05 Şubat 2024 04:49
Son Güncellenme Tarihi: 06 Şubat 2024 09:30

Deprem davalarında adil değil 'göstermelik' yargı

6 Şubat depremlerinin ardından yargılamaların etkin yürütülmesi talebi güçlenirken Gölcük depreminden bu yana gerçekleştirilen yargılamalarda kamu görevlileri yargılanmadı, cezalar göstermelik kaldı.

Arşiv | Kaynak: DHA

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL
İstanbul

Depremlerin ardından yakınlarını kaybeden aileler sorumluların yargılanmasına ilişkin taleplerini yükseltirken Türkiye’de deprem sonrası açılan davaların sonuçları adeta yargı afetine yol açıyor. Büyük depremlerin ardından yalnızca bazı müteahhitler yargılanırken yıkılacağı neredeyse gün gibi açık binalara ruhsat veren belediyeler, uzmanların uyarılarına rağmen imar affı çıkararak mezar kazanlar hakim karşısına bile çıkarılmıyor.

6 Şubat depremlerinin ardından yargılamaların kamu sorumluları da dahil edilerek etkin şekilde yürütülmesi talebi güçlenirken Gölcük depreminden bu yana gerçekleştirilen tüm yargılamalar felakete yol açan kamu görevlilerine adeta zırh örüldüğünü gösteriyor.

GÖÇER’DEN BAŞKA SORUMLU YOK MU?

1999 depremi sonrasında Yalova, Düzce, Sakarya, Kocaeli ve Bursa’da toplam 2 bin 435 dosya açıldı. Ancak deprem sonrası ilk 6 ayın sonunda, en fazla kişinin hayatını kaybettiği il Kocaeli’nde hiçbir tutuklu sanık yoktu. Sakarya’da 5 kooperatif yöneticisi, bir mimar, bir mühendis olmak üzere 7 sanık tutuklanmış, Yalova’da ise Veli Göçer dışındaki bütün sanıklar serbest bırakılmıştı. 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan Göçer ise 2011’de tahliye edilmişti. 2018’de yeni bir müteahhitlik firması kuran Göçer yeniden inşaat yapmaya başladı.

1800’e yakın sanık bulunan diğer deprem davaları ise Rahşan Affı ile cezasızlıkla sonuçlandırıldı. Kalan davalarda ya cezalar ertelendi ya da zaman aşımı devreye girdi. 170 kamu görevlisine ‘görevi ihmal’ suçlamasıyla dava açılırken sınırlı sayıda kamu görevlisi görevden uzaklaştırıldı; davalar zaman aşımı nedeniyle düştü.

Oysa Gölcük depremi sonrası yapılan kusur araştırmasına göre AFAD yüzde 25, bakanlık, büyükşehir belediyesi ve yerel belediyeler yüzde 35 suçlu bulunmuş ancak bu dava dosyalarına yansımamıştı.

YA TAHLİYE YA PARA CEZASI

604 kişinin hayatını kaybettiği, 4 bin 152 kişinin yaralandığı 2011 Van depreminin sembol davalarından biri ise 24 kişinin hayatını kaybettiği Bayram Oteli davası oldu. İddianamede otele kaçak kat çıkıldığı ve yönetmeliklere uyulmadığı vurgulandı. Otel sahibi Tevfik Bayram 15 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı; 4 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala kamu görevlilerinin soruşturulmasına izin vermedi.

Ruhsatta 4 kat görülmesine rağmen 6 kat inşa edilen Arslan Oteli davasında da otel sahipleri Ahmet ve Mahmut Arslan 11 yıl 1 ay 10’ar gün hapis cezası alırken Van Belediyesi, AFAD ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yalnızca 45 bin TL tazminat ödemesine hükmedildi. Sevgi Apartmanı davasında yargılanan Müteahhit Salih Ölmez ise savcının ceza talebine rağmen beraat etti. Ölmez, 204’te Eski Erciş Belediye Başkanı ve AKP Milletvekili Fatih Çiftçi’nin elinden yılın müteahhidi ödülünü almıştı.

Dağ Apartmanı davasında iki müteahhit ve bir inşaat mühendisine verilen 10’ar yıl hapis cezası önce 8 yıl 4 aya indirildi; ardından günlük 20 TL’den para cezasına çevrildi. Benzer şekilde Safa Apartmanı sahibi Nezir Baş da adli para cezası ödeyerek cezaevi yüzü görmedi. Van depreminde AFAD yüzde 2, bakanlık yüzde 6, belediye yüzde 28 sorumlu bulunsa da tazminat davası dışında sorumlu tutulan bir kamu görevlisi olmadı.

KAMU GÖREVLİLERİ 4 YILDIR ‘YARGILANIYOR’

117 kişinin hayatını kaybettiği 2020 İzmir depremi sonrasında açılan davalarda çeşitli müteahhitler ve fenni mesuller en yükseği 18 yıl olmak üzere çeşitli cezalar aldı. Yıkılan binalarda ihmali olduğu öne sürülen kamu görevlilerinin bazılarına açılan davalar ise 4 yıl sonra hâlâ sürüyor.

6 Şubat depreminin sembol davalarından İsias Oteli davasında ise sanıklardan üçü tutuklu yargılanıyor. Aileler suç niteliğinin bilinçli taksirden olası kasta çevrilmesini istiyor. Davaya ilişkin kamu görevlilerinin dosyası ise ayrıldı ve hâlâ davaya başlanmadı. Diğer 6 Şubat depremine ilişkin davalarda da henüz soruşturulan bir kamu görevlisi olmadı.

Dikkat çeken noktalardan biri de ’99 depreminden itibaren depremlere ilişkin hazırlanan kusur raporlarında kamu sorumluluğunun gittikçe düşük gösterilmesi.

DEPREMLERDE KAMU SORUMLULUĞU

Anayasa'nın 125. maddesinde yer alan “İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür” ifadesi sebebiyle kamu görevlilerinin de deprem sonrası yıkımlarda doğrudan hukuki sorumluluğu oluşuyor. İdarenin afetlere ilişkin sorumluluğunu yerine getirmesi için afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması amacıyla alınması gereken tedbirleri araştırmak, bu konuda temel politikaları belirlemek, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı veya ikamet için yasaklanmış afet bölgelerini tespit ve ilan etmek, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini ve projelendirme esaslarını tespit etmek görevlerini yerine getirmesi gerekiyor. 

Örneğin Gölcük depremine ilişkin 2015 tarihli AİHM kararında devletlerin depremlerin zararlı sonuçlarının engellenmesinde gerekli tedbirleri almak zorunda olduğu vurgulanıyor. Çeşitli Danıştay kararlarında da defalarca belediyelerin, AFAD’ın kusurlu olduğuna karar verildi.

ÖNCEKİ HABER

Siyasi partiler aday listelerini 20 Şubat'a kadar teslim edecek

SONRAKİ HABER

Özak işçileri üretim yaptıkları mağazaların önünden seslendi: İşçiler geri alınsın, haklarımız verilsin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa