15 Şubat 2024 04:53
Son Güncellenme Tarihi: 15 Şubat 2024 08:22

Türkiye zehir tehlikesiyle karşı karşıya

Türkiye’de mevcut verilerle en az 21 altın-gümüş madeninde siyanür kullanılarak madencilik çalışmaları sürdürülüyor. Ayrıca Türkiye’de maden çıkaran şirketlerin pek çoğu uluslararası sermayeye ait.

Fotoğraf: Cömert Uygar Erdem

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

Türkiye’de mevcut verilerle en az 21 altın-gümüş madeninde siyanür kullanılarak madencilik çalışmaları sürdürülüyor. Bu madenlerin sahipleri yoğunluklu olarak Koza Altın, TÜPRAG, Demir Export, Ensa gibi şirketler. Ancak siyanür yalnızca madencilikte yalnızca altın ya da gümüş için değil; kurşun, bakır, çinko gibi madenlerin de çıkarılmasında kullanılıyor. Bu sebeple siyanür kullanarak faaliyet yürütülen maden sayısı 21’den çok daha fazla. 
Ayrıca Türkiye’de değerli maden çıkaran şirketlerin pek çoğu uluslararası sermayeye ait. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin yayınladığı “Neden Türkiye’ye yatırım yapmalı?​” broşüründe yer alan verilere göre 2004 yılında Türkiye'de uluslararası maden şirketi sayısı 138 iken 2023’te bu sayı 773’e çıktı.

İliç’teki altın madeninde gerçekleşen felaketin ardından akıllara siyanür riski geldi. İliç’teki madenden daha önce Fırat Nehri’ne siyanür karışmıştı. Şimdi ise siyanür riskinin katlandığına dair uyarılar bilim ve meslek odaları tarafından sık sık dile getirildi. …. Cavit Işık Yavuz ile siyanürün etkilerini konuştuk.

Siyanür doğada da bulunuyor. Ancak hangi durumlarda insan ve çevre sağlığı açısından zararlı bir durum söz konusu oluyor?

Siyanür doğada birçok yerde bulunuyor. Ancak doğal olandan fazlası çok tehlikeli. İliç örneğinde yaşadığımız gibi maden atıklarından ya da endüstri kuruluşlarından çevreye yayıldığı zaman havaya toprağa suya karışarak ve yüksek miktarlarda yayılıyor. Bu da çevre ve ekosistemler açısından risk oluşturuyor. Doğrudan ya da dolaylı etkileri nedeniyle insan sağlığını da etkiliyor. En yaygın olarak hidrojen siyanür biçiminde ya da sodyum ve potasyum ile birleşmiş halde çevrede bulunuyor. Genellikle hidrojen siyanür havada acı badem kokusuna benzer bir kokuya neden olabiliyor. İliç’ten gelenlerin söylediğine göre orada da böyle bir koku hakim anladığım kadarıyla. Bu siyanür yayılımı olabileceği anlamına geliyor.

"GÖL VE BARAJLARA KARIŞABİLİR"

Siyanür toprağa karışır mı, topraktaki siyanür yer altı sularına karışır mı?

Toprağa elbette ki yayılabilir kaldı ki madenlerde siyanür kullanıldıktan sonra ya atık havuzlarında ya da işlem sonrası alınan toprağın yapısında da bulunabiliyor. Toprağa da suya da karışırsa büyük riskler teşkil ediyor. Siyanürün bir kısmı hidrojen siyanür şeklinde buharlaşıyor. Bir kısmını topraktaki mikroplar başka kimyasallara dönüştürüyor. Ama eğer siyanür miktarı toprakta yüksekse mikroplar bunu dönüştüremediği için işte o zaman yer altı sularına karışır. Etraftaki dere, göl, baraj gibi sulara da karışabiliyor.

"İŞÇİLERİN NORMAL MASKE KULLANMASI İŞE YARAMAZ"

İliç’te arama kurtarma çalışmalarına katılan işçilerin çıplak elle ve maskesiz çalıştığını gördük. Orada siyanür varsa, bu işçilerin sağlığını nasıl etkiler?

Heyelan olan yığının içerisinde ne kadar siyanür bulunduğuna dair henüz ölçüm sonucu yok ama riski büyük olarak düşünmek lazım. Eğer o alanda siyanür miktarı yüksekse böyle korunmasız çalışanlar etkilenecektir. Toprağa elle dokunduğunuzda doğrudan açık bir yaraya sebep olmaz ama tahrişe neden olur, açık yaralar varsa onları daha fazla tahriş eder. Ama deriden emilimi düşüktür. Eğer orada o işlem sırasında hidrojen siyanürü solursanız, miktara ve ne kadar süre soluduğunuza bağlı olarak sorunlara yol açar. Siyanür doza bağlı olarak tiroit bezini de etkileyebilir. Düşük miktarda olsa bile belli bir süre siyanüre maruz kalırsanız solunum güçlüğü, kusma, göğüs ağrısı, baş ağrısı vs. gibi belirtiler de söz konusu olabilir. Bir süre sonra vücut alıştığı için bu belirtiler şiddetlenmeyebilir ama etkileri tehlikelidir. Bu yüzden o bölgede çalışanlar kişisel koruyucu malzeme kullanmalı mutlaka eldiven kullanmalı. Normal tıbbi maskeler işe yaramaz. Siyanürün etkisini azaltacak uygun maskeler kullanılmalı.

"TROİD BEZİNİ ETKİLER, GUATRA YOL AÇAR"

Siyanür vücuda girdikten sonra uzun vadedeki etkileri neler?

Siyanür uzun vadede vücuttaki farklı sistemleri ve özellikle tiroit hormonunun üretildiği tiroit bezini etkiler. Dolayısıyla orta ve uzun dönemde tiroit beziyle ilgili hastalıklar artabilir. Bunun da temel sebebi siyanürün tiroit bezinde iyotun alınmasını engelleyici etkisidir. Bu engelleme nedeniyle ortaya çıkan hastalıkların başında guatr gelir. Vücudumuzda tiroit bezi çok önemli hormonel bir organdır. Onun çalışmaması ya da toksik olarak etkilenmesi farklı sistemleri de etkileyebilir.

Maden alanlarında kanser vakalarının arttığı raporlanmış bir gerçek. Siyanürün kanser riski var mı, maden çevrelerinde kansere yol açan etkiler neler?

Siyanürün doğrudan kanser yaptığına ilişkin bilimsel bir veri yok. Ancak madende kullanılan tek kimyasal da siyanür değil. İliç’te kayan posanın içerisinde arsenik, cıva, kadmiyum, kurşun gibi çok farklı ağır metaller de var. Bunların her birinin çevresel etkileri farklı olabilir. Bazı uzun dönemli çalışmalarda bazı madenlerin çevrelerinde yaşayanların kanser sıklığının artabildiğini gösteriyor. Çünkü o ağır metaller de havaya, toprağa, suya karışabilir ve her birinin de etkileri farklı olabilir.

ÖNCEKİ HABER

Ankara’nın beyleri, çoktan kurulan taziye çadırı ve büyük korku…

SONRAKİ HABER

Beykoz’da ambalaj üreten bir fabrikada yangın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa