5 Şubat 2024 09:39
/
Güncelleme: 16:03

Tarım, hayvancılık ve deprem: Köylüye borç tokadı, meralara rant yağması

Yaş sebze meyve, yer fıstığı, pamuk, buğday, mısır, üzüm, tütün, zeytin ve kayısının üretiminin yapıldığı bir bölge… Hayvancılık temel geçim kaynaklarındandı. İktidar, çiftçi-besiciyi yalnız bıraktı.

Tarım, hayvancılık ve deprem: Köylüye borç tokadı, meralara rant yağması

Fotoğraf: DHA

Sedat BAŞKAVAK

Deprem ülkesiyiz ancak depremin yaratacağı etkilere ilişkin hiçbir hazırlık yok. Yeniden ortaya çıktı.

“Çök, kapan, tutun.” 7.7 şiddetinde yaşanabilecek deprem senaryosu için yapılan tatbikatta dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bunları söylemişti. Gerçek depremde çökmeye, kapanmaya, tutunmaya fırsat kalmadan evler, ahırlar ve ağıllar yıkıldı. İnsanlarla birlikte hayvanlar da can verdi. Tarım aletleri, ambarlar ve mahsuller ezildi.

Deprem tarımsal üretimi de durdurdu. 4 milyon hektar tarım alanı bulunan deprem bölgesinde tarımsal üretiminin yüzde 15.3’ü gerçekleştiriliyordu. Ziraat Mühendisleri Odasına göre ülkedeki büyükbaş varlığının yüzde 12’si, küçükbaş hayvan varlığının ise yüzde 16.3’ü bu bölgedeydi. Hayvansal hasılanın yüzde 11’i bu bölgeden sağlanıyordu. Deprem bölgesinden elde edilen tarımsal hasıla 85 milyar TL’yi aşmıştı. Özetle bölgenin tarımsal hasıladaki payı yüzde 15’ti.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 17 Mart’ta yayımladığı -hasarın tespitine yönelik çalışmaların sürmekte olduğunu belirttiği- raporda mevcut durumda 8 bin 241 büyükbaş, 64 bin 260 küçükbaş, 42 bin baş kanatlı hayvanın öldüğünü ve Adıyaman’da 533 bin, Malatya’da ise 168 bin civcivin telef olduğunu açıkladı. Yetiştiriciler en az 602.5 milyon TL kayba uğradı.

Hal böyle olunca bir iktidardan ne beklenir? Şunlar olabilir: Afetlere dayanıklı ahır, ağıl ve makine parklarının yapılması, evleri yıkılan, hasar gören çiftçi için güvenli yaşam ortamları sağlanması, çiftçilere acilen destek verilmesi, gıda güvencesi için bitkisel ve hayvansal üretime gerekli desteklerin verilmesi. Köylünün bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının silinmesi. Sulama suyunun ve sulamada kullanılan elektriğin bedelsiz verilmesi vb…

Üretici köylülere bunların sadece birkaçı yarım yamalak sağlandı. Kırsaldaki insanlar için psikolojik destek için zerre kadar bir çalışma yapılmadı.

ÇİFTÇİYE DESTEK SIFIR…

Yaş sebze meyve, yer fıstığı, pamuk, buğday, mısır, üzüm, tütün, zeytin ve kayısının üretiminin yapıldığı bir bölge… İktidar, ‘yüzyılın felaketi’ dese de, depremden sonra çiftçi yalnız bırakıldı. Tarım Bakanlığı ve Ziraat Bankası borçları silmedi, sadece 1 yıl süre ile ertelendi. Çiftçi kayıt sistemine kayıt süresi uzatıldı. Deprem bölgesinde 300 bin, ülke genelinde 2 milyon 195 bin çiftçinin bundan yararlandığı belirtildi. Fakat bu rakamlar ülke ve bölgedeki çiftçilerin zaten tamamıdır.

Afet bölgesindeki iller ve tüm illerde çiftçilerin destekleme ve hibe başvuru süreleri de uzatıldı. Bu, ülke geneli uzatıldığı için afet bölgesindeki çiftçiler için özel bir uygulama olmadı. Depremin yıkımını canı, sağlığı, evi, ahırı, ağılı ve hayvanı ve tarım alet ve makineleri üzerinden yaşayan köylülerin borçlarının silinmesi gerekirken 1 yıl sonraya ertelenmesi, bu aydan itibaren yeniden bir yıkım yaşanmasına sebep olacak.

11 ildeki çiftçilere 2 milyar 903 milyon TL mazot ve gübre desteği dağıtıldığı belirtiliyordu fakat bu da zaten normal koşullarda 2023 yılında dağıtılması planlanan mazot ve gübre desteği olup, deprem felaketini yaşamış üretici köylü için özel bir destek değildir.

11 ilde hayvanları ölen ve tarım sigortası yaptıran üreticilere, TARSİM tarafından ödenen 37 milyon TL de sigorta kapsamında yapılan zorunlu bir ödemeydi.

Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Ziya Şahin, “Bölgedeki arı kovanlarının yüzde 25-30’unun zarara uğradığını” belirtmişti. Ölen 400 bin arı kovanının karşılığında Tarım Bakanlığının 5 bin arı dağıtacağı açıkladı. Dağıtılan arı sayısı devede kulak kaldı.

Hatay’da narenciye üreticisini hem deprem ve hem de ucuz fiyat vurdu. Daldaki limonu 1 TL’ye alan yok, bugün yere dökülmeye başladı. Mandalinayı alan yok, dalında bekliyor. Narenciye üreticisi çözüm bekliyor. Kanaletler kırıldı, pompalar zarar gördü, “2023 yılında sulama suyu verilmeyecek, başınızın çaresine bakın” denildi. DSİ yeterince su vermemesine rağmen sulama suyuna yüzde 50 zam yaptı. Depremzede üreticileri bir de icra ile tehdit etti.

Malatya Ören’de köylüler “İki ineği ölene 1 inek verildi” diyor. Evi, ahırı ve samanlığı yıkılan köylüler için ev temeli atılıyor ama ahır ve samanlık yok. Başta kayısı olmak üzere enkazların altında kalan mahsuller için ise hiçbir telafi yok.

Depremin üzerinden geçen bir yılı geride bırakırken Kalkınma İçin İnovasyon Derneğinin Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’ta yaptığı araştırmaya göre Adıyaman’da deprem nedeniyle göç eden köylülerinin badem bahçelerine gübreleme, ilaçlama ve yabancı otla mücadele yapılamadı. Ağaçlar zarar gördü, kalite ve verimlilik azaldı. Maraş’ta ise alabalık yetiştiriciliği üretim miktarlarında yüzde 40’a yakın kayıp yaşandı. Üç ilde süt hayvancılığının zarar görmesi nedeniyle süt toplama tedarik zincirlerinde de büyük aksaklıklar oldu. Önümüzdeki yıl deprem bölgesinde süt ve süt ürünleri üretiminde düşüş olacağı tespit edilmiş.

BİRİKMİŞ FATURA GÖNDERDİLER

Tüm bunlara ek olarak deprem bölgesinde silinmek yerine, 4 ay ertelenen elektrik faturalarının dördüncü ayın sonunda birikmiş olarak gönderilmesi, tarımsal üretime devam edilmesi için özel önlemler alınmaması, tarım kredi ve bankalara olan borçların silinmesi yerine ertelenmesi ve ödeme gününün gelmesi, girdiler üç kat artarken buğday, pamuk ve mısırda üç yıldır fiyatların yerinde sayması, acele kamulaştırma ile tarım alanları ve meraların imara açılması ise hem tarımsal üretime darbe vururken hem de göçü artıran etken olmaktadır.

Evrensel'i Takip Et