Hatay'da depremzedelerin çadırları kaldırılıyor

Hatay'da deprem konutlarının kuraları "depremin yaraları sarılıyor" diye propaganda edilirken depremzedelerin sorunları devam ediyor. Kentte barınma sorunu sürüyor, temiz suya ulaşmak ise hâlâ zor.

04 Şubat 2024 04:52
Son Güncellenme Tarihi: 04 Şubat 2024 09:30
Paylaş

Volkan PEKAL
Hatay

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hatay’da hazırlanan konut kuraları, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile İskenderun Devlet Hastanesi açılış töreni ve Hatay ilçe belediye başkan adayları tanıtım toplantısı için Hatay’da. Cumhurbaşkanının gelişinden önce depremzedelerin kaldığı çadırlar sökülürken depremden 15 gün sonra da Erdoğan’ın kullanacağı güzergahta asfalt çalışması yapılmıştı. Konut kuralarının “Yaralar sarılıyor” şeklinde reklamı yapılıyor ve kentte pek çok problemin çözüldüğü iddia edilirken kentteki durum ise bundan çok uzak. Hâlâ barınma sorunu yakıcılığını koruyor, temiz suya ulaşmaktaki sıkıntılar sürüyor.

VATANDAŞLAR KENDİ İMKANIYLA BARINIYOR

Hatay’da bir süredir görüntüyü kurtarmak için kaldırılan çadırların görüntülerinin basına yansımasının ardından Hatay Valisi Mustafa Masatlı, geçtiğimiz haftalarda “AFAD İl Müdürlüğümüzün yönetiminde olan herhangi bir çadır kent mevcut değildir” demişti. Açıklamanın ardından AFAD yetkilileri yurttaşların evlerinin önüne kurduğu çadırları polis zoru ile kaldırmaya başladı.

Ancak bu uygulama sorunları ortadan kaldırmıyor. Hatay’da 175 konteyner kent var. Valilik herkese yetecek kadar konteyner olduğunu belirtmesine rağmen kendi imkanları ile barınmaya çalışan çok sayıda vatandaş var. Kötü hava koşulları da depremzedelerin konteynerde yaşamalarını zorlaştırırken çoğu depremzede kendi mahallesinde daha güvende hissediyor. En can yakıcı olan da ev sahibi depremzedelerin 5 bin, kiracıların ise 3 bin TL ödenen kira yardımına muhtaç edilmiş olmaları. Bu rakam bu yıl için ev sahiplerine 7 bin 500, kiracılara 5 bin lira.

‘KİRA YARDIMINA MUHTACIZ’

Gazele Süner, böbrek hastası eşi ile Harbiye Mahallesi’nde bir semt pazarının çatısı altında beton üzerinde kurdukları çadırda kalıyor. İlk depremde yıkılan evlerinin enkazı içinde kaldırma masrafını karşılayacak kadar demir bulunmadığı için kaldırılmamış. Enkazı kaldırmak için 50 bin lira para istenmiş. Depremin ilk günlerinde ellerine geçen çadırı kuran Süner ailesi bir yıldır aynı çadırda kalıyor. Kira yardımının kesilmemesi için diye konteyner kabul etmediklerini ifade eden Süner, “8 kişiyiz. Ben ve eşim hastayız. Eşim böbrek hastası. 8 stent, bir balon koydular. Hastanelere gidip geliyoruz. Böbrekler iflas ediyor. Bu soğukta ne olacaktı? Hep çadırda kalıyoruz. Ne yapacağız bilmiyorum” diye anlatıyor durumunu.

‘TEMİZ SU YOK, ŞEBEKEDEN SU İÇİYORUZ’

Süner, yaşadıkları sorunların birinden öbürüne geçerken yönetenlerin yaşadıkları sorunlara seyirci kalmasına isyan eder gibi hep aynı cümleyi tekrarlıyor “Bizi görsünler artık.” Böbrek hastası olmalarına rağmen içme suyunu temiz olmayan şebeke suyundan karşıladıklarını anlatıyor, “Herkes şebeke suyunu içmeyin diyor ama yapacak bir şeyimiz yok. Hiçbir yardım gelmiyor.” Bir yıldır enkazı kaldırmak, konteyner almak bir yana seyyar tuvalet ve duş dahi getirilmediğini anlatan Süner, “Komşulara, bahçelere gidiyoruz. Ayıp değil mi? Biz vatandaş değil miyiz?” diye tepki gösteriyor.

‘EV AZ HASARLI DİYE KONTEYNER VERMEDİLER’

Gazele Süner’in yıkık evinden biraz yukarı yürüyünce Nahide Süner’in kayıtlara “az hasarlı” diye geçen evi çıkıyor karşımıza. Kızı, damadı ve torunları ile birlikte evin önüne kurdukları çadır ve konteynerde kalıyorlar. Evleri az hasarlı diye konteyner alamamışlar. Eve girdiğinde stresten tansiyonunun çıktığını ifade eden Nahide Süner, “Acil ihtiyaçlar için eve gir çık yapıyoruz. Burada en azından deprem korkusu yaşamıyoruz” dedi. Depremden sonra oğlu sigortalı çalıştığı için yaşlılık maaşı kesilen Nahide Süner, “Şimdi yeniden başvurduk. Bu ay yatıracaklar. Çocuklar zaten kendilerine yetmiyor. 65 yaşımda insan gibi yaşayacak bir maaş istiyorum” diyerek talebini söylüyor.

KALP YETMEZLİĞİ ÇIKTI, EV HAYAL OLDU

Süner’in damadı Sırrı Mersin’e ise 2 ay önce kalp yetmezliği teşhisi konulmuş. O günden beri çalışamadığını anlatan Mersin, “Çocuklarım okula gidiyor hiçbir şeyi karşılayamıyorum. Geçimimi komşuların desteği ile sağlıyorum. Evrakları verdim malulen emekli olmayı bekliyorum” dedi. İki aydır komşuların yardımı ve kredi kartları ile geçinmeye çalıştıklarını anlatan Mersin, “Kredi kartlarım dolu. Bankaya yetiştiremiyorum. Banka gelirse ‘Gel ya konteynerimi al ya beni al’ diyeceğim. Zaten çalışamaz durumdayım. Çocuklarıma gıda sağlayacak param yok” şeklinde anlatıyor yaşadıklarını.

Bazen komşulardan elektrik çekerek ısınmaya çalıştıklarını anlatan Mersin, “Elektrik kesilince soğukta kalıyoruz. Çocuklar telefon ışığı ile ders çalışıyor. Evimizin elektrik saatini buraya almıyorlar. En azından bunu yapsınlar” talebinde bulunuyor.

‘ISINMAK İÇİN BATTANİYE ALTINA GİRİYORUZ’

Elvan’la Aşağıokçular Mahallesi’nde karşılaşıyoruz. Tek göz bir konteynerde kalıyor. Halkevleri’nin aşevinden yemek tedarik ettiğini anlatan Elvan, günlük yaşamını şu şekilde anlatıyor “Kendimiz yapmak istesek de yemek yapacak yer bile yok. Yağmur yağdığı zaman elektrik kesiliyor, ısınmak için battaniyelerin altına geçiyoruz. Gündüzleri sokaktayız. Konteynerin içinde ayak basacak yer yok. Çocuklar okula gidiyor ancak dersleri eskiye göre zayıf.”

Elvan iki çocuğuna tek başına bakıyor. Ev temizliğine giderek geçimini sağlamaya çalışıyor Elvan. Depremden önce kiracı olan Elvan, depremde sağlam kalan evlerin kiraları 15 bin liraya fırladığı için ev kiralayamıyor. Kiracılara verilen 3 bin lira kira yardımı ancak temizlikten kazandığı paraya ek bir destek olabiliyor. Depremden sonra işler de azalmış. İşe gittiğinde çocuklarını komşularına bıraktığını dile getiren Elvan, “Konteyner kente gitsem kimseyi tanımıyorum. Gözüm arkada kalacak. Keşke kiralık ev bulabilsek” diyor.

‘GEÇİCİ BARINMA ALANLARI NİTELİKLİ OLMALI’

İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şube Başkanı İnal Büyükaşık, nitelikli geçici barınmanın sadece 20 metrekare alandan ibaret olamadığını ifade etti. Konteyner kentlerin yaz ve kış koşullarına uygun yerlerde konumlandırılmış olması gerektiğini ifade eden Büyükaşık, “Konteyner kentlerin olduğu çoğu yerde olumsuz hava koşullarından dolayı su basmaları yaşanıyor. Tek ısınma yolu olan elektrik şebekeleri depremden sonra yenilenmediğinden sürekli elektrik kesintileri yaşanıyor. Tesisatlar sağlıksız çekildiği için yangın ve elektrik çarpması vakaları görüldü. Nitelikli geçici barınma çözülmediği için kalıcı konutlar yapılana kadar insanlar çadır ya da konteynerlerde kalmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Devletin çadır kentleri konteyner kentlere çevirdiğini aktaran Büyükaşık, “İşin en acı kısmı muhtaç olduğu için devletin kira yardımını almaya devam etmek için konteyner kentlere geçmeyen insanlar var. Hatay için yapılması gereken istihdamın önünün açılması. Bunun kentin planlamasında sıkıntı yaratmadan yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Ders zili zamla çalacak

SONRAKİ HABER

Londra'da yüz binler barış için yine sokağa çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa