24 Ocak 2024 17:34

Mecburi göç, sahile vuran bedenler…

Cesetlerin uyruğundan öte insanların neden bu zemheride sonu ölümle bitebilecek bir yolculuğuna çıkmayı göze aldıklarını anlamak, buna çözüm üretebilmek önemli.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Aysel Ebru ÖKTEN

Antalya’nın Manavgat, Aksu, Serik kıyılarında farklı günlerde toplam sekiz ceset kıyıya vurdu. Ölümlerin nedeninin araştırıldığına dair açıklamalar gördük. Antalya Valiliğinin “11 Aralık 2023 tarihinde Lübnan ile Suriye arasındaki sahil bölgesinden yaklaşık 90 kişiyi taşıyan bir teknenin Kıbrıs’a doğru hareket ettiği, saatler sonra tekneyle bağlantının kesildiği ve müteakiben teknenin kaybolduğu bildirilmiştir” açıklaması ile olay ‘açıklığa’ kavuşturuldu.

Yeterince açıklığa kavuşturulduğu düşünülen ölümlerin dünyanın gözü önünde işlenen cinayet silsilesinin bir görüngüsü olduğunu ve devletlerin ortaya koyduğu mülteci politikalarıyla bunun ne ilk ne de son olduğunu gözlemliyoruz. Sınırlarını varlıklarının en önemli payesi olarak gören devletlerin sınırları koruma ve mültecileri sınır dışında tutma ısrarı denizlerde kaybolmayı göze alarak yola çıkan mülteciler için bir anlam ifade etmiyor. İnsanların yaşam haklarından çok ‘hangi ülkenin pasaportu’na sahip olduğuna göre değişen ‘yaşam hakkı’nın mülteciler için ölüme denk düşmesi yaratılan karanlığa karşı mücadeleyi de hayatileştiriyor.

EŞİTSİZLİK BİTMEDİKÇE ZORUNLU GÖÇ DURMAZ

Alarm Phone ekim 2014’te denizlerde askerileşen varlıklarıyla devletlerin mültecileri nasıl göz göre göre ölüme sürüklediğini raporladı. Botlarla iletişim kurulduğunda sahil güvenlik birimlerine verilen uyarıların nasıl yok sayıldığı, denizlerin ortasında henüz ölmemiş olanlara karşı dayanışma ve kurtarma çağrılarının çabalara rağmen sonuçsuz kaldığı günlerde, devletlerin mülteciler için gözyaşı dökmesi de onlara kapılarının açık olduğuna dair söylemleri de safsatadan öteye geçmiyor. Eşitsizlik bitmedikçe zorunlu göç durmayacak.

Ailesi mülteci olan, Kenya’dan İngiltere’ye göç etmiş Şair Warsan Shire şöyle diyor: “Kimse çocuğunu bir kayığa bindirmez, trenlerin altında, vagonların diplerinde günler geceler geçirmez, gazete parçalarını yemez, gidilen onca yolun bir anlamı olmadıkça kimse dikenli tellerin altında sürünmez.” Bu yüzden daha çok anlamaya ve ötesinde harekete geçmeye; ‘yurtsuz bırakılanlar’la birleşmeye ihtiyacımız bitmeyecek.

TÜRKİYE TAMPON ÜLKE OLMAYA DEVAM EDİYOR

Emperyalizmin güç kazanması bugün en çok mültecilerin yaşamlarını etkiliyor. Birkaç gün önce Türkiye’ye gelen İtalya Başbakanı Meloni’nin ziyaret nedeninin Libya üzerinden gelen göçün Türkiye üzerinden sınırlandırılması talebi olduğu ortada. Geri Kabul Anlaşması ile Türkiye’yi göçmen deposu yapan AKP iktidarı gerektiğinde mültecileri komşu ülkeler için tehdit olarak, gerektiğinde “ensar” propagandasını kullanmayı sürdürüyor. Cesetlerin uyruğundan öte insanların neden bu zemheride sonu ölümle bitebilecek bir yolculuğuna çıkmayı göze aldıklarını anlamak, buna çözüm üretebilmek önemli.

 

ÖNCEKİ HABER

Dersim'de EMEP, SMF, EÖC ve TİP’ten ittifak açıklaması: En geniş ittifakı savunuyoruz

SONRAKİ HABER

Han Yunus’un işgali gölgesinde geçici ateşkes görüşmeleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa