30 Ocak 2024 04:15

'Hepimiz borçluyuz birbirimize'

Şair Hatice T. Doğanay, kendiyle ve dünyayla derdi olduğundan gelişen bilinç etkisiyle oluşturmuş şiirlerini.

Fotoğraf: Kişisel arşiv

Paylaş

Tacim ÇİÇEK

Hatice Tarkan Doğanay; Edebiyat Nöbeti, Ecinniler, Maraşantiya (bu derginin de aynı zamanda şiir editörü) ve Altı Yedi gibi pek çok dergide şiiri ve öyküsü yayımlanmış. Kalbim Kafesin (öykü, 2018), Dut Ağacı (şiir, 2019), Siyah Ceketli Kadınlar (şiir, 2020) adlı kitapları yayımlanmış. Yüzüme Oyulan Havva (şiir, kasım 2023) ise Metinlerarası Kitap’tan çıkmış.

Doğanay; şiiri bilen, bu konuda bildiklerini şiirine yedirerek istikrarlı biçimde ele avuca gelmez ‘balığı’ yakalamaya çalışan biri. Eğer her benzetme hatalı sayılmazsa iyi ve has şairleri balıkçılara, beyin yongaları olan şiirlerini de balıklara benzetmek isterim. Çünkü her türlü aracı gereci kullanarak sadece balık yakalayamaz balıkçılar, ağlarına balıktan başka şeyler de takılır. Oysa sadece balık, Afrikalı çocuklar gibi çıplak elle yakalanabilir ya da Munzur’da Ovacıklı çocuklar gibi...

KENDİYLE VE DÜNYAYLA DERDİ VAR

Şiirler bir değnekteki üç boğum gibidir, ayrılmaz birbirinden dış konu dediğim tematik izlekleri yüzünden. Tanrının Altın Oranı 8, Yaralı Hücre 6, Asal Olan Tanrıdır bölümü ise 13 şiirden oluşuyor. Aslında bana kalırsa bölüm ve şiir adları olmadan da nehir bir şiir gibi okunabilir tümü. Kendiyle ve dünyayla derdi olduğundan gelişen farkındalık ve bilinç etkisiyle oluşturmuş şiirlerini. İçindekileri topluma taşımak güdüsü olan şair, kadın bakışıyla öteden beri adeta yılan hikayesine dönüşen bir sorunu dillendirmiş şiirlerle. Neyi, neden dile gerektiğini bilen şair, her bölümde öncekini de içine alarak derdini görünür yapmayı sürdürmüş. Çünkü yazmak ‘Varım, buradayım’a karşı duruşları da göze almaktır. Gerektiğinde bedel ödemektir. Şairin şiirleri aynı sesle, tavırla yoğrulmuş.

ERİL DÜŞÜNCEYE İTİRAZ EDİYOR

İbrahimi dinlerin bakışıyla biçimlenen eril düşünceye itirazını dillendiriyor şair. Şiir süzgecinden geçirip görünür yaptığı itirazını geçmişten günümüze getirirken her iki cinsi de içinde oldukları dünyadan ve dünyanın da yer aldığı evrenden soyutlamaz. ‘Altın orana açılan ayçiçeğinin gerçeği’ bu yüzden boşuna değil. Fiziksel doğrudur, bütün için geçerli olan parçaları için de geçerli olması… Birçok söylemde ayçiçeği hem insanla, özellikle kadınla ilişkilendirilir hem de ayçiçeğinin sol el ile sağ elindeki çekirdek sayısının oranı altın orana çok yakındır. Bu da gösteriyor ki amaçladığı sonuç için sözcük seçimi, benzetmeleri yerdedir.  Bireysel ve toplumsal ‘kabuk’lar da öyledir. Fiziksel ve duygusal farklılıklarına rağmen birey ve toplum görünüş olarak benzerdir. ‘Kabuk’ sözcüğü imgeleminde bir olmamışlığı da içerir. Hiçbir orana giremeyen kadındır şaire göre ki haklıdır. Buna itirazı, ‘havva’yı, âdem’i yenmesi için yarattı’ biçiminde olur.

İkinci bölümdeki şiirler benim de tanıdığım bir şaire atfedilen şiirle başlıyor. Buradaki şiirlerde önceki dış konular daha özele indirgenmiş, alanları kişiselleştirilmiş olsa da ilk bölümün ardılı oldukları gözden kaçmaz. Karamsarlık da söz konusu, ‘Nasıl olsa hiç koparamayacağız gerçeğin meyvesini’ demiş olması bunun kanıtı. Benzer dizeler de var tabii ama kalıcı teslimiyetçi bir bakış değil bu anlık duygunun, umutsuzluğun sonucu. Nihayetinde duygularımız da akışkan donuk değil…

‘BİR İKTİDAR BORÇLUYUZ BİRBİRİMİZE’

Bir sağlıkçının oğlu için yazılan ‘Adından Düşen Çocuk’ şiiri de ‘ölüm’ karşısındaki çaresizliğimizin dışa vurumu, şairin bakışıyla… Asal Olan Tanrıdır bölümündeki şiirler, şairin toplumcu bir damardan da beslendiğini ve slogana düşmeden burnunun direğini sızlatan bize dayatılan ve yaşamak zorunda kaldığımız gerçeklikleri dillendiriyor. ‘Bizi Çukura Çeken Lanet’te ülkemizin sorunlarını ve içine çekildiği durumu, ‘Emekleri Derine Gömülen İnsan’da ekonomik darboğazdaki insanları, ‘Üstü Örtülen Günah’ta ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu halleri, ‘Vicdana Uzanan Yol’da adaletsizliğin ve gücü kötüye kullanmanın vicdansızlığını, ‘Işığını Yutan Ülke’de üç maymun olup gerçeklere sırtını dönmeyi, tepkisiz ve teslimiyetçi olmayı, ‘Kendini Kiraya Veren Akıl, Yezit’e Özenen Ateş, Kuyuda Uyuyan Çığlık, Okunmaktan Utanan Selâ, Anlamını Arayan Ekmek, Karanlık Sandıklardaki Ah, Menzilini Arayan Vaat ve Özüne Sığınan Gelecek’ adlı şiirlerde ise bizde ve etrafımızdaki ülkelerde yöneticilerinden sorumlu tutulan yönetilenlere yaşatılanları dile getirir…  Her şiirin sonunda az bir değişiklikle kullandığı ‘hepimizi bir ırmağa dönüştürmeye devam ediyorsa / ve hâlâ akıyorsak tam bağımsız menzile / bir iktidar borçluyuz birbirimize / hepimizi borçluyuz birbirimize’ dizeleri bağlaç olur son bölüme.

İlk şiirden son şiire kadar okuduklarından bir kadın olarak yaşanmışlıklardan, yaşadıklarından soğurduklarını şiirleştirmiş Hatice T. Doğanay. Okunmayı hak ediyor.

ÖNCEKİ HABER

MESS sözleşmesi bitti, iş yeri sorunları sürüyor

SONRAKİ HABER

Santa Maria Kilisesi saldırısında hayatını kaybeden Tuncer Cihan toprağa verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa