"Maden gittiği yere felaket götürüyor"
Maden işletilmesinin planlandığı yerlerde şirketler, madene karşı çıkmalarını önlemek amacıyla vaatlerde bulunuyor. Şirketlerin vaatlerini madene karşı mücadele edenlerde konuştuk
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özlem Songül Abayoğlu
Eylem Nazlıer
İstanbul
Maden işletilmesinin planlandığı yerlerde maden şirketleri civarda yaşayanları maden fikrine ikna etmek ve madene karşı çıkmalarını önlemek amacıyla vaatlerde bulunuyor. Bu vaatler genellikle bölgede istihdam sağlayacağı, ülke ekonomisine katkısı olacağı, madenin işletileceği alandaki toprakların değerleneceği gibi olur. Artvin’deki madenlere karşı mücadele eden Neşe Karahan, İzmir Bergama’daki madenlere karşı mücadele eden Erol Engel ve Ordu’daki madenlere ilişkin mücadele eden Coşkun Özbucak madenlerin bu vaatleri karşılayıp karşılamadığını gazetemize anlattı.
"MADENDE ÇALIŞIP GENÇ YAŞTA ÖLEN OLDU"
Bergama Çevre Platformundan Erol Engel, “Maden gittiği yere felaket getiriyor” diye söze başlıyor. Bergama’da çevredeki ocaklardan cevher getirilerek Ovacık Altın Madeninde geliştirildiğini söyleyen Engel, “Ovacık’ta cevher bitti. Burada çevreye, yaban hayatına verdikleri zararlar say say bitmez. Madende çalışıp hasta olup genç yaşta ölenler de oldu. Çevre köylerde yaşayanlar açısından ciddi tehlikeler de yaşandı. İlk başta tarım arazilerine büyük paralar vererek alıyorlar ancak maden gittikten sonra o topraklarda ot bile yetişmiyor. 22 yıldır Bergama’da altın madeni hep AKP adayını desteklemiştir. Arabalar benzin doldurmuş, oluk oluk paralar aktarmıştır. Çalışan işçilere yönelik felaketin olmadığı bir tek yer gösterilemez. 2011 yılında suç üstü yakaladık. Aşırı yağışlar nedeniyle siyanür atık havuzu patladı. Günlerce çevredeki tarım arazilerine atık sularını saldılar” ifadelerini kullandı.
"SAĞLIK TARAMASINA GİDEMEDİLER"
Madenlerde göstermelik denetimler yapıldığını söyleyen Engel, “2011’de felaket yaşanmadan bir gün önce madeni denetlemek için bir heyet gelmiş. Denetime gelenleri hediye verip göndermişler. Burada biz felaket tellallığı yapmıyoruz. Bergama’da maden çevresindeki köylerde 7-8 yıldır genç kadınlar göğüs kanseri belasıyla karşı karşıyalar ve bu köylerde kanser vakaları çığ gibi arttı. Köylerde sağlık taraması yapılması için bakanlığa başvurduk ama hiçbir şey yapılmadı. Belediyeden araç talep ettik ve sağlık taraması yapılması için hastaneye götürmek niyetiyle araçlar geldi. Ancak o civardakilerin yakınları madende çalıştığı için hiç kimse ücretsiz olan sağlık taramasına gidemedi. Çünkü kötü bir sonuç çıkarsa işten çıkarılacaklar ya da çıkmak zorunda kalacaklar. En iyisi bilmeyelim dediler. İşten çıkarıldıkları durumda ekip biçebilecekleri bir tarlaları bile kalmadı çünkü” diye anlattı.
"İŞ OLANAĞI VERİYOR AMA ZEHİRLİYORLAR"
Maden şirketlerinin ekoloji mücadelesi olan yerlerde ve olmayan yerlerde farklı ikna yöntemleri kullandıklarını anlatan Coşkun Özbucak, “Ordu Fatsa’da şirket önce muhtarla bağlantı kurarak desteğini aldı. Ekoloji mücadelesi veren bizler şirketten önce muhtar engeliyle karşılaştık. Muhtar aracılığıyla ‘iş olanağı’ vaadi sunuldu ki oldu da. Bir grup işçi köyden alındı. Başka yerlerde ‘iş vaadi’ dışında yol, köprü, okul, cami de yapıyorlar. Yetmiyor ‘devlet yatırımı’ propagandası ile algı yaratıyorlar. Belediye, kaymakamlık, valilik şirket lehine cümleler kurarak halkı etkiliyor. Özellikle ‘kalkınma- gelişme’ propagandası yapıyorlar. ‘Çalışma bitince eski haline getireceğiz’ diyorlar. Siyanürün ve diğer kimyasalların zararı olmadığı, önlem alındığı da dillendiriliyor. Ancak ne toprakları eski haline getiriyorlar ne de başka bir şey. İş istihdamı artabiliyor ancak bu bölgede topraklarına kondukları, zehirledikleri insanların madene karşı çıkmasını engellemek için de kullanılıyor. Üstüne üstlük sağlığımızdan olurken, maden gittikten sonra toprakları ekip biçemiyoruz” diye anlattı.
"MADEN GELDİ Mİ HER YERİ ALMADAN GİTMİYOR"
Madenciliğin felaketten başka bir şey getirmediğini söyleyen Neşe Karahan ise, “Artvin’de merkez köyümüz var. Şimdiki adıyla yukarı maden, aşağı maden köyü. Orada 1.94 hektarla başladılar. 3 bin 500 hektara kapasite artırdılar. Şu anda da çalışmalara başladılar. Orası da İliç’teki vadiye benziyor. Büyük ihtimalle gelecekte bir İliç olayını da biz yaşayacağız. Denetim yok. Rezervi yer altından tünelle çıkarıyorlar ve kirli suları hatırlamıyorum milli parkına doğru akıtıyorlardı. Maden alanını büyütmek için turizm alanı daralttılar. Ona dava açtık, onu kazandık. Anca şimdi milli parklarda bile maden işletmesi yapılması için ruhsat verdiler. Maden geldi mi her yeri almadan, mahvetmeden gitmiyor.