üretime 2020’nin ağustos ayında başlandı. Fabrika kurulduktan kısa bir süre sonra işçiler sendikalaşma girişiminde bulundu. Patronun, işçilerin Türk-İş’e bağlı Türk Metal’e üye olmasından haberdar olmasıyla sürece müdahale edildi. İşçilerin kurduğu WhatsApp grubunda bulunan çoğu işçi ifşa edildi, öncülük edenler fabrikaya çağrılan jandarma tarafından fabrika dışına çıkarıldı, işten atıldı. Daha sonra “Sendika mı istiyorsunuz, alın size sendika” diyen patron Hak-İş’e bağlı Enerji-İş ile anlaştı. İşçilerin bordrolarına bakıldığında işçilere verilen ‘kira yardımının’ kuruşuna kadar sendika aidatı olarak kesildiği anlaşılıyor. Sendikacıların işten atmaların yaşandığı dönemde yanlarında olmadıklarını belirten işçiler, sendika temsilcilerinin de eski formenlerden oluştuğunu, işe alım sürecinde de sürekli patronu ve fabrikayı övdüklerini anlatıyor.
Görüştüğümüz tüm işçiler, “Nerede bu sendika, ne işe yarıyor. Normalde işçilerin yanında olması gereken sendika burada her fırsatta patronun yanında yer alıyor. İşten atılırken, gece yarısı kapının önüne konurken, tazminatlar haksız biçimde gasbedilirken bir tane sendika yöneticisi çıkmıyor. Yok yere tutanak tutulan arkadaşlarımız, fabrikanın disiplin kuruluna değil de tutanak tutan formenlere savunmasını yazıyor. Bu kadar tuhaflığın, haksızlığın içinde sendika sadece bizden kesinti yapıp kendi cebini dolduruyor” diyor.