05 Şubat 2024 04:42

‘Hayatımız artık Milli Piyango gibi, ne çıkarsa...’

Depremin ardından Hatay’dan Eskişehir’e gitmek zorunda kalan depremzede Nurhan, okulların açılmasıyla Hatay’a geri döndü. Nurhan, “Bir senede değişen bir şey yok” diyor.

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
Hatay

Depremden sonra başka şehre gitmek zorunda kalan ancak orada da tutunamayıp geri dönenleri dinlerken Fairuz’un “Nassam Aleyna el Hawa” şarkısı geliyor akla... “Vatanıma götür beni, dağılmış haldeyiz. Beni onların yanına götür ey rüzgar.”

Onlardan biri de Nurhan. 3 çocuk annesi. Depremde eşi yurt dışındaymış. O sırada gitmiş Eskişehir’e. “Gitmek zorundaydık” diyor. Aynı geri dönmek zorunda kaldığı gibi. Şimdi Hatay’da. Defne’ye bağlı Yeniçağ köyünde.

‘KÜÇÜK SERADA 5 AİLE YAŞIYORDUK’

Depremden sonra da küçük seralarında 5 aile sıkışarak bir ay yaşamışlar: “Üstümüzde yorgan, her yerde su, hava şartları zaten çok kötü. Bu sırada çadır da yoktu. Zaten ilk bir ay hiçbir şey yoktu.” “Devletten bir şey görmedik” diyor Nurhan, Eskişehir yoluna nasıl düştüklerini anlatırken: “Hayırseverler sağ olsun kol kanat gerdiler, sahiplendiler. İlk önce bir yardımsever tarafından ev açıldı bize, sonra eşyalarla döşendi. Sonra çok sevdiğimiz bir hoca çocukların eğitimi için el uzattı. Bir anda gelişti gitmek, düşünmeye bile fırsat olmadan ‘evet’ dedik. Çünkü burada çocukların durumları çok çok kötüydü. Hayırlısı neyse dedik, öyle çıktık yola.” 

‘ELEKTRİK KESİNTİLERİ DEPREMİ HATIRLATIYOR’

“Eskişehir’de ev zemin kattaydı. Çocuklar önce geçmek istemedi, çok ağladılar. Bir araba geçince sarsıntı olsa hemen koşarak dışarı çıkıyorlardı. Korkuyorlardı, tedirginlerdi. Hâlâ öyleler, öyleyiz yani” diyen Nurhan, Hatay’daki elektrik kesintilerinin de aynı etkiyi yarattığını anlatıyor: “Geçenlerde elektrik kesildi. Küçük kızım deprem oldu sandı. Çığlık atarak koşarken başını çarptı, kaşı yarıldı.”

“Orada da kiralar bayağı pahalıydı” dediği Eskişehir’den 6 ay sonra, yani okullar açılınca geri dönmüşler: “Eşim yeni gelmişti yurt dışından. Bir süre zaten iş bulamadı Hatay’da. Açıkçası yurt dışına gitmesini de istemiyorduk. Psikolojik olarak epey sarsılmıştık.”

EV ORTA HASARLI VE BELİRSİZLİK SÜRÜYOR

Nurhanlar şu an köydeki evlerinde kalıyor, şehirdeki evleri ise orta hasarlı. Çoğu depremzede gibi onların evlerinin de ne olacağı belirsiz: “Varımızı yoğumuzu koymuştuk. Eğer ileride paramız olmazsa çocuklarımızı okutmak için onu satarız çocuklarımızı okuturuz diye almıştık. Ama gitti.”

Çocukların koşullarına da değiniyor Nurhan: “Genelde evde zaman geçiriyorlar, eğitim anlamında ise toparlanmaya çalışıyorlar, çocuklar eğitimde geri kaldı. Şimdi okula gidiyorlar, iki tanesi lisede. Merkeze geçtiklerinde tedirgin oluyorlar. Şu an caddede yürümek bile tehlikeli.”

‘SÜREKLİ KARAMSARLIK, TEDİRGİNLİK, KORKU’

-Sen nasılsın Nurhan?

-Kuzenimi genç yaşta kaybettim. Depremden 2 ay sonra düğünü olacaktı. Her şey karmakarışık, olumsuz, insan artık iyi düşünemiyor. Şu an bile. Sürekli karamsarlık, tedirginlik, korku... 1 yılda değişen hiçbir şey yok, her şey aynı...

- Ne olmasını isterdiniz peki?

- Hayatta kalanlar o kadar ciddi mücadele veriyor ki. ‘Keşke depremde ölseydim’ diyen var. Ölenlerimize bile ağlayamadık. Çünkü yaşam mücadelesi ağır basıyordu. Biliyor musunuz, hayatımız artık Milli Piyango gibi. Ne çıkarsa... Hayal kurmakmış, geleceğe dair bir şeyleri planlamakmış, artık yok. Eskiden en ufak şeyle mutlu olan insanlardık, şu an üzülerek söylüyorum çocukların bile umudu yok, hayali yok. Söylemek istediğim şey, ‘yaşam, yaşam, yaşam’. İnsani koşullarda yaşamak.

ÖNCEKİ HABER

İsrail, Gazze işgalinde gözünü Refah’a çevirdi

SONRAKİ HABER

“İntihar etti” denilen 13 yaşındaki kız çocuğu, aile kararıyla öldürülmüş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa