TMMOB Genel Sekreteri Gül: Maden şirketi mahkeme kararını beklemeden kapasite artırdı
TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül İliç'te madendeki katliamın göz göre göre geldiğini belirterek "Bilirkişi raporları hala ortada yok. Maden şirketi mahkeme kararını beklemeden kapasite artırdı" dedi.
Fotoğraf: DHA
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Erzincan İliç'teki Çöpler Altın Madeninde kimyasal maddeler içeren liç yığınının göçmesinin tüm uyarılarına rağmen gerçekleştiğini, Bakanlığın madendeki kapasite artırımına ilişkin ÇED gerekli değildir raporu verdiğini, bilirkişi raporlarının şirketin ÇED raporundan kopyala yapıştır olduğunu söyleyen TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül göçüğün göz göre göre geldiğini söyledi.
"UYARDIK AMA SONUÇ ALAMADIK"
Evrensel’e konuşan Gül, “Danıştay yerel mahkeme kararını bozarak bilirkişi keşfinin yenilenmesini istedi ve bilirkişi heyeti genişletildi. Aralık ayında gerçekleşen bu son bilirkişi raporu daha ortada yok. Açık ocak işletmesi kapasitesi artırımıyla ilgili verilmiş olan ÇED gerekli değildir kararına dava açtık onun da keşfi aynı gün gerçekleşti. Onun da bilirkişi raporu hala yok. Bu davalar sürerken normalde işletmenin mahkeme kararını beklemesi gerekiyor. İşletme kararı dahi beklemeden kapasite artırma çalışmalarına başladı. İtiraz ettik suç duyurusunda bulunduk, yerinde gittik tespit ettik ama bir sonuç alamadık” dedi.
SÖMÜRGE MADENCİLİĞİNİN EN BÜYÜK ÖRNEĞİ
Aynı ocakta siyanürlü solüsyon sızıntısı yaşandığını bunun içinde suç duyurusunda bulunduklarını anlatan Gül şirketin kendisine kesilen cezaları ödeyerek paçayı kurtardığını söyledi. Mahkeme heyetine yaşanacak facianın olasılığını söylediklerini aktaran Gül, “Burada yaptığımız açıklamalar ile İliç altın madeninin derhal kapatılması gerektiğini söyledik. Rehabilitasyon çalışmalarına derhal başlamalı dedik. Çünkü bu tarz işletmelerde böyle faciaların yaşanması olası dedik. Fırat nehrinin su toplama havzası içerisinde yer alıyor burası. Tehlikeli kimyasalların yeraltı ve yüzey suları ile karışma oranı yüksek. Olası bir kazanın felakete dönüşmesi ihtimali çok yüksek. Çünkü Fırat Nehri 9 şehir ve üç ülkeyi dolaşıyor. Hem çevresel felaket hem iş cinayetlerin sebep olacağı, kamu zararına da neden olacağını söyleyerek kapatılmasını savunuyorduk. Orada her ne kadar teknik olarak doğru işler yapılsa da öngörülemeyecek deprem, aşırı yağış, arazi yapısındaki değişimlere bağlı olarak yaşanacak faciaların da engellenebilir olmasının mümkün olmadığını söyledik. Buranın sömürge madenciliği örneğinin en büyüklerinden birisi olduğunu, işletmenin ilk faaliyeti başladığı zamanlardan beri yolsuzluk dosyaları olduğunu, İlhan Cihaner’in görevden alınmasına da denk geldiğini, hukuksuzlukların usülsüzlüklerin yürüdüğünü söyledik” diye anlattı.
“HEM İŞ CİNAYETİ HEM ÇEVRESEL FELAKETTİR”
Facianın göz göre göre geldiğini söyleyen Gül, "Facianın sorumluları Erzincan Valiliği başta olmak üzere, çevre şehircilik bakanlığı yetkilileri, izin denetim sürecinde yer alan kamu görevlileri, bu uluslararası sermayenin İliç’e yerleşmesini izin veren AKP yetkilileridir. Hepsinin yargılanması gerekir. Bu hem iş cinayetidir hem de çevresel felakettir. Büyük bir çevresel felaketinin de startı verilmiştir. Çok büyük miktarda İliç’in malzemesi nehre doğru akmıştır, bu malzemenin akması, yer altı sularına karışarak, yüzey sularıyla taşınarak yine Fırat nehrine, içme sularına karışması hem de buharlaşması ile kimyasalların yerleşim bölgelerine çevre ve halk sağlığı sorunları oluşturacak şekilde ilerlemesi söz konusudur. Bu afet umarım düzgün bir şekilde yönetilir ve çalışacak müdahale edecek ekiplerin sağlıklarına dikkat edilerek, çevre daha az zarar görerek bu facia atlatılır” dedi.