Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
5 Şubat 2024 04:43
/
Güncelleme: 6 Şubat 2024 16:01

‘Siz depremzedesiniz, bunu bulmuşsunuz daha ne istiyorsunuz’

Eskişehir'de Antakyalı ve Malatyalı ailelerle konuştuk. Devletle her yüz yüze geldiklerinde hüsrana uğradıklarını anlatan aileler, Emek ve Demokrasi Platformunun dayanışmasıyla ayakta kalabilmiş.

‘Siz depremzedesiniz, bunu bulmuşsunuz daha ne istiyorsunuz’

Fotoğraf: Latife Kartal/Evrensel

Latife KARTAL
Eskişehir

Güldane ve Hayrettin’in 17 yaşındaki kızları Elif’le kaldıkları eve konuk oluyoruz. Hatay’dan gelmişler. Hayrettin işçi emeklisi. Depremden önce bir çay ocağında çalışıyormuş. Bir gün motoruyla işe gitmeye çalışırken kaza geçiriyor ve uzun süre yoğun bakımda kalıyor. Sonrasında de çalışma imkanı kalmıyor. Emekli maaşıyla hayatta kalmaya çalıştıkları bir döneme denk geliyor deprem.

Sözü Güldane alıyor: “Evimiz ağır hasar aldı. Kendimizi zor çıkardık. Yağmur, fırtına… Elektrik yok, hava buz gibi, tuvalet bile yok, çoğu insan yaralı... O gün sabah olmadı, sanki gün doğmadı.” Taa üçüncü dördüncü günden sonra çadırlar kurulmuş. Sonra… İlk önce İstanbul, ardından Eskişehir… Valilik bir yurda yerleştirmiş. “En azından başımızı sokacak bir yer” diye sığınmışlar. Ama yemekler çok kötüymüş, içinden sürekli “yabancı maddeler” çıkıyormuş. Şikayet etmek ise yasakmış: “Artık yiyemiyorduk. Şikayet ettiğimizde ‘Siz depremzedesiniz, bunu bulmuşsunuz daha ne istiyorsunuz’ diyorlardı. Sık sık yurda AKP’li vekiller geliyordu, bizi hiç dinlemiyorlardı. Pembe bir tablo anlatıyorlardı. Genç bir kız dayanamadı ‘Yeter artık yalan söylemeyin’ dedi. Yaka paça çıkardılar. Kısa bir süre içinde ailesiyle beraber attılar yurttan. Sonradan öğrendik ki muhalefet partileri de geliyormuş ama duyurusu yapılmıyormuş.”

VALİLİĞE GİTTİK AZAR YEDİK

Yaz ayları geldiğinde ise yurttan çıkmaları istenmiş. Birkaç aile valiliğe gitmişler. O görüşmeyi de Elif anlatıyor: “Bize ‘Ya memleketinize döneceksiniz konteynerde kalacaksınız ya da size ancak üç bin lira destek verebiliriz’ dediler. Memlekete dönme koşulumuz yok, okula başlamışım burada. Antakya’da sağlam okul yok. Ne yapacağız? Engelliler de vardı aramızda. Vali ile hiç görüşemedik, yardımcısı da bizi dinlemedi zaten. ‘Bu kadar kişi ne demeye geldiniz’ diye bizi azarladı. Boşuna gittiğimizi anladık. ‘Çıkacaksınız, başka yolu yok’ dedi, geçti.”

Güldane devam ediyor: “Bize devlet artık ‘depremzedelere şöyle sahip çıktık, böyle sahip çıktık’ demesin, yeter. En son bizi tehdit ettiler. Çaresizlikten AFAD’ı arıyoruz. Bize diyorlar ki ‘Bakın numaranız çıkıyor, sizi şikayet ederiz, bizi bir daha aramayın.’ Valilik çalışanları da bizim yüzümüzden tatile gidememişler. Bizi bir yıl idare edemedi bu devlet. En son yurdun elektriklerini kestiler, duşta kalanlar oldu. Aç açıkta kaldık, mecburen çıktık. Bir yakınımızın Cizre’de boş evi varmış oraya gidecektik. Biletlerimizi bile almıştık ki Emek ve Demokrasi Platformundan bir doktor aradı bizi ve 1 yıllığına ev ayarladıklarını söyledi. Öylece kaldık.”

‘ÇOCUKLARIM ÖLDÜ MÜ DİYE KONTROL EDİYORDUM’

Diğer aile Malatyalı. 19 ve 9 yaşlarındaki iki oğlu ve down sendromlu kız kardeşiyle hayata tutunmaya çalışan Ayşe’yle görüşüyoruz. Eşi esnafmış. Dükkanları yıkılmış. Evlerinde de ciddi hasar varmış. Ama az hasarlı dendiği için eşi mecburen orada yaşıyor. Ayşe devam ediyor: “Eşim enkaz altında kalan dükkanı üzerindeki haklarını kaybetmemesi için Malatya’dan ayrılamadı. Günlerce açlık, susuzluk, çaresizlik... Sürekli depremler. O korkuya ve travmaya dayanamıyorduk. Geceleri çadırda soğuktan donup ölmüş olmasınlar diye çocuklarımın nefes alıp verişlerini kontrol ediyordum. Önce Sivas’a gittim. Ama o kadar keşmekeşti ki… Eskişehir’e geldik. Cebimizde 200 lira, hiç kimseyi tanımıyoruz. Gönüllüler bizi karşıladı ve valiliğe yönlendirdi. Bizi Sivrihisar’da bir yurda yerleştirdiler. Biraz orada kaldıktan sonra merkezde bir yurda aldılar. Daha yeni gelmiştik ki bu sefer de ‘Artık çıkacaksınız, yurtlar boşaltılacak’ dediler. Nereye gideceğiz? Birçok insanı otobüslere doluşturup götürdüler memleketlerine. Biz çıkmamak için direndik ama son noktada çaresiz kaldık.”

BİZİ HİÇ GÖRMEDİLER

Depremden sonra devletle karşı karşıya kaldığı her an hayal kırıklığı olmuş: “Kalacak bir yerim yok bana en azından kalacak bir yer sağlansın istedim, olmadı. Oğlum lise mezunu, üniversite sınavına hazırlanacak. Bir dershane imkanı sağlansın istedim, olmadı. Oğlumun KPSS puanı da var, bir iş imkanı sağlansın istedim, o da yok. Bizi hiç görmediler.”

Yurttan mecburen çıktıktan sonra da otogara gitmiş en erken otobüs bir gün sonra olunca otogarda kalmaktan başka çaresi kalmamış. Onlara da Emek ve Demokrasi Platformu el uzatmış. 2 aylığına bir konuk evine yerleştirmişler. O süreçte ev aramış. Ayşe, engelli kız kardeşi sayesinde ayakta kaldıklarını söylüyor: “Down sendromlu kız kardeşime baktığım için 5 bin lira bakım ücreti alıyorum. Bir de babamdan kız kardeşime kalan 6 bin lira ile geçinmeye çalışıyoruz. Gelirim 11 bin lira. Ev kiraları zaten o fiyatlara. Uygun olanlar ‘Memura ev veririz’ diyor. Zor bela bu evi buldum. Eşyalarımızı da gönüllüler sağladı. O da beni mahcup ediyor. Çünkü depremden önce her şeyimiz vardı, şimdi ise çaresiziz.”

Evrensel'i Takip Et