28 Ocak 2024 05:32

Kurtlu yemeği protesto ettiği için işten atılan işçiyi sendikacılar sorguya çekti

Tuzla’da bulunan Key Teknik (FluidMaster) fabrikasında kurtlu yemekleri protesto eden bir işçi tazminatsız işten atıldı. Çimse-İş işçiyi sorguya çekerek işten atmanın aracı oldu.

Hatun Satı Uğurbaş | Fotoğraf, Uğurbaş'ın kişisel arşivinden alınmıştır

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

Tuzla’da bulunan Key Teknik (FluidMaster) fabrikasında hijyenik olmayan yemekhane yemeklerini yemeyerek protesto eden bir işçi 25’inci maddeden tazminatsız işten atıldı. Çimse-İş’in örgütlü olduğu fabrikada işçisini savunması gereken sendika ise, işçinin iddiasına göre işçiyi sorguya çekerek işten atmanın aracı oldu. İddialara ilişkin aradığımız Çimse-İş İstanbul Anadolu Şube Başkanı Arif Sarı ise telefonumuza yanıt vermedi. 

İstanbul Tuzla’da bulunan Fluidmaster markasıyla rezervuar iç takımı üreten, her yıl 100 milyon adet ürün ihraç eden, Çimse-İş’in örgütlü olduğu Key Teknik’te yaşları 30-50 arasında değişen 400’e yakın işçi çalışıyor. İşçilerin ifadesine göre son aylarda özellikle üretim baskısının arttığı fabrikada, işçilere verilen hijyenik olmayan yemeklerde ise kurt ve sinek çıkıyor. Bu durumu geçtiğimiz hafta yemekhanede yemeklerini yemeyerek protesto eden ve bu protestoyu video çekerek kamuoyuyla paylaşan işçiler, protestonun ardından odalara çekilerek sorgulandı. Sorgulamaların ardından herhangi bir delil ortaya konulmadan işçilerden Hatun Satı Uğurbaş, “Video çektin, zaten hep ortalığı karıştırıyorsun” denilerek tazminatsız şekilde işten atıldı. Duruma tepki gösteren Uğurbaş, daha önce de koşullara tepki gösterdiği için aynı yerden işten atıldığını ancak işe iade edildiğini bunun için işten atmanın kollandığını belirtti.

İŞE İADE DAVASIYLA İŞE DÖNMÜŞTÜ

47 yaşındaki Hatun Satı Uğurbaş 10 yıldır işçilik hayatında çeşitli fabrikalarda çalıştı. Bir kalem fabrikasında işe başlayan Uğurbaş 10 saatlik çalışma süresine dayanamayarak Serapool’e girdi. Ancak orada da ağır çalışma koşullarına karşı sendikalaşma mücadelesi başlattılar. “O dönem Serapool’de su içmeye, terini silmeye bile zaman yoktu. Patron iş olmadığında kadın işçileri evine götürüp evini temizletiyordu. Biz de sendika mücadelesine başladık, ancak patron duyunca 125 işçiyi işten attı. Patron, direnişin ardından ‘Madem sendika istiyorsunuz Çimse-İş’’i getireceğim’ dedi. Biz buna tepki gösterdik, çünkü Çimse-İş’in patron sendikası olduğunu biliyorduk” diyerek o günlerde yaşadıklarını anlatarak başlıyor konuşmaya. Ardından Key Teknik’te işe başlayan ve buraya girdiğinde Çimse-İş’in örgütlü olduğunu söyleyen Uğurbaş, burada da ağır koşullara karşı geldiği için baskı gördüğünü anlattı.

“Patronun tam istediği gibi, çok çalışan bir işçiydim. Ama bizim istediğimiz hiçbir şey olmuyordu. Bir çay molamız bile yoktu. Buna tepki gösterip molamızı aldık. Ama kışın soğuk, yazın sıcak olan, havalandırması olmayan iş yerinde bayılanlar bile oluyordu. Bunu sendikamıza devamlı olarak söyledik. Önemsemediler. İmza topladık biz de. Beni ve başka bir arkadaşımızı hiçbir gerekçe göstermeden işten attılar. 3 yıl süren davanın ardından işe iade edildik, geri döndük.

ÜRETİM BASKISI ARTTI: 49 KİLODAN 40 KİLOYA DÜŞTÜM

İşe döndükten sonra koşulların daha da ağırlaştığını fark eden Uğurbaş tepki gösterdiklerinde işten atmaların yaşandığını belirterek, “Ama baktık ki, 30 dakika yemek molasını 20 dakikaya indirip, 10 dakikasını da çay molası yapmışlar o süreçte. Yemekler de kötü, içinden sinek, kurt çıkıyor, kokuyor. Ben ve birçok işçi artık evden yemek getiriyorduk, yemeğe gitmiyorduk. Ben yeniden işe başladığımda 49 kilo idim birkaç senede 40 kiloya düştüm. Yine sendikaya gittik, hiçbir şey yapmayıp bizi hep oyaladılar. Biz bu kadar mı ucuz, değersiziz?​” dedi.

Sendikalı bir yer olmasına rağmen ücretlerin de düşük olduğunu vurgulayan Uğurbaş, “Elimize geçen ücret zaten asgari ücretten bir tık fazla, sürekli de kesintiler oluyor. Ya evden getiriyoruz yiyeceğimizi ekmek arası yapıp ya da dışarıdan söylemek zorunda kalıyoruz. Biz buna tepkiliydik, sendikanın bir şey yapmasını bekledik ama yapmadı. Öte yandan üretim baskısı arttı. İstenilen sayı arttı, işçiler yetiştiremeyince, ‘Siz iş mi yavaşlatıyorsunuz’ diyerek tutanak tutmaya başladılar. İşçilerin arasında biri yavaşsa tüm işçiler tutanak yiyordu. Böyle böyle işçiyi de birbirine kırdırmaya çalışıyorlardı. 3 tutanak yiyince zaten tazminatsız işten atılıyorsun. Biz gittik sendikaya yine, ama şikayetimiz hemen müdürün kulağına gitmiş. Konuşan işçileri, tepki gösteren işçileri işten çıkarmaya başladı. Hal böyle olunca işçiler gidip sendikaya bir şey söylemeye bile korkar hale geldi. Sendikaya gitmeye, işten atılırız korkusuyla çekinir olduk. Ama yemeklere dayanamadık. O gün iş yerinde bir bölüm evden yemek getirmiş, karar almışlar yemeği alıp bırakacaklar yemeği yemeyecekler. Böyle bir protesto, tüm işçiler olarak bu protestoya katıldık, yemeğimizi aldık ama masada bıraktık yemeyip. Biri de bunun videosunu çekip paylaşmış” diyerek durumu aktardı.

"MÜDÜR REHİN TUTTU, SENDİKACILAR SORGULADI"

 Videoyu çekeni bulmak için işçilerin odalara çekilip rehin tutulduğunu söyleyen Uğurbaş, “Bir işçiyi tutup, ‘Bu videoyu çeken ortaya çıksın yoksa bu işçiyi bırakmayacağız, polise vereceğiz’ diye korkutmaya çalıştılar. Yine sendikayı aradık söyledik, gelmediler bile. Sonra tek tek işçileri odaya çekip sorgulamaya başladılar. Bir işçi benim adımı vermiş, ben çekmememe rağmen savunmamı istediler. Bir baktım, savunmamı isteyen, beni sorgulayan sendikacılar. ‘Bunu planlı mı yaptınız, bizim neden haberimiz yok. Her şeyin altından sen çıkıyorsun’ diyerek beni suçladılar. Müdür konuşmadı bile bunu söyleyen sendikacılar. Ben işe iade ile geldim. Bana resmen kumpas kurup, delil olmadan bir işçiyi baskıyla tanık yapıp beni işten çıkardılar. O işçiye de dönüp sordum, sen beni mi gördün video çekerken diye, video çektiğimi görmemiş bile. Bunu fırsat bilip beni 25’inci maddeden işten çıkardılar tazminatsız. Kurtlu yemeği yemek istemeyen işçilere gözdağı vermek için beni kurban seçtiler” dedi.

"SESSİZ KALIRSAK KURTLU YEMEKLER YEMEYE DEVAM EDERİZ"

Sendikanın tüm yaşananlar karşısında işçinin yanında olmamasına tepki gösteren Uğurbaş, “İşçi bütün gün çalışıyor, ama bir sağlıklı yemeği bile hak görmüyorlar. Biz de robot değiliz ki, sadece çalışalım! Sendika her yere, her bölüme kendi adamını, akrabasını yerleştirmiş. Laf uçuyor. Yıllardır burada çalışıyorum bir kere ne delege seçimi yapıldı, ne temsilci seçimi. Atamayla. Böyle sendikacılık olmaz. İşçiye ya sus, ya da çek git diyorlar sadece. İşçi olmak çok zor. İşçinin de fark etmesi lazım, bu koşullar kendi kendine düzelmiyor. Şimdi ben oradan işten atılınca işçiler ses çıkarmadığı için daha çok baskı görecekler, ‘Zaten ses çıkarmıyorlar’ diyecekler. Bu sendikalar da ancak işçiler birleşirse değişir. Mücadele ederse değişir. Ekmeğimiz de mücadele etmeden değişmez, kurt yemeğe devam ederiz. Bizi böyle yıldırmalarına izin vermeyelim” ifadeleriyle seslendi.

ÖNCEKİ HABER

'Cem Karaca'nın Gözyaşları' filmine durdurma kararı

SONRAKİ HABER

Mamaklılar ulaşım sorununa çözüm istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa