Mesut Kara’nın ‘Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri’ üzerine
Ahmet Günbaş: Hem insanımızın trajik durumunu yakından gözler, hem de geçmişten geleceğe ışık saçan bir üslubun güzel huzursuzluğu ile yoluna devam eder.
Fotoğraf: Kadir İncesu
Ahmet GÜNBAŞ
Mesut Kara’yı çoğumuz ‘sinema yazarı’ olarak tanır. 1990’lardan beri genelde öyledir. Ancak öncesi de vardır, yazılı çizili öz geçmişinin. Örneğin, bir ara öyküler yazmaya başlar, hatta Yitik adlı öyküsü 1985’te Gökyüzü dergisinde yayımlanır. Ayrıca Uç adlı bir edebiyat dergisi çıkardığı, Cinemascope’nun üç sayısının yönetmenliğini üstlendiği, Ünlem adlı haftalık haber dergisinin sinema editörlüğünü yaptığı, Bekir Abi ve Delikli Çınar gibi dergilerde de yazar-editör olarak görev aldığı, daha birçok derginin yönetim kadrosunda göründüğü bilgimiz dahilindedir. Zamanla baskın olan sinema yazarlığının yanı sıra Birgün ve -kendi söylemine göre- Metin Göktepelerin Evrensel gazetesinde de yazmayı sürdürür.
Yine de tüm bunları geçerek iddia edebiliriz ki, Kara, neredeyse sinemanın eline doğmuş biridir. Onun için tepeden tırnağa ‘sinema aşığı’ desek yeridir. Özellikle Yeşilçam sineması emekçileri üzerine yazdıkları pek yabana atılır türden yazılar değildir. Çoğu birebir tanıklığın, ciddi araştırma ve incelemelerin ürünüdür. Bizzat kaleme aldığı sinema yazılarından oluşan kitaplar, katkıda bulunduğu ortak çalışmalar, her biri bir boşluğu dolduran belgesel filmler,-nice ayrıntılarla birlikte- Mesut Kara portresini tümleyici işlerdir. Son döneminde Klaros Yayınları çerçevesinde 22 kitaplık “Sinema Kitaplığı” projesinin editörlüğüne soyunması onun dur durak bilmez sinema sevgisine işarettir.
HUZURSUZLUĞUN KİTABI
Onca farklılığın içinde kalem oynatan Kara’nın temel özelliği ise ele aldığı konuya/sorunsala sınıfsal bir pencereden bakmasıdır, diyebiliriz. Hem insanımızın trajik durumunu yakından gözler, hem de geçmişten geleceğe ışık saçan bir üslubun güzel huzursuzluğu ile yoluna devam eder. İşte bu huzursuzluğun sahibi, otobiyografik bir kitap olan Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri’yle* selamlıyor okurunu.
Bir uyumsuzun yaşam çizgisiyle iç içe izlediğimiz toplumsal fon öylesine net ki; orada 12 Mart’tan başlayarak, kanlı 1 Mayıs’ı, 12 Eylül’ü, aydınları ve yoksul yığınları mutsuz kılan her melaneti görmek mümkün. Çünkü aynı dalgalı denizin seyrinde tutunmaya çalışan bir karakterdir o! Adı üstünde ‘bir uyumsuzun’ sistemle bağdaşması, kol kola girmesi onun bireysel tarihinde yazmaz. Nesnelliği asla elden bırakmaz; en küçük haksızlığın karşısına özgür bireylere mahsus bir cesaretle dikilir.
Gerek siyasetle gerekse sanat insanlarıyla hemhal dirençli bir yaşam akışı içerisinden yana koyar tavrını. Yakın çevresinden başlayarak yol arkadaşlarını -büyük bir ailenin uzantıları gibi- bellek koruması altına alır, unutmaz. Yer yer yaşamın incittiği de olur sevgili uyumsuzu! Olmadık kazalar geçirmesi, kalp krizine uğraması, geçim darlığına düşmesi gibi durumlar bir süre hareketsiz kılabilir varlığını. Ne var ki anlık bir serzeniştir bu. “Onlar” destanının adanmışlığı ekseninden her gün yeniden yaratmaya çalışır kendini. Demem o ki; Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri’ni satır satır okuduğunuzda, çok yönlü bir Mesut Kara kitabı ile karşı karşıya kalırsınız.
Uyumsuzluğun uyumuyla diyelim…
* Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri-Mesut Kara, Klaros Yayınları, 1.basım, ekim 2022