Şahintepe rantsal dönüşüme karşı ayakta: Mahalleyi biz kurduk, rantçılar göz dikti
Kentsel dönüşüm planlanan Şahintepe’de yaşayan mahalleli, rant ve talana karşı AKP’li Başakşehir Belediyesi önünde bir araya geldi: 40 yıldır bu mahalledeyiz, hiçbir yere gitmiyoruz!
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Eylem NAZLIER
İstanbul
Şahintepe Halk Dayanışmasının çağrısıyla AKP’li Başakşehir Belediyesi önünde bir araya gelen Şahintepeliler, Kanal İstanbul ve Yenişehir projeleri nedeniyle mahalleleri hakkında verilen kentsel dönüşüm kararına karşı eylem gerçekleştirdi. Ranta ve talana geçit vermeyeceklerini söyleyen mahalleli, belediye önünde yaptıkları açıklamada, “Bu mahalleyi biz inşa ettik, yaşanacak yer haline biz getirdik. Biz 40 yıldır bu mahalledeyiz hiçbir yere gitmiyoruz” dedi.
BELEDİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMAYA ENGEL!
“Deprem bahanesiyle rantsal dönüşümü kabul etmiyoruz” pankartı açan mahalleli Başakşehir Belediye önünde açıklama yapması polis tarafından engellendi. Polis barikat kurarak mahallelinin belediye önünde açıklama yapmasına izin vermedi. Mahalleli, polis barikatı önünde açıklama yaptı. Eylemde sık sık “Şahintepe burada Yasin Başkan nerede?”, “Müteahhit başkan istemiyoruz”, “Şahintepe halkındır, halkın kalacak” sloganları atıldı.
"MAHALLEYİ BİZ İNŞA ETTİK, RANTÇILARIN HEDEFİ HALİNE GELDİ"
Burada yapılan açıklamayı Şahintepe Halk Dayanışması adına Levent Aras okudu. Aras, “Bu mahalle bizimdir” diyerek sözlerine başladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu mahallenin tozunu toprağını, çamurunu çilesini biz çektik dedik! Geldiğimizde yolu, elektriği, suyu yoktu. Yaşanacak yer haline getirdik. Çocuklarımız su tankerlerinin peşine takıldı, bizler çamurlu yollardan işe gidip geldik… Yeri geldi ayağımıza poşet bağladık, yeri geldi çocuklarımızı sırtımızda hastanelere götürdük… Bugün bir kez daha söylüyoruz ve söyleyeceğiz, bu mahalleyi biz inşa ettik, yaşanacak yer haline biz getirdik. Şahintepeliler olarak bugün görüyoruz ki mahallemiz bizlere çok görülmektedir. Günden güne kalabalıklaşan İstanbul’da şehrin merkezi ve ulaşım ağı genişlemektedir. Biz taşındığımızda şehrin çeperinde kalan mahallemiz, bugün merkeze yakın bir konuma gelmiştir. 2000’lerde henüz yerleşimin dahi olmadığı Ispartakule, bir gökdelen cehennemine dönüşmüş ve mahallemizin dibine kadar gelmiştir. Yine 2000’lerde henüz bir ilçe dahi olmayan Başakşehir kurulmuştur. Ve bütün bunlar mahallemizi rantçıların hedefi haline getirmiştir. Fakat her zaman mahallemizde söylediğimiz bir söz vardı; onu bugün burada da yineleyelim: Biz Şahintepe’ye geldiğimizde, şu gördüğünüz belediye binası yoktu ve buralar tarlaydı! Bizi 40 yıllık mahallemizden sürgün etmek isteyenlere sesleniyoruz: Biz 40 yıldır bu mahalledeyiz.”
RANTSAL DÖNÜŞÜM SÜRECİ: REZERV ALAN
Şahintepe Mahallesi, “rezerv alan yasası” yani 6306 sayılı yasa yürürlüğe girdikten 5 ay sonra, 8 Eylül 2012’de Bakanlık “Olur”u ile rezerv yapı alanı olarak kararlaştırıldığını dile getiren Aras, “2012 yılında, 6306 sayılı yasa yürürlüğe girdiğinde 'rezerv yapı alanı' tanımında 'yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere' ibaresi mevcuttu. Mahallemiz, üzerinde yaşayan 10 binlerce insana rağmen, yerleşim alanı sayılmayarak 'rezerv alan' ilan edildi. Bu karara göre bakanlığın bu dönüşüm sürecinde olağanüstü yetkileri vardır. Bakanlık ise bu yetkileri, örneğin; polis zoruyla sabahın köründe ev yıkma yetkisini belediyeyle paylaşmaktadır. Belediye ise bunu Başakkent AŞ ile… Böylece zincirleme şekilde mahallemize saldırmaktadırlar. Bu nedenlerle; üzerinde on binlerce yoksul emekçinin yaşadığı mahallemiz 'rezerv alan' olmaktan çıkartılsın diyoruz” dedi.
"İMAR UYGULAMASI RANTSAL DÖNÜŞÜMÜN SON HAZIRLIĞI"
2020’de mahalle için hazırlanan imar uygulaması ile rantsal dönüşümün son hazırlığı da tamamlandığına dikkat çeken Aras, “Bu uygulama ile evlerimize hazine arazileri ve Başakşehir Belediyesine ait taşınmazlar ortak edilmiştir. Mahallenin içinde yer alan arsalar ise bu ortak etmelere paralel şekilde mahallenin dışına atılmıştır. Ağırlıklı olarak mahallenin dere tarafı diye nitelendirdiğimiz arsa yoğunluklu adalara Başakkent AŞ’ye ait taşınmazlar yerleştirilmiştir. Bu imar uygulamasına bağlı olarak Başakkent AŞ ve Başakşehir Belediyesi, “Adanda çoğunluğu kazanırsak evinden olursun” şeklinde söylemlerle, yoksul halkımıza gözdağı vermiştir. Bu gözdağı ile “sözleşme adı altında belgeleri” imzalatmayı dayatmıştır. Bu dayatmaları kabul etmeyen komşularımıza, evinizi polis zoruyla yıkmaya geliriz demektedirler. Bizler bu gözdağına boyun eğmiyor hem hukuki hem de fiili meşru mücadeleye devam edeceğimizi tüm dostlarımıza ve düşmanlarımıza duyuruyoruz. Bu nedenlerle; Danıştay’da, İstinaf’ta ve Bölge İdare Mahkemelerinde usulsüzlükleri saptanan bu imar uygulaması bir an önce iptal edilsin diyoruz. Bu usulsüzlüklerde ısrar, rantsal dönüşümde ısrardır diyoruz” ifadelerini kullandı.
"BAŞAKKENT AŞ’YE VERİLEN YETKİLER İPTAL EDİLSİN"
Başakşehir Belediyesi, 2020 imar uygulamasıyla birlikte rantsal dönüşümün önünü açtığını anlatan Aras, “Ve mecliste aldığı kararlarla mahallemizdeki 36 adada bakanlığın dönüşüm yetkilerini Başakkent AŞ’ye devretmiştir. Bizler Başakşehir Belediyesinin bütün yetki devirlerine dava açtık; yürütmeyi durdurma ve iptal kararları aldık. Buna rağmen aynı adaların dönüşüm yetkileri meclisten tekrar geçirildi. Hem de hiçbir madde değiştirilmeden. Bizler, Başakşehir Belediyesinin bu tutumunu rantsal dönüşümde ısrar olarak tanımlıyoruz. Bu usulsüzlükten vazgeçmesi için uyarıyoruz. Muhalefetteki meclis üyelerinin itirazlarına rağmen Başakşehir Belediyesi meclisini dingonun ahırına döndüren anlayışa karşı bugün burada olduğumuzu hatırlatıyoruz. Bunu nedenlerle; Başakkent AŞ’ye verilen yetkiler iptal edilsin diyoruz” dedi.
"KANAL İSTANBUL PLANLARI İPTAL EDİLSİN"
Mahallenin büyük bir kısmının ise Kanal İstanbul güzergahında, Kanal İstanbul’un yeşil alanı olarak ilan edildiğini hatırlatan Aras, “2022’nin Ocak ayında yapılan imar uygulamasıyla bu bölgede oturan komşularımız Arnavutköy Hacımaşlı’ya sürgün edilmek istendi. Açtığımız davalarda, mahkemeler “Çevre Şehircilik Bakanlığı yeni bir uygulama hazırlığındadır” demesine rağmen bu imar uygulaması halen askıya çıkmamıştır. Gerçekleştirilmesi; doğanın katliamı, bizim ise mahalleden sürgün edilmemiz anlamına gelen bu projeye karşı mahalle halkı olarak bir aradalığımız devam etmektedir. Bizler; hem Kanal İstanbul’un planlarının iptal edilmesini hem de bizim Hacımaşlı’ya sürgünümüzü öngören 2022 Ocak ayı imar uygulamasının iptal edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
DİLEKÇELER AVUKAT ARACILIĞIYLA BELEDİYEYE VERİLDİ
Açıklama sonrası mahallenin dilekçelerini belediyeye vermesine de engel olundu. Mahalleli, taleplerini içeren dilekçeleri avukatları aracılığıyla belediyeye gönderdi. Mahalleli belediyeye; bölge idare mahkemelerinde, istinafta ve danıştayda çıkan imar uygulaması iptal kararlarının yer aldığı dilekçeler vererek uygulamanın mahalle genelinde iptal edilmesini istedi.
"BURAYI DA ELİMİZDEN ALIRLARSA NE YAPACAĞIZ"
Evrensel’e konuşan mahalleli şunları söyledi: “Biz ne çilelerle bu arsaları aldık, buraya ev yaptık. Tokat’tan göç ettik. Yemedik, içmedik buraya ev yaptık. Yeri geldi ben ekmek bulamadım, yeri geldi kuru ekmek yedim şimdi kansere yakalandım. Ve bu halimle buraya geliyor mücadele ediyorum. Çocuğum yok, bir evim var onu da elimden alırlarsa nerede kalacağım, kim bakacak bize, köyden gelmişiz borç harç buraya bir ev yapmışız. Eşim emekli, bir emekli maaşıyla geçinemiyorum. Burayı da elimizden alırlarsa ne yapacağız. İmar barışı dediler bizden bir sürü para aldılar zehir zıkkım olsun. Rant istemiyoruz.”
"ÇİLESİNİ BİZ ÇEKTİK, SEFASINI ONLARA ÇEKTİRMEYİZ"
Bir emekli maaşıyla geçinmeye çalıştıklarını söyleyen başka bir mahalleli, “32 senedir buradayız. Çamurunu biz çektik, çilesini biz çektik. Şimdi sefasını kendileri çekmek istiyorlar. Çok beklerler. Ne çektik buradan arsa almak için. Belimiz, bıkınımız tutmuyor, hasta olmuşuz. Tankerden su çeke çeke. Bundan sonra biz ev mi alacağız. Burayı elimizden alırlarsa biz bir daha ne ev alabiliriz ne arsa” diyor.
"EVLERİMİZİ VERMEYECEĞİZ"
“Evlerimizi vermek istemiyoruz kızım hakkımızı arıyoruz” diyerek söze başlıyor 70’ine merdiven dayamış bir teyze ve şöyle anlatıyor yaşadıklarını: “40 sen oldu Şahintepe’ye geleli. Biz geldiğimizde ne su ne elektrik ne yol vardı. Tankerlerin peşinde sürüne sürüne eve su götürüyorduk. Ayakkabı yok ayağımızda, sırtımız başımız ıslak. Su bidonlarını eve çekerken hepimiz bel fıtığı, bel kayması olduk. Dert sahibi olduk, yıllarımız gitti. Bu çilelerle yaptığımız evleri bedavadan vermeyiz. Evimizi vermeyeceğiz.”
"DİŞİMİZ TIRNAĞIMIZLA YAPTIK"
Diyarbakır’dan 30 yıl önce Şahintepe’ye göç eden bir teyze söze giriyor, “Vergimizi veriyoruz, elektrik, su faturamızı ödüyoruz. Çocuklarımız burada doğdu, büyüdü. Memlekette de bir yerimiz yok.Yıllarca biz burada çektik, yazık günah değil mi? Çoluk çocuklarımız için biz bu cefaya dayandık. Dişimiz tırnağımızla yaptık o evleri şimdi de elimizden almak istiyorlar. Hakkımızı versinler. Çoluğumuzun çocuğumuzun hakkını niye verelim, vermek istemiyoruz yerlerimizi. Fakirden alıp, zengine peşkeş çekiyorlar. Böyle bir adalet olmaz ne Allah kabul eder ne kul… Biz de kabul etmiyoruz. Bizi öldürsünler daha iyi. Ha evimizi almışlar ha canımızı almışlar aynı şey.”