25 Ocak 2024 16:52

Silivri’den mahpus Hatice Ruken Kılıç: “Sohbet hakkımız kullandırılmıyor”

Silivri Cezaevinde tutulan mahpus Hatice Ruken Kılıç, yazdığı mektupta uzun süredir sohbet haklarının kullandırılmadığını anlattı.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Cezaevlerindeki mahpuslar tahliyelerinin engellenmesinden iletişim haklarının kullandırılamamasına kadar pek çok hak ihlaliyle karşı karşıya. Silivri Cezaevi olarak da bilinen Marmara Kapalı Cezaevi’nde kalan mahpuslardan Hatice Ruken Kılıç da kendisinin ve arkadaşlarının maruz kaldığı hak ihlallerini Evrensel’e gönderdiği mektupla anlattı.

“KONU BİZ OLUNCA HAKLARIMIZ UYGULANMIYOR”

Kılıç, kendisinin ve arkadaşlarının mahpus bulundukları süre boyunca sohbet hakkından hukuka uygun biçimde yararlandırmadıklarını ifade etti. “Bir hakkın kullanılması için ne kadar süre geçmeli?​” diye sorarak hak ihlalini “Bir genelgenin uygulanması için yayınlanmasının yeterli olması gerekir ama söz konusu bizim haklarımız olunca öyle olmuyor. Kazanılmış hakkımız tam 17 yıldır uygulanmıyor. 45/1 genelgesi “Haftada 10 kişi 10 saat bir araya gelip sohbet edebilir” diyor ve hücre tiplerinin tecrit esaslı olduğunu kabul ediyor. İktidar hakkı teslim etmiş olmaktan duyduğu hazımsızlığı 17 yıldır atabilmiş değil ve bu kadar sürede kanıksatırım diye düşünüyor. Ama biz kanıksamadık” ifadeleriyle anlattı.

“PANDEMİDEN SONRA SOHBET SAATİ DÜŞTÜ”

Beş yıldır Marmara Kapalı Cezaevi’nde kalan mahpus Kılıç, “Pandemiden önce 3 saat olan sohbet hakkı pandemiden sonra 2 saate düşürüldü. Kocaman bir mekan burası bir sürü oda, salon var hücreler var. Bu hakkın kullanılmasını baz alsalar bulunacak çözüm çok” dedi. Haklarını aradıklarında disiplin cezalarıyla karşı karşı kaldıklarını anlatan Kılıç, Y,S, R tipi cezaevlerine de dikkat çekiyor. Bu cezaevlerinin “kuyu tipi” olduğunu söyleyen Kılıç, mektubunda bu cezaevlerindeki koşullara karşı açlık grevinde olan Nurettin Kaya, Hüseyin Karaoğlan, Bakican Işık ve Sezgin Zengin’i hatırlattı. Nurettin Kaya ve arkadaşlarına verilen sevk sözünün tutulmadığını aktaran Kılıç, Kaya’nın çay ve şekerinin alındığını anlattı. Açlık grevindeki bir insanın gıdasını el koymanın cana kast olduğunun altını çizen Kılıç, mektubunu “Direnişi yaratan çay, şeker değil. Direnişi yaratan yapılan haksızlıktır. Direniş çay ve şekerle yapılmaz. Direniş iradeyle yapılır. Bugün İsrail hapishanelerindeki tutsaklar nasıl zulüm görüyorsa Türkiye hapishanelerinde de aynı zulüm var” ifadeleriyle sonlandırdı. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Mektup: MESEM dışında bir çare bulmalıyız

SONRAKİ HABER

Almanya'da ırkçılığa karşı eylemler - Yücel Özdemir değerlendirdi | Gündem Özel

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa