05 Şubat 2024 04:33
Son Güncellenme Tarihi: 05 Şubat 2024 16:07

Depremin birinci yılında sağlık ve sağlık hizmetleri

Depremde en az zarar görmesi gereken hastaneler ve aile sağlığı merkezleri en fazla zarar gören yerler oldu. Sağ kurtulanlar da insana yaraşır bir yaşama ve sağlık hizmetine henüz kavuşturulamadı.

Fotoğraf: TTB

Paylaş

Dr. Ali İhsan ÖKTEN
TTB Merkez Konsey İkinci Başkanı

9 saat arayla 7.7 ve 7.6 büyüklüklerinde iki farklı depremin kısa aralıklarla olması hem kapladığı alanın büyüklüğü hem etkilenen nüfusun sayısı (yaklaşık 13 milyon) hem de depremin 11 şiddetine denk gelmesi ardından gelecek felaketin çok daha büyük olacağının göstergeleriydi. Ancak bu durumun büyüklüğü, ciddiyeti ve şiddeti merkezi ve yerel kamu yönetimleri tarafından gerektiği şekilde anlaşılamadı. Bu durum ilk saatlerde, ilk günlerde yardım ve arama-kurtarma çalışmalarının gecikmesine neden oldu. Bu da kayıpları artırdı. Resmi rakamlar 50 binin üzerinde can kaybı ve 100 binin üzerinde yaralı olduğunu bildirse de bu rakamların aslında çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

EN ÇOK HASARI HASTANELER ALDI

Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) durum tespit çalışmalarına göre bölgedeki 1., 2. ve 3. basamak sağlık hizmeti veren binaların çoğu hasar görmüş ve kullanılamaz hale gelmiştir. Hatay ve ilçelerinde sadece Dörtyol Devlet Hastanesi (Sismik izolatörlü yapıldığı için), Adıyaman’da sadece Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Maraş’ta Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kısmen hizmet verebilirken, Malatya’da ise kamu hastaneleri ve tıp fakülteleri sağlık hizmeti verebilmiştir. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi ise depremden zarar gördüğü gerekçesiyle boşaltılmıştır.

Depremde en az zarar görmesi gereken sağlık hizmet binaları olması gerekirken, kamu binaları arasında en fazla zarar gören yerlerin hastaneler ve aile sağlık merkezleri olması dikkat çekmiştir. Bu durumun var olan yaralı ve can kaybı tablosunu daha da arttırdığı söylenebilir. Can kaybı ve yaralı sayısının artması veya yaralıların durumunun ağırlaşması veya enkaz altında uzun süre kalınması sonucu gelişen ekstremite dolaşım bozukluğu nedeniyle fasyatomi ve ampütasyon çok yapılmış, enkazdan geç çıkarılma sonucu doku yıkımının fazla olması nedeniyle diyaliz ihtiyacı fazla olmuştur. Yaralı hastalarla ve yapılan ameliyatlarla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı açıklama yapmadığı için net bir sayıya ulaşılamamıştır. Depremden sonra hem psikolojik hem de fiziksel rehabilitasyon en önemli konu olmaya devam etmektedir.

PLANSIZLIK UZUN SÜRDÜ

Bölgede çalışan hekim ve diğer sağlık çalışanları depremzede olmalarına rağmen deprem sonrası ikinci haftadan itibaren çalışmaya zorlanmışlar, ailelerinin güvenliği, barınma gibi çok temel yaşamsal sorunları çözülmediği için başlangıçta arabalarında, daha sonra kimi zaman sağlık kurumlarının hasarlı binalarında ve sonradan konteynerlerde barınmaya çalışmışlardır. Görevlendirme veya gönüllü olarak gelen hekimler ve sağlık çalışanlarına ise görev yeri ve barınma alanı gösterilmemiş; beslenme sorunları çözülmemiştir. Görevlendirmeler ile ilgili plansızlık, koordinasyonsuzluk ve sorunlar uzun süre devam etmiştir. Hekimler ve sağlık çalışanları görevlendirmeler için son anda haber verildiği için deprem bölgesine hazırlıksız gelmek zorunda kaldıklarını, hangi bölgeye ve nereye hangi pozisyonda görevlendirildiklerini deprem bölgesine geldikten sonra öğrendiklerini belirtmişlerdir.

Gündüz çoğunlukla iş ortamında olan yerelde çalışan, görevlendirme veya gönüllü gelen hekim ve sağlık çalışanları; barınma, ısınma, tuvalet, duş gibi gereksinimleri karşılayacak fiziki koşulların uzun süre oluşturulmaması nedeniyle çoğu kez sıkıntı yaşamışlardır.

HÂLÂ YETERLİ SAĞLIK HİZMETİ YOK

Depremzedeler açısından bakıldığında özellikle Hatay’da çok daha belirgin olmak üzere deprem bölgesinde sorunlar devam etmektedir. Hâlâ temiz su, barınma, beslenme, temizlik sorunu çözülmüş değildir. Çadırlardan konteyner kentlere, kısmen de prefabrik konutlara geçilmiştir. Bölgede dönemsel olarak uyuz ve bit salgınları olmuş, salgın düzeyinde olmamakla birlikte ishal vakaları görülmüştür. Geçici yerleşim alanlarının bir kısmında hâlâ yeterli sağlık ekibi ve hizmeti yoktur.

Tüm bu durumlar TTB’nin 1., 2., 3., 6. ve 9. ay raporlarında ayrıntılı olarak belirtilmiştir. TTB tarafından yapılan çalışmada deprem bölgesinde 9. ayda beş yaş altı çocuklarda beslenme yetersizliği tespit edilmiştir.

Hatay’da sadece Dörtyol Devlet Hastanesinde ameliyat yapılabilmektedir. Deprem bölgesinden birçok hekim ayrılmış, yeterince hekim ataması yapılmamıştır. Ağır ve orta hasar gören ASM’ler konteynerlerde çalışmaya devam etmektedir. Çok önemli olmakla birlikte koruyucu sağlık hizmetlerine yeterince önem verilmemektedir. En kısa sürede birinci ve ikinci basamak sağlık hizmetleri iyileştirilmelidir. Sağlık alanında mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitiminden koruyucu sağlık hizmetlerine, bölgeye gönderilen hekimlerin barınma-beslenme-temizlik sorunlarından koordinasyonsuzluğa dair birçok sorun devam etmektedir.

Şubat 2023 depremlerinden bugüne kadar sağ kurtulanların da insana yaraşır bir yaşama henüz kavuşturulmadığı, sağlığın toplumsal belirleyicileri (barınma, beslenme, yeterli miktarda temiz suya erişim, eğitim, güvenlik, adalet/hakkaniyet, istihdam/gelir) ve sağlık hizmetlerine erişim sorunlarının sürdüğü saptanmıştır. Bu açıdan Hatay insana yaraşır yaşam olanaklarına ve hizmetlere erişememe bağlamında en dezavantajlı konumda görünmektedir. Adıyaman, bu açıdan Hatay’ın takipçisi görünümündedir.

Çevre sağlığı açısından bakıldığında enkazın ve yıkımın yönetimi, molozları biriktirme yerleriyle ilgili süreç; yerinde ayrıştırmaya izin verilmesi, şehirlerin su, kanalizasyon ve diğer altyapı (elektrik ve iletişim hatları) envanterindeki kayıpların artması, moloz döküm alanlarının, doğal koruma alanları, tarım arazileri, zeytinlikler veya yaşam alanlarına çok yakın bölgelerde olması insan ve çevre sağlığı açısından oldukça tehlike arz etmektedir. Gerekli önlem alınmadan yapılan yıkımlarla salınımına izin verilen asbest ve diğer partiküllerin akut etkilerin yanı sıra, mezotelyoma dahil kanser riski depremzedelerin ve bu alanda istihdam edilenlerin sağlığına ve çevre sağlığına gelecekte büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

ÖNCEKİ HABER

BDS: İstanbul’da birçok ASM ya cami altında ya da apartman bodrumunda

SONRAKİ HABER

Kamuda ek zam eylemleri Türk Şeker’i de sardı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa