CarrefourSA işçileri: Sendikamızdan mücadele bekliyoruz
"Tez Koop-İş yöneticileri sözünde durmalı. Haklarımızı almak için, mücadeleyse mücadele, grevse grev demeli ve bizi bu asgari ücret, açlık sınırı seviyesinden çekip kurtarmalı."
Fotoğraf: DHA
CarrefourSA işçileri
İzmir
Merhaba, Evrensel okurları ve emekten yana kesimler. Sesimizi duyurmak için bu mektubu yazıyoruz. Bizler CarrefourSA market işçileriyiz. Dev gibi bir şirkette karıncalar gibi neredeyse asgari ücretle çalışıyoruz. Şu an toplu sözleşme dönemimiz ama bizler herhangi bir şekilde bu sürece dahil edilmiyoruz. Sanki bizim ücret artışımız bizimle ilgili değil de sendika genel başkanı ve şirket CEO’su arasında bir meseleymiş gibi.
Sendikamız Tez Koop-İş ve CarrefourSA arasında 2024 ocak ayında başlayan toplu sözleşme sürecine maalesef 1-0 geriden başladık çünkü sendika bizlerin durumunu umursamadan, taleplerimizi dahi sormadan masa başında hazırladığı anketle üç yıllık sözleşme ve enflasyon üzerine 20 puan ücret artışı talebinde bulunmuş. Oturdukları yerden mangalda kül bırakmazlar, enflasyon rakamları yalan derler ama iş bizim ücret zammına gelince de “Ne yapalım yapacak bir şey yok” derler. Aslında yapacak bir şey bulamayanın bırakıp gitmesi “Ben yapamıyorum maalesef” demesi gerekli ama çivi gibi çakıldıkları koltuklarda işçilerin ahına girmekten de sıkılmazlar.
BİRLİK OLDUĞUMUZU GÖSTERMEK İSTİYORUZ
Kısaca sendikacılar biz çalışanlara kesinlikle söz hakkı vermezken, İzmir’den iki arkadaşımızın kurmuş olduğu WhatsApp grubunda haklarımıza sahip çıkmak amacıyla geç de olsa Türkiye genelinde birleştik. En azından sözleşme sürecini takip edelim, taslakta revize yapılabilirse yapalım, daha fazla aleyhimize bir şeyler olmasın dedik. Çünkü pandemi falan dinlemeden dünya kadar hakkımız yendi, üç yıllık sözleşme imzalandı.
Sözleşme oturumları başladı, bizler de görüşmeleri takip etmek istiyoruz dedik. Sözleşme görüşmeleri olacağı zaman işçiye birlik olma, ses çıkarma çağrısı yapması beklenen sendikacılar, sözleşme yapılacak zamanı yeri ve saati açıklamadı, iki toplantı oldubitti. Değişen bir şey olmadı yine kapalı kapılar arkasında işçilerin olmadığı toplantılar yapıldı. Üçüncü toplantı tarihi ve yeri de yoğun çabalarımız sonucu paylaşıldı. Bizler toplantı yapılacağı zaman olabilirse o yerde yahut iş yerlerimizde sözleşme ve haklarımız için birlik olduğumuzu göstermek istiyoruz.
"BUNLAR MI MUHALİFLER?"
8 Şubat’ta İzmir şube başkanını aradık, telefonları açmadı, sonra mesaj attık, toplantı yeri ve saatini sorduk fakat kesinlikle dönüş yapmadı. Bizler de İstanbul’dan 15 arkadaş 9 Şubat sabah 6’da yollara düştük, birazımız Kadıköy’deki şubeye gitti bazılarımız da Bostancı’da sendikanın örgütlenme merkezine gittik. İstanbul 1 No’lu Şube başkanı ve idari sekreteri sürekli aradık, hiçbiri telefonu açmadı. Bir arkadaşımız CarrefourSA’dan İnsan Kaynaklarını aradı, onlar da bilgi vermedi. Kendi sözleşmemiz hakkında ne zaman olacağı, gündemde neler olduğuna dair bir bilgi alamadık maalesef.
Son olarak geçen sözleşmenin yapıldığı otele gitmeye karar verdik. Otelin önünde yakaladık sendikacıları. Şube başkanlarının aralarında kulis yaparlarken bizlere bakarak, “Bunlar mı muhalifler?” dediklerini kulaklarımızla duyduk. Halbuki bizler kimseden korkmayan, kimseye biat etmeyen, evine çocuğuna bir lokma daha fazla ekmek götürmek için ne yapacağını düşünen işçilerdik. Bunu düşünmek zorundayız çünkü ücretlerimiz çok düşük. Türk-İş’in açıkladığı yoksulluk sınırı ile aldığımız ücret arasında yarı yarıya fark var ve buna rağmen enflasyonla sözleşme pazarlığı yapılıyor. Mevcut sendikacıların evi geçindirme, ekmek alma, çocuk okutma gibi dertleri olmadığını düşünüyoruz. Bizim derdimizle dertlenmiyorlar. Onlar patronun, müdürün ve şirketin derdiyle dertleniyorlar. Elbette biz de düşünüyoruz şirketimizi ve bunun için de işimizi en iyi şekilde yapmamız gerekenin üzerinde iş yaparak gösteriyoruz ancak aynısı onlar için geçerli mi? Değil. İnanmayan şirketin kazancına, müdürlerin, CEO’nun kazancına, sendikacıların yıllık kazancı ve harcamalarına bir de bizlerin kazancına baksın her şey ortada.
SÖZLEME ÜÇ YILLIK OLMAMALI
Hak aradık, sorguladık, sözleşme toplantısı yapılacak yerde içeri alınmadık ancak biz zorluyoruz. Bu zorlama sonucunda aramızdan iki kişi içeri alındı. Sendikacılar buradan şu sonucu çıkarmalı, bu işçiler kararlı, bu işçiler açlık sınırı, asgari ücret gibi seviyelerden kurtulmak istiyor çünkü bunu hak ettiğini düşünüyor. Bu mücadele etmek isteyen bir sendika için normalde olağanüstü bir şey değil midir?
Bizler Tez Koop-İş Sendikası genel sekreterine sosyal haklarımız ve ücretlerimizin enflasyon karşısında çok düşük olduğunu ve geçinmemizin imkansız olduğunu anlattık, hatta kasap arkadaşlardan örnekler verdik. Yüzde 30 meslek farkı olan arkadaş 22 bin alıyor ve rakip firmalarda kasap maaşlarının çok daha iyi olduğunu söyledik. Haklarımız iyileşmezse birçok arkadaşımız işi bırakmayı düşünüyor diye ekledik.
O da bize parasal maddeler geçmeden bizlerle şubede toplantı yapacağının, ondan sonra karara bağlanacağının sözünü verdi. İnanmak istiyoruz. Tez Koop-İş yöneticileri sözünde durmalı. Haklarımızı almak için, mücadeleyse mücadele, grevse grev demeli ve bizi bu asgari ücret, açlık sınırı seviyesinden çekip kurtarmalı. Üç yıllık sözleşme son bulmalı ve yoksulluk sınırının altında çalışan kalmamalı.