"Gemi söküm işçilerinin eğitimi yeterli değil"
STK Gemi Söküm Platformu, Türkiye hakkında 2023 aralık ayında yayımladığı raporu İzmir’de Tepekule Gösteri Merkezinde kamuoyuyla paylaştı.

Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir’de Tepekule Gösteri Merkezinde yapılan STK Gemi Söküm Platformu’nun sunumunda dünyadaki dördüncü büyük gemi geri dönüşüm endüstrisine sahip ve en büyük hurda ithalatçılardan biri olan Türkiye’de gemi sökümünün 2009 yılından beri istikrarlı şekilde arttığına dikkat çekildi.
Editörlüğünü Ingvild Jenssen Helen Perivier, Aslı Odman ve Benedetta Mantoan'ın yaptığı raporun sunumunu, raporu kaleme alan Platform Politika Sorumlusu Ekin Sakin gerçekleştirdi. Türkiye’de gemi geri dönüşümüne genel bakış ve gemi geri dönüşümü için öneriler olarak iki bölümde yayımlanan raporun ikinci bölümü önümüzdeki dönem yapılması gerekenleri içeriyor. Rapor yayımlandığı günlerde gazetemizde yer almıştı.
BİNLERCE GEMİ SÖKÜMÜ YAPILDI
Türkiye’de sökülen ömrünü tamamlamış gemilerin toplam sayısının 2009 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde arttığının vurgulandığı raporda, sökülen en yüksek GT 2020 yılında 1776 milyon olurken, en yüksek sökülen gemi sayısı ise 2012 yılında 281 olarak kayıtlarda yer aldı.
Rapor için yapılan araştırma sırasında, sökülen gemilerin toplam LDT verisi üç farklı kaynaktan raporda yer alırken, Gemisander’in paylaştığı rakamlar ve bir bilgi edinme başvurusuna verilen yanıt nispeten birbirine yakın rakamlar ortaya koyarken, Ulaştırma Bakanlığının ‘ulaşan ve erişen Türkiye’ raporundaki rakamların özellikle 2019-2021 yılları için farklılıklar içerdiği bilgisi paylaşıldı.
İKLİM KRİZİ VURGUSU
Raporun dikkat çeken bölümü ise iklim krizi vurgusunun yapıldığı “İklim krizi ve deniz seviyesinin yükselmesi” bölümü oldu. Deniz seviyesinin yükselmesi önemli endişe olarak değerlendirilirken, bölgesel etkilerin altı çizildi.
İklim krizi sonucu çeşitli coğrafi bölgeler üzerinde oluşabilecek, sıcaklık dalgalanmaları, aşırı hava olaylarının artmasına vurgu yapan Ekin Sakin, “Aliağa gemi geri dönüşüm bölgesi için deniz seviyesinin yükselmesi gibi unsurları kapsayan geniş bir etki yelpazesine sahiptir. Hükümetler arası iklim değişikliği paneline (IPCC) göre, sera gazı emisyonlarının (GHG) artmaya devam etmesi halinde, deniz seviyelerinin 2100 yılına kadar tahmini olarak 9-88 cm arasında yükseleceği öngörülmektedir. Ancak, ortalama deniz seviyesi artışı, kıyıların konumuna bağlı olarak önemli ölçüde değişmektedir. Aliağa’nın da dahil olduğu Ege kıyılarında, deniz seviyesinin 2100 yılına kadar bir metreyi aşma olasılığı yüzde 1’dir. 2200 yılına kadar iki metre yükselme olasılığı yüzde 3, dört metre yükselme olasılığı ise yüzde 1’dir” dedi.
"ÇED SÜRECİ GEREKLİ GÖRÜLMÜYOR"
ÇED sürecinin yürütülmesinin bir gereklilik olarak görünmediğinin rapora yansıdığını belirten Sakin, “Tesislerin söküm oranları ve kapasiteleri, dalgalanmalar olsa da ÇED Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1993 yılından bu yana önemli ölçüde artmış, kapasite artışı atık yönetim planlarını ve tüm operasyonel yönleri etkilemiştir. Aynı zamanda, Bakanlığın ÇED Yönetmeliği uygulama talimatına göre, ÇED Yönetmeliği’nin dışında tutulan projelerin, muafiyetlerini başka bir işletmeciye devretmelerine izin verilmemiştir. Ancak, ÇED Yönetmeliği yürürlüğe girdiğinde faaliyet gösteren ve bu nedenle kapsam dışı tutulan gemi geri dönüşüm tesisleri, o zamandan beri ÇED süreci işletilmeden pek çok kez başka şirkete devredilmiştir” diye konuştu.
"İSG EĞİTİMLERİ UYGUN DEĞİL"
Aliağa gemi söküm tersanelerinde çalışan işçilere yeterli eğitim verilmediğinin altını çizen Sakin, “Mevzuata göre eğitimlerin süresinin en az 16 saat olması gerekiyor. İlgili Yönetmelik’te daha önce yer alan eğitimlerin 4 saatlik bloklar halinde yapılması zorunluluğu kaldırıldı. Bu da eğitimlerin uzun bir döneme yayılarak daha kısa oturumlarda yapılmasına, dolayısıyla tam eğitim almadan çalışmaya başlanmasına yol açmaktadır. Bazı işçiler, bazı tesislerin zorunlu eğitimleri öğle tatillerinde verdiklerini belirtmiştir. Zorunlu eğitimlerin öğle tatillerinde verilmesi uygulaması ISG eğitimlerinin temel gerekliliklerine uygun değildir. Bu durum işçi haklarını ihlal edebileceği gibi işçilerin gerçek bir mola verip enerji toplama fırsatını da tehlikeye atabilir” bilgisi paylaşıldı.
Evrensel'i Takip Et