‘Devlet her zaman üniformalı değildir’
Depremden birkaç gün sonra şehirler adeta cemaatlere teslim edildi. Tarikatlar bu illerde devletin bir kolu gibi sahaya sürüldü. Deprem bölgesine giden cemaat mensubu oradaki faaliyetlerini anlattı.
Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel
Murat UYSAL
İstanbul
Maraş merkezli depremlerde binlerce bina yıkıldı, on binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insanın hayatı bir daha 6 Şubat öncesi gibi olmadı. Depremden en çok etkilenen illerin başında gelen ve günlerce yardım ulaştırılmayan Adıyaman, depremden yalnızca birkaç gün sonra adeta cemaat ve tarikatlara teslim edildi. Elbette sadece Adıyaman değil, diğer tüm illerde de tarikatlar adeta AFAD ve Kızılay’ın bir kolu gibi devletin yardım malzemeleri ile donatılarak sahaya sürüldü. Tarikat ve cemaat mensupları Adıyaman’da yeri geldi ‘trafiğin kontrolünü’ yöneten trafik polisi rolü oynadı, yeri geldi kitle örgütleri ve sivil dayanışma ile bölgeye gönderilen yardımlara el koyarak dağıtımını kendileri yaptı.
TRAFİĞİ KONTROL ETTİLER DÜZENİ DE SAĞLADILAR
Cemaatlerle beraber deprem bölgesine gidenlerden biri de Yunus Aydın. Depremin 6. gününde İnsani Yardım Vakfıyla (İHH) Elâzığ’dan Adıyaman’a gitmiş. Adıyaman’da iki hafta geçiren Aydın, İsmailağa Cemaatine mensup olduğunu, birlikte hareket etmek için başta İHH ile geldiğini söylüyor. Depremin ilk günleri Elâzığ’da yardım toplamaya çalışan Aydın, daha sonra babası ile beraber yola çıktıklarını anlatıyor: “Elâzığ’dan yola çıktıktan iki gün sonra mensubu olduğum cemaat otobüs kaldırdı. Bizim imkanımız olduğu için kendi aracımızla geldik. Geldiğimiz anda İHH ile iletişime geçerek nasıl hareket edebileceğimizi sorduk. Her sabah ekiplere bölünerek sahaya gönderildik. Bazen ev ev yardım dağıtımına çıkıyorduk, bazen şehir meydanında yemek dağıtıyorduk. Elbette her zaman üzerimizde İHH önlükleri vardı. Alanda gruplar halinde gelmiş başka cemaatlerle de ortak hareket ediyorduk, onlar kalabalık geldiği için kendi logolarını taşıyan farklı renkte önlükler giyebiliyordu. Bölgede en kalabalık cemaat Menzil’di. Onlar yeşil giyiyordu ancak onların önlüklerinin üzerinde logo yoktu. Bölgede hiçbir engelle karşılaşmadık aksine devlet yardımcı oldu. Sonuçta herkes buraya yardım etmeye gelmiş. Adıyaman’a ilk geldiğimiz günlerde askerin de yardıma ihtiyacı vardı, bu nedenle trafiği kontrol eden arkadaşlarımız da oldu. Arama kurtarma çalışmalarında güvenliği sağladığımız, enkaz başında kargaşanın önüne geçmeye çalıştığımız da oldu.”
YARDIMLAR ASKER ELİYLE İHH DEPOSUNA TAŞINDI
Günlerce yardımın ulaşmadığı Adıyaman’a günler sonra gelen yardımların İHH’nin depo olarak kullandığı organize sanayi bölgesindeki bir fabrikada toplandığını anlatıyor. Aydın, yardımların İHH önlüklü kişiler tarafında dağıtılmasının depremzedelerin yararına olduğunu, kargaşanın önüne geçtiğini iddia ediyor: “Organize sanayi bölgesi önünde şehre giren yardım tırları depoya yönlendiriliyordu. Başta bunu direkt İHH yapıyordu bir iki sürtüşme çıkınca askerden yardım istendi. Asker yardımları buraya yönlendiriyor tırlar bizim üyelerimiz tarafından boşaltılıp dağıtılıyordu, sonuçta herkesin dağıtabilecek gücü olmuyor. Bir de bölgeye kimin ne amaçla geldiğini bilemiyorsun. Biz orada askerle çalışıyorduk, ne olduğumuz, ne yaptığımız belli.”
CEMAATLER ‘PSİKOLOJİK DESTEK’ VERDİ
Depremin ilk sıcağı geçtikten sonra kalabalığın arttığını, kendilerine ihtiyacın olmadığını anlatıyor. Adıyaman’daki ikinci haftalarında İHH tarafından verilen talimatla çadırlarda daha fazla vakit geçirmeye başladıklarını, depremzedelere “psikolojik destek” verdiklerini söylüyor: “İnsan hem birçok yakınını kaybedip hem sokakta yaşamaya başlayınca metanetini kaybedebiliyor. Böyle durumlarda hiç olmadık yerlere sitem edebiliyor, inancını sorgulayabiliyor. Biz bu noktada destek olmaya çalıştık, yanlarında olduğumuzu her türlü ihtiyaçlarında burada olacağımızı hissettirdik. Devlet her zaman üniformalı değildir, bazen de böyle senin benim gibi halk ile yardım elini ulaştırmaya çalışır.”
GAZETECİYE, YURTTAŞA YASAK; TARİKATLARA SERBEST
- Deprem bölgesinde işini yapmaya çalışan gazeteciler, yardıma gelen gönüllüler birçok engelle karşılaştı ancak cemaat ve tarikatlar deprem bölgesinde elini kolunu sallayarak gezdi.
- Depremin yaşandığı ilk günden bu yana cemaat ve dini vakıflar devlet desteği ile birlikte çadır ve konteyner kentlerde konumlandırıldı.
- Cemaatler günlük yemek dağıtımı, su ve diğer ihtiyaçların karşılanması yoluyla temas kurarak bu temasları psikolojik olarak zor durumda olan depremzedelerle din üzerinden ilişkiye dönüştürdü. Cemaatlere devlet eliyle alan açıldı.
- Depremzede çocukların cemaatler eliyle farklı şehirlerdeki yatılı kurslara götürüldüğü ortaya çıktı.